31. Bölüm

6.3K 257 3
                                    



***

Tan gittiğinden bu yana hiç aramamış dün gecede otele gelmemişti. Sadece ''işim uzadı yarın geleceğim'' diye bir mesaj atmıştı.Bebeğinin karnını doyurup, uyutmuş şimdi ise kollarını kendine sarmış dışarıyı izliyordu. Geçmişinde olanları ve gelecek günlerini düşünüyordu. Bundan sonra ne olacak nasıl devam edecek bilmese de bebeği için ayakta kalmalıydı. Kemal'i kendi aptallığı yüzünden kaybetmiş, geçmişte yaşadığı acıdan kat be kat daha fazlasını kendi elleri ile eklemişti yüreğine. Biliyordu hatalıydı ama bu hiç bir şeyi düzeltmeyecek tam tersine acısını ikiye katlayacaktı bütün hayatı boyunca. Keşke sihirli bir değnek hayatına değse ve yaptığı hataları geriye alabilseydi. Kemal'in nikahına 1 hafta kaldığını öğrenmişti magazin haberlerinden. Canı yana yana seyirci oluyordu sevdiği adamın evliliğine. 

Telefonundan gelen ses ile düşünceleri bölündü. Gözünden akan yaşları silerek, telefonunu cevapladı. '' Efendim Tan'' dedi sesini alçak tutmaya çalışarak, bebeği uyansın istemiyordu. ''Yaren şimdi sakin ol ve beni dinle'' dedi nefes nefese. Bunu duyan kadın paniklemeye başlamıştı ''neler oluyor Tan korkutuyorsun beni'' dedi korkudan titreyen bir ses ile. ''Yaren ben Kemal'e her şeyi anlattım''. ''Neee'' diye bir soru çıktı ağzından kadınının '' Ne diyorsun Tan ne demek her şeyi anlattım'' bir yandan mutluluk bir yandan korku kaplamıştı içini. Tan bu kadar panik olduğuna göre devamında olanlar hiç hoşuna gitmeyecekti. ''Bak sakin ol ben sizi düşünmüştüm. Kemal'e nerede olduğunuzu söyledim ama senin yanına gelirken kaza yapmış'' dedi Tan endişeli ve üzgün hali devam ediyordu. '' Tan neler söylüyorsun sen ? Ne oldu ona? İyi mi? Nerede şu an ? Tan bir şey söyle!'' diye bağırdı adama cevap vermesi için fırsat vermiyor, üst üste sıralıyordu sorularını. ''O iyi değil Yaren, şuan hastanede ama durumu kritik'' dedi Tan genç kadının yüreğini söküyorlardı sanki, nefesi ciğerlerine düşmanmışcasına yakıyordu canını. '' Tan nerede? hangi hastanede?'' diye sordu hıçkırıklarının arasında. Tan'dan hastanenin adını öğrendiği gibi bebeğini kucakladı, gözyaşları görüş alanını bulanıklaştırıyordu. ''Allah'ım ne olur ona bir şey olmasın'' diye dualar ederek düştü yollara, bebeği kucağında. 

Yol boyu ağladı, sanki yollarda hayat gibi ona düşmandı bir türlü bitmek bilmiyordu. Sevdiği adamı evlendiği için kaybettiğini düşünüp kahrolurken, her seferinde daha büyük bir acı yaşayamam derken daha fazlası ile sınıyordu hayat onu. Başkası ile evlensin ama yaşasın diye geçirdi içinden. Hayat hep daha kötülerini gösterip ona şükür etmeyi öğretiyordu sanki. Başkası ile evlenmesine razıydı şimdi, nefes aldığını bileyim yeter diyordu.

