31- Basıldık

8.8K 707 353
                                    


🔥

''Yahu adam dalga mı geçiyorsun sen benimle! Pavyona falan gitmem ben!'' En sonunda dayanamayarak çığlığı bastığımda karşımda eğlenen Ezel ne kadar ciddi olduğumu anlamış olacak ki kollarını indirerek umutsuzca bana bakmaya başlamıştı. Tam dudaklarını aralayarak cevap verecekti ki çok yakından gelen bir silah sesiyle herkes yerinden sıçramış ve silahlarına sarılmıştı.

''Gidiyoruz buradan! Cahit, kızları tırın arkasına sakla, hemen!'' Herkes bir anda etrafta koşuşturmaya başlayınca öylece kalakalmıştım. Yanıma gelen Cahit beni tıra yönlendirirken Hira'yı kucağıma vermişti. Hızla büyük tıra binerek önce benden Hira'yı almış daha sonra da kolumu tutarak beni tırın arkasına çekmişti. Etrafta bir sürü kasa vardı.

''Bu kasalar ne Cahit?''

''Efendim, bu kasaların içinde mandalina var. Tırın bir tarafı kapalı, bilmeyen kimse arkada boşluk olduğunu bilemez. Silahları ve paraları orada saklarız. Polis kontrollerine karşı da sahte evraklar sağolsun mandalina taşıyan çiftçiler olarak görünürüz. Sizi de gizli bölmeye saklayacağız, lütfen biz size söyleyene kadar hiçbir şekilde ses çıkartmayın ve olduğunuz yerden çıkmayın. Ufaklık uyanıp ağlamaz değil mi?''

''Sanmam, babamın dediğine göre uyuması için zararsız bir ilaç verilmiş.''

''Babanız?''

''Diyar Gürel.'' Öylece bana bakakalan Cahit bir anda tırdan aşağıya atlayarak ''ağabey!'' diye bağırmaya başlamıştı. Saniyesinde Cahit'in yanında beliren Ezel, Cahit'in ensesine öyle bir vurmuştu ki çıkan sesle birlikte ağaçlara tünemiş birkaç kuş korkuyla uçuşmuştu.

''Lan geri zekalı! Sensör çak bir de adamlara. O az gelir hatta eline megafon vereyim biz buradayız diyerek anır, it!''

''Ağabey! Diyar Gürel.''

''Ne olmuş lan Taçsız Kral'a?''

''Taçsız Kral mı?'' Sorumla birlikte bana dönen Ezel kafasını olumlu anlamda sallamıştı.

''Evet Taçsız Kral. Diyar Gürel'e çoğu kişi bulunduğu makamın geçmişinden dolayı Taçsız Kral der.''

''Ağabey... Ağabeeey.''

''Oğlum sen gece gece ağacın birine işerken çarpıldın mı ne oldu sana?''

''Bu, Diyar Gürel'e baba dedi. Onun kızıyım dedi.'' Cahit'in korkuyla kurduğu cümleler kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu. Bunda bu kadar korkulacak ne vardı ki?

''Ne demek baba dedi?'' diyerek Cahit'e bakan Ezel, anında bana dönerek cümlesine devam etmişti. ''Ne demek baba dedin?''

''Baba dedim çünkü Diyar Gürel benim öz babam.''

''Bu imkansız! Taçsız Kral'ın ailesi yıllar önce öldü, sadece yeğeni.... Bir dakika... O zaman ölen aslında kızı değil de yeğeni miydi?''

''Evet. O gece Aktan beni yangından kurtardı ve sakladı. Peşime düşmemeleri için de benim öldüğümü, kuzenimin yaşadığını sanmalarını sağladı.''

''Bu durumda artık Diyar'ın mıntıka üzerinde hiçbir hakkı kalmadı. Tabii ya Ahu bu yüzden deli gibi onu arıyor.''

''Aslında Ahu'nun bundan haberi olduğunu düşünmüyorum. Ahu'nun deli gibi aradığı kişi benim çünkü kızını kaçırdım.''

''Ne? Bir dakika o kucağındaki çocuk Ahu'nun mu? Yani şimdi... Dur beynim durdu anasını satayım! Şimdi! Diyar Gürel'in yeğeni öldü kızı yaşıyor ve burada bahsedilen kız da sen oluyorsun. Taçsız Kral'ın mıntıka üzerindeki tüm hakkı düştü ama bunu sanırım kimse bilmiyor. Sen Aktan Aktekin'in kral tacı olan yüzüğünü taşıyorsun ki bu durumda yengemiz oluyorsun. Kucağındaki Ahu'nun kızı yani aylardır Ahu'nun kuduz köpek gibi etrafta dolanarak herkese saldırmasının nedeni de sen oluyorsun. Bu durum.. Sıçayım! Hay sıçayım bu silah seslerinin nedeni Ahu değil mi? Şuan bizim peşimizde olan kişi mıntıka sahiplerinden biri olan Ahu değil mi?''

SALTANAT (+18)Where stories live. Discover now