29. Bölüm

5.1K 254 4
                                    


***

   Doğumhanenin kapısı açıldı bir hemşire çıktı içerden yüzündeki ifade korkutuyordu genç adamı.

''Nasıllar? iyiler mi? Kötü bir şey mi oldu? diye ardı ardına sorularını sıraladı Tan endişe ile. Hemşire'' Anne iyi fakat bebek  30 haftalık doğduğu için gelişimi henüz tamamlanmamıştı. Yoğun bakıma aldık bir süre orada kalması gerekiyor'' dedi. Tan Yaren'in iyi olduğu için mutluydu ama bebeğine de çok üzülmüştü, buruk bir sevinç yaşıyordu şuan. Bebeğine bir şey olursa bunu kaldıramazdı yaren.'' birazdan anneyi odasına alacağız çok geçmiş olsun'' diyerek ayrıldı hemşire.

   Yaren odasına alınmış ama orada kalmak gibi bir niyeti yoktu. '' bebeğimi görmek istiyorum beni ona götürün n'olur '' diye yalvarıyor ve ağlıyordu. Doktoru bir süre dinlenmesi gerektiği için izin vermemişti fakat Tan Yaren'in durmayacağını bildiğinden doktoru ile görüşmüş 5 dakika için görüş izni koparmıştı. Genç kadın Tan'ın desteği ile bebeğini görmeye gitmiş camın arkasından da olsa onu izlemeye başlamıştı. '' Çok güzel değil mi Tan? Baksana o benim bebeğim mi şimdi ? Benim canımın parçası mı?'' diye sormuştu can dostuna gözünde yaşlar yüzünde buruk bir gülümseme ile. Tan gözünden  akan bir damla yaşı sildi ve gülümseyerek ''hamileliğin boyunca bana çok baktın ondan bu kadar güzel'' dedi. Arkadaşını neşelendirmeye çalışıyordu. Yaren tek elini cama dayadı bebeğini sever gibi yavaş yavaş okşadı baş parmağı ile ''bebeğim özür dilerim hepsi benim suçum, hem babanı kaybettim sonsuza kadar hem de az kalsın sana zarar veriyordum. Bir an önce iyileş söz veriyorum kendimi affettireceğim yeter ki çık oradan'' diye ağlamaya devam etti.

Kemal nişan yüzükleri takıldığı an tarifi olmayan bir sıkıntı ile boğuşuyordu. Sanki kalbini bir el tutmuş var gücü ile sıkıyordu. Yaren geldi aklına Elif'e bakarken Yaren gelmişti aklına, eğer o da sevmiş olsaydı, şuan yanında bu kız değil de sevdiği kadın olacaktı. Ne yaparsa yapsın unutamıyordu onu ama çok kızgındı en çokta kırgın. Tebrikleri kabul ettikten sonra bir bahane ile eve geçip odasına girdi. Odasında otururken Elif kapıyı çalarak içeri girdi. ''sende sıkıldın değil mi? bu tantanadan'' buruk bir gülümseme ile konuştu, oda isterdi bütün bu koşturmacanın içinde çok mutlu olmayı ama aşk onunda yüzüne gülmemiş, karşılığı olmayan bir sevda da yanmıştı bir başına. Kemal ile ilk tanıştıklarında aklında başka bir kadın olduğunu anlamış, bu yüzden kabul etmişti bu işi. Hatta bir keresinde ''kalbinde başkası olduğunu bilerek girdim bu işe, sakın kendini zorlama eğer yapamayacak gibi hissedersen kendini bitirebilirsin. Çünkü ben öyle yapacağım'' demiş en baştan açmıştı tüm kartlarını.Kemal'de aynı buruk gülümseme ile karşılık verdi ''kalabalık ortamları sevmiyorum, hele ki ilgi odağı bensem'' dedi. Elif '' neyse az kaldı birazdan dağılmaya başlarlar, sen keyfine bak bende gidip seni idare edeyim'' dedi gülümseyerek. Kemal tam elif odadan çıkarken ''Elif'' dedi genç kadın kafasını çevirip seni dinliyorum dercesine baktı ''teşekkür ederim'' dedi ''her şey için diye ekledi'' Elif gülümsemekle yetindi ve odadan çıktı.