Hastaneye vardığında danışmadan kaldığı yeri öğrendi sevdiği adamın. Koşarak çıktı merdivenleri kucağında bebeği ile. Tan girdi görüş alanına, koşarak vardı yanına. '' Tan nerede o'' diye sorabildi hıçkırıklarının arasında. Tan ''yoğun bakımda şuan durumu ağır'' diye cevap verdi. Hıçkırıkları daha da arttı duydukları ile. '' Onu görmeliyim beni ona götür lütfen'' dedi arkadaşına yalvarırcasına. '' Şu an kimseyi almıyorlar yanına Yaren güçlü olmaya çalış, bebeğini düşün lütfen'' dedi Tan, Yaren'in kucağından bebeğini alırken. ''Olamam o iyi olmadan ben iyi olamam, o nefes almazsa bende alamam'' diye çöktü olduğu yere genç kadın. Canı gidiyordu, sevdiği onu aldığı nefesten de mahrum mu edecekti. ''Tamam gel hadi şöyle otur ben doktoru ile konuşayım'' dedi Tan bir yandan bebeği tutarken bir yandan Yaren'i kaldırmaya çalıyordu. Zar zor kalktı kadın ayağa, arkadaşının yardımları ile gösterdiği yere oturdu. Tan kucağında bebek ile doktorla konuşmaya gitti. 

Tan gittiğinden bu yana hiç durmadan ağlıyor, '' Allah'ım ne olur beni onun acısı ile sınama'' diye dua ediyordu. Sanki dünyası yıkılmış ve altında kalmış gibi hissediyor kendisine daha da çok kızıyordu düşündükçe. Benim yüzümden diyordu benim yüzümden oldu bütün bunlar. O sırada hemşire yanına geldi ve onu Kemal'in yanına götüreceğini söyledi. Hemen ayaklandı kadın, başı deli gibi dönüyor dizleri titriyordu ama umurunda değildi şu an Azrail dikilse karşısına sevdiğini görmeden vermezdi ona canını. 

Hemşire onu bir odanın önüne getirdi ve çok uzun kalmaması gerektiğini söyleyerek içeri girmesini söyledi. Odaya girdiğinde sevdiğinin kokusu doldu burnuna, ilaç kokusunu bile bastırmıştı. Sonra kablolar içinde sevdiği girdi görüş alanına, bir kez daha yıkıldı kadın. Sevdiğini böyle görmektense ölmeyi dilerdi. Canının parçasının yanına gitti ve elini tutup öptü. Sıcacıktı elleri zaten hiç soğuk olmazdı ki elleri hep böyle sıcak olur her dokunduğunda içini ısıtırdı. ''Kalbim bak ben geldim... biliyorum bana çok kızgınsın ama inan seni hiç aldatmadım seni sevmekten hiç vazgeçmedim ben...'' dedi hıçkırıklarını bastırmaya çalışarak konuşmaya devam etti '' Ama kız bana, kalk hadi bağır çağır böyle yatma karşımda. Ben özür dilerim senide kendimi de mahvettim hadi kalk ne olur hatalarımı telafi edeyim... Affetireyim kendimi sana, yada affetme bir daha hiç yüzüme bakma ama nefes aldığını bileyim kalk ne olur'' sevdiği adamın koluna başını dayadı ve gözlerini kapatıp göz yaşları içinde devam etti konuşmasına '' sen benim her şeyimsin, seni bırakıp gittiğim için çok özür dilerim ama kalbimi sende bıraktım ben sensizken hiç tam olmadım, yarımdım sen yokken. Ben korktum sen benimle sadece bebeğimiz olacağı için evlenmek istersin diye korktum... Beni sevmeden bana mecbur kalma ihtimalin çok korkuttu beni.. Giderken öldüm ben... Sen geldiğinde korkularını alırım demiştin özür dilerim ben seni bu kadar çok seviyor olmaktan korktum... İnanmadım sana, çok pişman oldum ama inan her gün yandım cehennem ateşlerinde... Ne olur kalk sevgilim, kalk yarım kalan yüreklerimiz bir olsun... Kalk bak bebeğimizin de sana ihtiyacı var onu babasız bırakma... Hem adını koyamadım hala biliyor musun ? Hadi kalk ki bebeğimize bir isim bul... Kalk ne olur kalk beni de bebeğimizi de sahipsiz bırakma...'' Yaren'in konuşmasını bölen ses ile hıçkırıkları daha da arttı.

İHANET (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now