0.8

328 38 10
                                    

Dünyada, her devirde iki yüzlü ve açgözlü olan insanlar vardı. Bu iki yüzlü insanlar kendi payını arttırabilmek için başkalarının haklarına göz koymuş ve açgözlülüğün kuklası olmuşlardı. Ellerindekilerle yetinebilmeyi öğrenememiş yozlaşmış insanlardı hepsi. Diğer insanlardaki küçücük parçayı alabilmek için bile delirebilecek insanlar...

Bu insanlar için can acıtmak çok da zor bir şey değildi. Elindekileri arttırabilmek için gerekirse herkesi yıkıp atabilirlerdi. Ve Jeno'nun şanssızlığına yaşadığı bu küçücük zaman diliminde hep bu açgözlü insanlarla karşılaşmıştı. O insanlar yüzünden hep yara almış ve parçalara ayrılmıştı.

Jeno, oluşan yaraları bir türlü iyileştirememiş ve her düşüşünde yaraları daha da zarar görmüştü. Bundandır ki insanlardan kendini soyutlamak istemişti. Bu şekilde en azından daha az yara alabilir diye düşünmüştü. Ama yine de yaralardan kaçamamıştı.

Jeno, Haechan'ı tanıdığı zaman ona bir kerecik de olsa şans vermek istemişti. Hayatında ilk kez bir insana karşı kanı kaynamıştı çünkü. Lâkin Jeno'yu bu odaya gönderen Haechan gerçekten de Jeno'nun güvenebileceği bir insan mıydı?

Bayılmadan önce aklından geçen bir sürü düşünce Jeno'nun zihnini bulandırmıştı. Sonrasında ise kendi zihninden yavaşça çekildiğini hissetmişti. Bayıldığı zaman diliminde ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Uyandığında ise kendini bir yatakta uzanırken bulmuştu.

Yattığı yumuşak yataktan kalktı Jeno. Bütün vücudu sızlıyordu ancak bedenine baktığı zaman görünürde bir sorun yoktu. Ağrıyan başını ovdu. Gözleri kapandıktan sonra ne olduğunu bilmiyordu ve uyandığı zaman kendini tamamen farklı bir odada bulmuştu.

Jeno, endişeyle karşısında gördüğü kapıya doğru yürümeye başladı. Ancak bir anda başına giren sancı ile kapıya ilerleyemedi. Ağrı geçene kadar bir süre yerinde bekledi. Sonunda yürüyebileceğini hissettiğinde kapıya ilerledi.

İçindeki bir his kapının kilitli olacağını düşündüğü için kapı açılınca şaşırmıştı. Kapıdan dışarı çıkınca tekrardan kendini bayılmadan önce bulunduğu odada buldu.

Masanın arkasındaki koltukta oturan Emilia, Jeno'nun uyandığını görünce gülümseyerek "Tekrardan merhaba." dedi. Jeno ona öfkeyle bakarak "Bana ne içirdiniz?" dedi.

Emilia gülümseyerek "Endişelenmene gerek yok. Buraya gelen herkes bu yollardan geçti. Ben de dahil." dedi. Jeno, karşısındaki kadına anlamazca baktı. Nasıl her şeye bu kadar gülebilirdi ki?

Jeno, ciddi bir şekilde kadına bakmaya devam etti. Çünkü yapabileceği başka bir şey yoktu. İnsanlarla olabildiğince az iletişim kurmaya çalışan bir kişinin duygularını nasıl ifade edeceğini bilmemesi gayet normal karşılanabilecek bir olaydı.

Emilia, artık Jeno'nun davranışlarına alışmış olacak ki Jeno'nun tepki vermesini beklemeden konuşmaya devam etti.

"Tebrikler. Artık sen de bu dünyanın bir vatandaşı oldun."

"Buna nasıl karar verdiniz?"

Emilia, Jeno'nun sorusunu her zaman duyduğu bir soruymuş gibi kulak ardı etti ve konuşmasına devam etti.

