0.4

403 47 26
                                    

Genellikle insanlar heyecanlandığında içleri içlerine sığamaz olur ve maraton koşarmışçasına hızlı bir şekilde atan kalplerini bir türlü normal hızına geri götüremez.

Tren sonunda durduğunda ise Jeno, diğer insanlardan farklı olarak vücudunu sanki bir şey ele geçirmişçesine sadece titriyordu. Çantasını sırtına geçirerek yürümeye başlayınca ayaklarının onu geri çekmek istemesi yüzünden yavaş bir o kadar da çelişkili bir şekilde yürüyordu.

Sonunda saraya ulaştığında vücudu kadar titreyen bir nefes verdi. Ya mektupta denilen gibi mutlu olacaktı ya da hiçbir şey olmamış olacaktı. Sarayın kapısına yaklaştı ve önündeki gişeden biletini aldı. Bu saraya sadece gezi rehberi ile girerse odayı bulabileceğini bildiğinden kapının iç tarafında bekleyen grubun yanına katıldı.

Gerginlikle geçen beş dakikanın sonunda gezi rehberi geldiğinde sonunda yolculuklarına başlamışlardı. Bir süre sarayı gezerek değişik bölümlerini gördükten sonra sonraki gidecekleri durağın Wangjae Odası olduğunu duyunca Jeno daha da gerildi.

Yüzüp yüzüp kuyruğuna geldiğini hissediyordu. Derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı. Ama vücudu hiç de sakinleşmek istemiyormuşçasına titremekten vazgeçmiyordu.

Sonunda Wangjae odasına girdiklerinde odada enterasan bir şeyler görünmüyordu. Her şey gayet olağan bir şekilde yerinde dururken Jeno şaşırmıştı. Ne gibi şeyler beklediğini bilmese de böyle bir şey beklemediğine emindi.

Tur rehberi başka bir odaya geçeceklerini söylediğinde Jeno ne yapacağını düşündü. Sonunda karar verdiğinde de herkes kapıdan çıkarken onları takip ediyormuş gibi yaptı. Bir süre yürüdükten sonra gizlene gizlene odaya geri döndü.

Kapıyı arkasından kapattıktan sonra arkasını döndü vederin bir nefes aldı. Şu anda ne yaptığı hakkında bir fikri yoktu. Tek bildiği şey şuan yapacağı şeyin kurallara aykırı olduğuydu.

Sırtını yavaşça kapıdan ayırdıktan sonra odayı tekrardan inceledi. Modern tarzda döşenmiş bir odaydı. Eski dönemlere ait olan bir yatak, dolap ve masa vardı. Duvar kenarlarında da geçmişe ait olan bazı nesneler koymuşlardı. Jeno yavaşça eşyaların yanından geçti.

Sanki vücudu nereye gideceğini biliyormuş gibi hareket ederken gerginlikle etrafına bakınmaya devam ediyordu. Sonunda ayakları yürümeyi kestiğinde etrafına bakındı.

Önünde bir kalem ve sayfaları açık olan bir kitaptan başka bir şey yoktu. Mektupta yazılan şeyleri tekrar aklına getirerek ofladı. Bu odada hiçbir şey yoktu.

Tam umutsuzluğu kapılıp arkasını dönecekken gördüğü altın sarısı ışıklarla şaşkına döndü. Önündeki kitap, filmlerdeki gibi gerçek dışı olan bir şekilde etrafa ışıklar saçıyordu. Jeno donup kalmış bir şekilde bir süre ışık hüzmelerini izledi.

Birkaç dakika o şekilde izledikten sonra kapıya yaklaşan adım sesleri duyduğunda panikle ne yapacağını düşündü. Burada saklanabileceği hiçbir yer yoktu ve eğer burada yakalanırsa sonu hiç iyi olmazdı.

New Life Ticket ♤ nominWhere stories live. Discover now