5- Anlaşma

45.9K 2.6K 638
                                    

Karşımda bana sırıtarak bakan adamı umursamadan gözlerimi yerdeki parkeye dikerek öylece düşünüyordum. Bir de ben Aktan Aktekin'in hayatını kurtarmıştım. Adamın bana bir can borcu vardı ama yaptığı tek şey canıma göz dikmek olmuştu. Parmağımda ağırlık yapan bu yüzüğün bana yararı falan yoktu aksine resmen bir bomba etkisi taşıyordu.

Kurallar mı?

Kurallar kimin umurunda yahu! Eğer paran varsa gücün var demektir ve güç sahibi insanların şu zamana kadar adaletli oynadıklarını hiç görmemiştim. Herkes hile peşindeydi çünkü önemli olan kazanmaktı. Nasıl kazandığın kimin umurundaydı!

''Sanırım seni biraz korkuttum?'' En sonunda yüzündeki gülümsemeyi silerek bana bakan adamı dikkatle inceledim. Yüzündeki ifade nedense beni biraz yani birazcıcık rahatlatmadı değil. Bu sefer yüzünde alaylı bir sırıtmadan çok anlayışlı bir tebessüm vardı ve gözlerinde gördüğüm merhameti sanki elle tutabiliyor gibi hissetmiştim.

Bu adamı sevmiştim, cidden onu tanımamama ve çoğu zaman alaycı bir ihtiyar olmasına rağmen bir tarafı bana güven veriyordu. Bir an da merakıma engel olamadan konuştum.

''Kaç yaşındasın?''

''Hayrola kız bana mı göz koydun?'' Göz kırparak yine suratına o alaylı tebessümünü taktığında sinirle nefes alarak göz devirmeden edemedim.

''Hele hele fevriliğe bak, de bakalım kaç gösteriyorum.''

''En fazla 40-45 gösteriyorsun.'' Cümlemi tamamladıktan sonra olduğu yerde dikleşerek kasılan adam kafasını havaya kaldırarak '' İltifatın için teşekkür ederim, 55 yaşındayım şekerim.'' dediğinde ağzım beş karış açık kalmıştı.

''Sana inanmıyorum kesin benimle dalga geçiyorsun!''Kollarımı göğsümde bağlayarak çatık kaşlarımla ihtiyara bakmaya başladığımda onun attığı kahkahalar daha da sinirimi bozuyordu.

''Neye inanırsan inan kızım ama gerçek olan bu. Daha genç gösterdiğimin ben de farkındayım ve emin ol bunun için de çok uğraşıyorum. Bu yakışıklılığın korunması gerekiyor değil mi?'' Gülmeden edemedim, gerçekten de huysuz bir ihtiyardı.

''Tamam fazla laga luga yaptık, asıl mevzumuza gelelim. Sana bir iş teklifim var.'' Merakla kaşlarımı kaldırdım ve kollarımı da çözerek kucağıma koydum.

''Ne işiymiş bu?''

''Seni araştırdım, yarın reşit olacağını ve bunun için de ev aradığını biliyorum. Sana teklifim benim özel asistanım olman. Eğer bunu kabul edersen ki sen akıllı bir kadınsın kesinlikle bunun bulunmaz bir fırsat olduğunu anlayarak kabul edeceksin. İşte kabul edersen burada yatılı olarak kalacaksın. Yapacağın işe gelirsek en açıklayıcı şekilde benim kuyruğum olacaksın. Sabah bu evden çıkıp da akşam geri gelene kadar yanımdan bir dakika ayrılmayacaksın. Randevularımı ayarlayacak, bunları bana hatırlatacak ve toplantılarda not tutacaksın. ''

Kuşkuyla ''neden beni işe alıyorsun?'' diye sorduğumda yüzüne yine o güven veren anlayışlı tebessümünü yerleştirmişti.

''Çünkü senin bir işe ve kalacak yere benim ise güvenebileceğim birine ihtiyacım var.''

''Dünyada adam mı kalmadı?''

''Kaldı ama senin gibi cesaret ederek tanımadığı bir adamın canını kurtarmaya çalışan kişiler çok nadir bulunur oldu.''

''Parmağımda düşmanının yüzüğü var.''

''Ne olacak yani? Yüzük parmağın doluysa benim yüzüğümü de orta parmağına takarsın. Hem düşünsene bir yerde benim mıntıkama dahil olduğunu göstermek için adamlara orta parmağını çekerek yüzüğü gösteriyorsun, ne kadar komik!'' Kahkaha atarak konuşan adama karşı bende kahkaha atmadan duramadım. Bu adam kesinlikle kaçığın önde gideniydi.

SALTANAT (+18)Where stories live. Discover now