"Bu dünya hakkında bilmen gereken bazı şeyler var. İlk olara-"

"Bana cevap ver! O odada bana ne yaptınız?"

Jeno tekrardan Emilia'nın konuşmasını kesince Emilia bezmiş bir şekilde karşısındaki öfkeli gence baktı.

"Öfkelenmenin bir anlamı yok. Ayrıca sana odada yaptığımız bir şey de yok. Önemli olan bu dünyaya kabul edilmiş olman değil mi? Sonuçta diğer dünyada mutlu değildin. Bu dünyaya sadece gerçekten acıyı tatmış olan insanlar gelebilir. O yüzden lütfen konuşmamı bitirmeme izin ver ve mutlu olabileceğin yeni bir hayata kavuş."

Emilia, sesinde öfke kırıntılarını Jeno'ya bitirdiğinde Jeno Emilia konuşmasını bitirene kadar bir daha konuşmama kararı aldı.

"Bu dünya diğer dünyadan daha farklı bir yerdir. Bu dünya buraya kabul edilen insanların acı geçmişlerinden beslenir. Bu sayede burada yaşayan insanlar geçmişlerindeki acılarını bir süre sonra eskisi kadar hissetmemeye başlar."

Emilia konuşmasını keserek Jeno'nun tepkisine baktı. Çocuktan hiç bir tepki gelmeyince derin bir nefes alarak konuşmasına devam etti.

"Bu dünya, buraya davet edilen kişilerin mutlu olabilmesi için verilen bir mucizedir. Burasının belli başlı kurallar var eğer bu kurallara uyarsan burada bir ömür mutlu bir şekilde yaşayabilir kendine aile ve arkadaş bile edinebilirsin. Kurallardan bahsetmek gerekirse..."

Çalan kapı ile Emilia konuşmayı keserek kapıya doğru baktı. Kapı yavaşça açıldı ve içeriye yaşlı bir adam girdi. Adam Emilia'ya doğru yaklaşırken Jeno sadece olanları izliyordu.

Adam Emilia'nın yanına gittikten sonra
kulağına eğilip bir şeyler fısıldadı. Jeno, normalde böyle şeyleri umursayan biri olmasada bu sefer meraklanmış ve pür dikkat onları izliyordu.

Emilia, adamın kulağına fısıldadıklarını duyduktan sonra gözlerini büyüterek adama baktı. Sonra aceleyle önündeki masanın çekmecesinden bir kağıt çıkardı ve kağıdı Jeno'ya uzattı.

"Kağıt sana çok bir bilgi sağlamasa da işine yarar. Sonuçların birazdan çıkar. Buradan çıkınca sana yardımcı olacaklardır. Umarım her şey istediğin gibi olur. Sana nerede kalıp ne yapacağını söylemek için sana yardım edeceklerdir. Acelem olduğu için çıkmam lazım. Tanıştığıma memnun oldum Jeno."

Emilia, konuşmasını bitirdikten sonra son bir kez daha Jeno'ya baktı ve gülümsedi. Sonra da yanındaki adam ile beraber hızlıca dışarı çıktı.

Jeno, tek başına odada dururken nasıl bir tepki vereceğini şaşırmıştı. Bugün olan çoğu şey ona yabancıydı. Bu yüzden de Jeno nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bile bilmiyordu. Zihnini karman çorman eden düşünce iplikleri ile beraber yavaşça oturduğu yerden kalktı ve bilinmezlik barındıran odadan dışarı çıktı.

Y/N: Merhabalar. Sizi çok beklettim mi?

Üniversite sınavına gireceğim için bu aralar yoğun bir tempoyla ders çalışmam gerekiyor o yüzden buraya pek bakamıyorum. Ama yine de haftada bir bölüm atacağım söz veriyorum. Sizi seviyorumm

New Life Ticket ♤ nominWhere stories live. Discover now