İki aşık Yaren'in yakmış olduğu ateşte yandı durdu. 2 ay daha geçmişti ayrılık acısı ile. İkisi de farklı hayatlar yaşamaya çalışıyor, birisi evladı için üzülürken diğeri sevmediği bir kadın ile evlenmenin acısını yaşıyordu.

Yaren iki ay boyunca her gününü bebeğinin yanında geçirdi. Her gün süt sağıp bebeğini biberon ile beslemelerini izledi. Son 15 gün'dür günde bir kez kucağına verip emzirmesini izin veriyorlardı artık. Bugün ise bebeğini hastaneden çıkarabilecekti. Mutluluktan içi içine sığmıyor bir yanı da deli gibi korkuyordu. Hala çok küçüktü oğlu simsiyah saçları ve kömür karası gözleri ile dualarının kabul olmuş hali gibiydi. Sevdiği adamın minik bir kopyasıydı adeta.Bebeğini hastaneden çıkardığında şilede bir otelde kalacaktı Tan ile beraber. Henüz İstanbul'a geldiğinden kimsenin haberi yoktu. Zaten söylemek gibi bir niyeti de yoktu. Bebeği biraz toparlayınca Roma'ya geri dönecek bebeği ile kaldığı yerden devam edecekti hayatına. Artık Kemal ile o başkası ile evlilik hazırlıkları yaparken asla konuşamazdı. Yüreği yana yana yaşamayı öğrenecek, bebeğine hem anne hem baba olacaktı.

Tan Yaren'in bebeği için çırpınışlarını izliyor günden güne eriyip bittiğine en yakından tanıklık ediyordu. Arkadaşı gururundan aşkını harcamış, hatasını anladığında ise daha büyük bir yangının içinde bulmuştu kendisini. Tan hem en yakın arkadaşının hemde sevdiği kadının acısına ortak olmaya çalışmaktan başka bir şey yapamıyordu. Bir karar vermeliydi ortada birbirine deli gibi iki aşık ve minik bir bebek vardı. Yaren isterse yüzüme bakmasın dedi kendine ama böyle eriyip bitmesine seyirci kalmayacaktı zaten bu güne kadar susmakla hata etmişti. En büyük hatası ise o gün Yaren'i kıskanmış ve o saçma oyununa ortak olarak yapmıştı. Önce Yaren ve bebeğini hastaneden çıkarıp, otele yerleştirdi. Yaren'in tedirginliği yüzünden okunuyordu ''Sakin ol güzellik bebeğin artık iyi ve sende çok iyi bir annesin'' diye destek olmaya çalıştı. Yaren iç çekti ve kucağındaki mucizesine bakarak '' haklısın o artık iyi ama bir sorunumuz var'' dedi. Tan endişelendi '' ne? neyiniz var?'' diye sordu panikle. Yaren arkadaşını bu haline gülmeden edemedi '' Bebeğimin bir isime ihtiyacı var ve ben karar veremiyorum. Hep Kemal diye sevmiştim karnımdayken ama şimdi düşünüyorum da her gün ona Kemal derken içimin acımasını istemiyorum. Zaten her baktığımda içim yanacak birde babasının ismini koyup işimi zorlaştırmak istemiyorum'' dedi hüzünlenerek. Tan arkadaşının kolunu okşadı ve ''acele etme isim için bir şey buluruz'' dedi ''belkide babası koyar adını diyordu içinden. Yaren'e bir işi olduğunu halledip hemen döneceğini söylemiş ve çıkmıştı hastaneden.

İHANET (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now