0.9

324 40 12
                                    

Jeno'nun kalbi harabeye dönmüş evlere benziyordu. Kalbine taşınan her insan kalbini daha da yıpratmış ve sonra arkasına bile bakmadan o kalpten taşınmıştı. Kalbi zaman geçtikçe bütün ihtişamını kaybetmiş ve yıkık dökük bir harabeye dönmüştü.

Jeno'nun insanlardan uzak durmasının nedeni de bundan dolayıydı. Kalbi yıkılmak üzere olan bir harabeydi. Ne kimse orada yaşamak isterdi ne de Jeno tekrardan birisinin oraya gelip daha da yıpratmasını isterdi. Eğer daha fazla yıpranırsa kalbi, Jeno biliyordu ki kalbi bütün bu yüklere dayanamaz olacak ve yıkılacaktı.

Jeno, bu yıkık dökük olan harabe kalbinde yalnız yaşamaktan asla yakınmamıştı. Çünkü ne kadar yakınırsa yakınsın eline bir şey geçmeyeceğini biliyordu. Hayat acıdır ve her zaman kötü olan ihtimal gerçekleşir. Jeno bunu birebir yaşayarak görmüştü.

Kayıt bürosundan çıkmış etrafına bakınırken aklından geçen düşünceler bir anda bulanıklaştı. Gözleri kararırken ellerini başına koydu. Neler olduğunu anlayamazken bulanmış zihninde yankılanan ayak sesleri ile kafasını kaldırdı. Görüş alanına giren Haechan, Jeno'ya doğru yürürken Jeno yere çöktü. Haechan sonunda Jeno'ya ulaşınca Jeno'nun omuzlarından tutup kendisine bakmasını sağladı.

Jeno, ağrıyan başıyla gözlerini Haechan'a odakladı. Haechan "Az sonra geçecek." dedi ve Jeno'nun omzunu sıvazladı. Jeno ve Haechan bir süre o şekilde durdu. Geçen sürenin ardından Jeno başının ağrısının yavaşça geçtiğini hissetti. Bulanıklaşmış zihni de yerine gelirken Jeno az önce ne olduğunu düşündü. Hatırladığı son şey bu kapıdan içeri girişiydi. Sonrasında neler olduğunu hatırlayamıyordu.

"Bana ne oldu az önce?" Haechan'a sordu. Haechan Jeno'ya onu anlıyormuş gibi yumuşak bir bakış attıktan sonra konuştu.

"Sen odaya girmeden önce dediğim gibi. Odada olanlar odada kalır. Orada ne olduğunu odadan çıktıktan sonra unutursun."

Jeno, şaşkınlıkla karşısındaki kahve renkli saçlara sahip çocuğa baktı. "Sen onları söylerken ciddi miydin? Ulu meşe ağaçları adına."

"Ulu meşe ağaçları mı?" Haechan kıkırdayarak konuştuğunda Jeno ciddiyetle ona baktı.

"Peki şimdi ne olacak?"

"Aslında senin odadan tek başına çıkmaman gerekirdi. Yani ben tek başıma çıkmamıştım. Benimle beraber gelen kişi bana nerede kalacağım, ne yapacağım konusunda bilgi vermişti."

"Peki o zaman ben ne yapacağım?"

Haechan bir süre sessiz kalıp gözlerini yukarı doğru çıkardı. Bir çözüm yolu düşünüyordu. Aklına gelen ile konuşmaya başladı. "İlk başta danışmaya giderek çözüm arayalım eğer bulamazsak o zaman bir şeyler düşünürüz."

Jeno, karşısındaki çocuğu onaylayarak ayağa kalkmaya çalıştı. Az önceki kadar başı ağrımasa da başında hafif bir baş dönmesi vardı. Bu yüzden kalkarken sendeledi. Haechan hızla öne atarak Jeno'yu tuttu ve Jeno'nun kolunu omzuna attı.

