9-Baba

37.2K 2.4K 483
                                    

**

''Fedakarlık yapıldı, sadakat kanıtlandı. Bu geceden sonra canın, canımdır.'' Söylenen kelimelerin anlamlarını bile idrak edemeden üzerime binen yük, ruhumu bir kez daha arafta bırakmıştı.

Canın canımdır... Altında yatan anlamı ne kadar da ağır bir cümleydi bu.

"Seni küçük sıçan!" Tam karşımdan gelen nefret dolu ses gözlerimi ihtiyardan çekerek karşımda duran kadına çevirmeme neden olurken bana doğrultulmuş namluyu görmem tüm bu yaşanan olayların ciddiyetini kavramama neden olmuştu. Öylece kilitlenmiş bir şekilde bana nefretle bakan kadının yaralı omzuna rağmen ne ara ayağa kalkarak silahı aldığını ve bana doğrulttuğunu anlayamamıştım.

"O silahın hedefi benim!" Kolumdan çekerek beni arkasına almaya çalışan ihtiyar pek de başarılı olamıyordu. Kolunun acısına rağmen dişlerini sıkarak doğrulmaya çalışsa da bunu başaramaması endişeyle ona dönmeme neden olmuştu ve o an fark ettiğim detay ise ihtiyarın bacağından da vurulmuş olduğuydu.

Bu içimi nedensiz bir öfkenin kaplamasına neden olurken gözlerimi bir kez daha karşımda silahını bana doğrultan kadına çevirmeme neden olmuştu. Onun gülümseyerek bize baktığını görmem ise hiçbir şeyi umursamadan saçını başını yolma isteğimi arttırmıştı.

"İndir o silahı!" Odayı kaplayan gür sesle ister istemez derin bir nefes verirken bu sefer kafamı kapının önünde dikilen Aktan'a çevirmiştim.

Yenilmez duruyordu.

Omuzları dik ve duruşu kendinden emindi. Yüzü ifadesiz dururken ela gözlerinin taşıdığı anlam insanı resmen yıkıyordu.

Aktan Aktekin, karşısında duran kadını bakışları ile yerden yere vuruyordu!

"Bu işe karışamazsın Aktekin! Yoksa Diyar'ın safına mı geçtin?"

"Diyar ile aranızda olan şeyler beni zerre ilgilendirmiyor fakat tuttuğun silahın hedefi benim yüzüğümü taşıyor!" Kadının şaşkın bakışları bir iki saniye beni bulsa da kararan yüzü hemen düzelmiş ve bu sefer silahın hedefi tekrar yanımda duran ihtiyar olmuştu. O an bu kadının gerçekten o silahı kullanacağını idrak ettiğim için ayağa kalkmış ve ihtiyarın önüne geçmiştim. Kadın bana bir kez daha sinirle bakarken sessizliği bozan yine Aktan olmuştu.

"Tuttuğun silahın hedefi hala benim yüzüğümü taşıyan kadının üstünde! Seni bir kez daha uyarmayacağım, düşmanlığımı kazanmak istemezsin Ahu!"

"Namlunun önüne geçen o!"

"Sence bu benim ne kadar sikimde?"

"Lanet olsun! Şu velet beni omzumdan vurdu Aktekin! Yüzüğünü taşıyan kişi beni vurdu! Bu zaten bir savaş nedeni değil mi? İkisini de bana ver ve bu olay kapansın."

"Benim de seni alnının ortasından vurmamı istemiyorsan indir o silahı!"

"Pekala, ama bu iş burada bitmedi. Bundan sonra seni de düşmanım olarak görüyorum Aktekin!"

"Defol git!" Aktan'ın umursamaz sesine karşı bize son kez nefretle bakan Ahu, silahı yere atmış ve omzunu tutarak evden çıkıp gitmişti. Tek tük duyulan silah sesleri de hemen ardından tamamen kesilirken bana doğru ilerleyen Aktan'ı umursamadan tekrar Diyar'a dönerek önüne eğilmiştim. 

"İyi misin?" Endişeyle sorduğum soruya karşılık bana sırıtarak bakan adamın yüzüne bir tane vurasım gelmişti. Ya hu böyle bir ortamda dalga geçme bari!

"Şu kurşunları çıkaralım da seninle iki üç el oyun oynayalım."

"Sen iflah olmazsın!"

"Diyar ağabey!" Endişeyle eve giren Şerif ağabeyi takip eden sağlık görevlileri ihtiyarın çevresini sardıklarında onlara engel olmamak için ayağa kalkarak birkaç adım geri gittim fakat sırtımın bir engele çarpmasıyla olduğum yerde durarak arkama baktım.

SALTANAT (+18)Where stories live. Discover now