• Yedinci Bölüm •

39K 2K 263
                                    

     Lina

  Yeni güne uyandığımda, hala çok fazla uykum olduğunu fark ettim. Anlaşmamıza Pars'ın bana sarılmasının dahil olduğunu bilmiyordum. Bütün gece bana sarılıp durmuştu. Yatakta azıcık öteye kaysam, beni belimden kavrayarak kendine çekmiş ve güçlü göğsüne bastırmıştı. Çok ama çok uzun bir geceydi doğrusu.

  Yatakta yalnız olduğumu fark etmem çok uzun sürmemişti. Anlaşılan Pars çoktan gitmişti. Yatakta doğrulup oturdum. Bakışlarımı yatak odasında dolaştırdım. Eşyaların yerleşim düzeni benim odamın bir yansıması gibiydi ama oda biraz daha büyüktü. Mobilyalar koyu kahverengiydi. Erkeksi ve modern bir odaydı.

  Üzerimdeki örtüyü kaldırıp yatağın içinden çıktım. Pars yokken bu odada olmak beni rahatsız ediyordu. Onun özel alanında o yokken bulunmak tuhaf bir histi.

  Birden odanın içinde bir melodi sesi duydum. Sonra bu melodinin tanıdık olduğunu, dahası benim telefonumun sesi olduğunu fark ettim. Sesin geldiği yöne baktığımda, komodinin üzerine bırakılmış olan telefonumu gördüm. Oraya yaklaşıp telefonumu elime aldım. Arayan Pars'tı.

  Aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm. "Alo?"

  "Günaydın."

  "Günaydınmış. B*k günaydın. Bütün gece uyku uyutmadın ki! Gerçi hiçbir şey yapmasan da uyuyamazdım. Seninle o kadar yakın olmak bile yeterince sinir bozucuydu."

  Pars, sesli bir şekilde güldükten sonra, "Sabah sabah ağzından bal damlıyor karıcığım." dedi. "Telefonunun sende kalabileceğini söylemek için aradım. Şartları saymama gerek yok sanırım?"

  "Hayır, yok."

  "Kaçmaya yelteneceğini düşünmüyorum. Bu yüzden senin kaçmanı önlemek için görevlendirdiğim adamlar artık olmayacak."

  Hafif bir sevinçle zafer yumruğumu hava kaldırdım. Evet!

  "Peki neden?"

  "Nedenini söyledim ya."

  Adam haklı.

  "Şey... Pekala. Yani, teşekkürler. Kaçmayacağımı bilmen çok hoş. Böylece ben de kaçmayacağıma ikna oldum." Lina sen ne saçmalıyorsun?

  "Bu harika. Çift olarak daha fazla ortalıkta görünmemiz gerekiyor. Bugün öğlen yemeği için seni evden alacağım."

  İsteksiz bir ses tonuyla, "Bu şart mı?" diye sordum.

  "Evet. Öğlen hazır ol."

  "Tamam."

  Pars, "Hayret, çabuk kabul ettin." dedi. "Odamdaki hiçbir şeyi karıştırma ve mümkün olan en kısa sürede oradan çık. Öğlen görüşürüz."

  "Görüşürüz." dedikten sonra aramayı sonlandırıp telefonu komodinin üzerine bıraktım.

  Pars'ın söylediği gibi odasından çıkmak yerine, biraz daha orada kalmaya, hatta yatağına tekrar yatmaya karar verdim. Sebepsizce dün gece onun yattığı tarafa geçtim. Nedenini bilmeden yastığını kokladım ve yastığa sinen kokusunu içime çektim. Dün gece geldi aklıma. Adamları hızlıca haklayıp beni kurtarışı ve eve getirişi. Güven dolu kollarında taşımıştı beni. Evet, güven... Pars, yanındayken güvende olmadığım biriydi belki de ama ben böyle hissetmiyordum. En azından, artık böyle hissetmiyordum. Ve bunun nedenini dahi bilmiyordum.

  "Saçmalıyorsun Lina." dedim kendi kendime. "O senin hayatını mahveden adam ve altı ay sonra hayatından tamamen çıkacak. Kurtulacağın günü bekle sadece."

Tatlı EsaretWhere stories live. Discover now