İkili yavaşça danışmaya doğru yürüdüler. Jeno ne kadar süre burada bulunursa bulunsun buranın yapısına şaşıracağını hissetti. Gerçekten büyüleyici bir yerdi. Bu yüzden de danışmaya giderken ki yolda meraklı bakışlarıyla etrafı inceledi.

Sonunda gözleri danışma yazısını gördüğünde Haechan'ın daha da hızlanan adımları ile oraya yaklaştılar.

Danışmanın önüne geldikleri zaman Haechan samimice danışmadakileri selamlarken Jeno tepki vermedi. Karşılarındaki adam gülümseyerek "Nasıl yardımcı olabilirim?" dedi.

Haechan, Jeno'nun konuşmasına kalmadan adama olanları anlattı. "Arkadaşım kayıt olmaya gitti ancak odadan tek başına çıktı. O yüzden arkadaşımın nerede kalıp ne yapacağı ile ilgili sizden yardım alabilmek için gelmiştik."

Karşılarındaki adam bir dakikamızı istedi ve önündeki bilgisayara benzeyen ancak bilgisayar gibi de durmayan garip yuvarlak şekildeki nesneyle ilgilenmeye başladı. Jeno ise Haechan'ın az önce söylediği şeyi düşündü. 'Ne yapacağı' derken ne demek istiyordu.

Önlerindeki adam konuşmaya başlayınca dalgınlığından kurtulup adama dikkat kesildi.

"Adınız Lee Jeno değil mi? Size çıkmadan önce bir kağıt verilmiş acaba onu okudunuz mu?" Jeno duyduklarıyla kaşlarını çattı. Ona verilen bir kağıt olduğunu hatırlamıyordu. Acaba başına ağrı girdiği zaman onu da yere mi düşürmüştü. Jeno çok düşünmeden olumsuz anlamda kafasını salladı.

Adam olumsuz cevabı görünce konuşmaya başladı. "Kâğıtta kısaca burasının ne olduğunu ve nereden yardım alman gerektiği yazıyordu. Çokta önemli bir kağıt değil. Size kağıt yerine ben yardımcı olacağım." Yerinden kalkan adam yürüyerek Jeno ve Haechan'ın karşısına geçti.

"Öncelikle söylemek gerekirse burası ekstradan oluşturulmuş bir yan evren.
Başka bir deyişle burası asıl evrendeki gerçeklerden kopmayarak daha geniş bir güce sahip olan bir yan evren. Buraya sadece seçilen kişiler gelebilir. Ve seçilen her kişinin ortak yönleri vardır. Burası buraya gelen kişilerce 'acı dünyadan kaçış kapsülü' olarak adlandırılır. Yani anlayacağın buraya gerçek acının ne olduğunu bilen ve hayattaki amacını kaybetmiş insanlar gelebilir."

Jeno, duyduklarını sindirmeye çalıştı. Olanlara tekrardan bakınca karşısındaki adamın dedikleri mantıklı gelmişti Jeno'ya. Karşısındaki adam konuşmaya devam etti.

"Peki bu evren ne işe yarıyor diye düşünüyor olmalısın. Bu evren kısacası sana bir şans daha veriyor. Senin ilgi alanın ve becerilerin bulunuyor ve yapmaktan zevk alacağın şeyi yapmana imkan veriliyor. Şimdi senin yapmaktan zevk alacağın ve senin varlığını oluşturan şey neymiş onu öğrenmeye gidelim ve bir de sana kalacak bir yer bulalım."

Danışman olan adam yürümeye başlayınca Haechan ve Jeno da onu takip etmeye başladı. Jeno, asıl dünyadayken zevk aldığı ve sevdiği bir şeyin ne olduğunu asla bulamamıştı. Bu yüzden önündeki adamı takip ederken heyecanlanmaktan kendini alıkoyamıyordu.



Y/N: Böyle bir dünya varsa lütfen beni de aranıza alın yoksa yemin ediyorum burada çıldırıcam dkndlemdş

Neyse.. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Düzgün bir şekilde gidiyo mu mantık hataları var mı pek emin olamıyorum :(

New Life Ticket ♤ nominWhere stories live. Discover now