36|Söndüremez Marmara

7.6K 644 57
                                    

Mithat'ın bakışlarını kapıya çevirmesini fırsat bilerek yerden kalkıp dış kapıya doğru koştum ve hızla kapıyı açarak Duman'ın koluna yapıştım. Korkudan deli gibi titriyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Duman, nefes nefese kalmış bir şekilde beni arkasına alıp kapıya yaklaşan Mithat'ın yüzüne yumruğunu geçirdi. Mithat dengesini sağlayamayıp yere düşerken Duman üstüne çıktı ve ardı ardına yumruklarını sıralamaya başladı. Titreyen bacaklarım bedenimi daha fazla taşıyamadı ve yere yığıldım. Ellerimle yüzümü kapatıp hıçkıra hıçkıra ağlarken komşuların kapıya çıktığına emindim fakat kimse korkusundan yaklaşamıyordu. Duman'ın sesleri kesildiğinde kafamı kaldırıp ona baktım. Elleri kan içinde kalmıştı ve nefes nefeseydi. Ellerini pantolonuna silip önümde diz çöktü. Bedenim hiç durmadan titriyordu, kulağımda acı bir çınlama hissettiğimde çığlık atarak elimi kulağıma götürdüm.

"Güzelim...güzelim bak bana, buradayım."Cümleleri kulağıma ulaştığında karışıyor, ne dediğini anlamakta zorlanıyordum. Gözlerimin önündeki yüzü bulanıklaşıyordu. Karşımda bir yabancı duruyordu sanki. Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırıp doğrulmaya çalıştım fakat izin vermedi.

"Beni öldürecekti, bana dokunacaktı."Diyerek kaçmaya çalıştığımda anlına sert bir şekilde bir kaç kez vurup ardından yumruğunu merdivene geçirdi ve tüm apartmanı inletecek derecede bağırdı, bağırması hıçkırıklarıyla birlikte kesilmişti."Allah benim de belamı versin!"Hızlı bir şekilde beni göğsüne çekip sarmaladığında sanki karşımda gördüğüm o yabancı yok olmuştu. Kokusuyla kendime gelmiştim."Göndermemeliydim."
Hıçkırıkları kalbime bıçak misali saplanırken ona daha sıkı sarılıp elimi göz altlarına çıkarttım ve göz yaşlarını sildim."Lütfen buradan gidelim."Diye fısıldadım evin içindeki kanlar içinde kalan bedene bakmamaya çalışarak. Dudaklarını yalayıp başını salladıktan sonra doğrularak beni kucağına aldı. İtiraz etmeyecektim. Edemezdim de zaten, bir adım atacak halim yoktu. Apartmandan çıktığımızda önümüzde duran arabaya bindik. Yekta sürücü koltuğundaydı, büyük ihtimalle Duman sesleri duyar duymaz onu aramıştı.

Kısa ve sessiz yolculuğun ardından eve ulaşmıştık. Duman beni eve, hatta odaya girene kadar taşıdı. Bana kendi, temiz kıyafetlerinden çıkartıp hiçbir şey söylemeden odadan çıktı.

Sinirliydi.

Her şeyden çok kendine sinirliydi.

Beni o eve gönderdiği için.

Derin bir nefes verip üzerimdeki okul kıyafetlerini çıkarttım ve Duman'ın bıraktığı uzun tişörtü, eşofmanı giyerek yatağa uzandım.

En fazla onbeş dakika geçmişti ve odanın kapısı ağır bir şekilde açıldı. Bakışlarımı oraya çevirip Duman'ı görmemle gülümsemeye çalıştım."Uyumadın mı?"Başımı olumsuz anlamda salladığımda sıkıntılı bir nefes verip odaya girdi ve kapıyı kapattı. Saçları ıslaktı, muhtemelen duş almıştı.

Ben atlatabilirdim, hep yaşadığım bir şeydi. O adamın sözlü, sözsüz tacizlerine, aşağılamasına, vurmasına alışmıştım. Peki ya Duman? Atlatamayacaktı. Her aklına geldiği an kendine kızacaktı. Birlikte atlatacaktık, hep yaptığımız gibi. Yorgun bir şekilde elini kaldırıp yataktaki boş alanı gösterdi."Yanına yatabilir miyim?"Sesindeki ürkek tınıyı tam kalbimin en derinliklerinde hissetmiştim. Bu nasıl bir şeydi öyle? Başımı salladığımda yavaş bir şekilde yanıma uzandı. Karnımın üzerindeki elimi kendine doğru çekip avuçlarının arasına aldı. Teselli vermek istiyordu fakat onun benden daha çok teselliye ihtiyacı vardı. Bedenimi ona doğru çevirdiğimde gözlerimiz kesişti. Ne o çekti bakışlarını gözlerimden, ne de ben. Elinin tersiyle kolumu okşadığında hafif bir sızı hissedip bakışlarımı oraya çevirdim.

Kemer izi vardı.

"Acıyor mu?"Diye fısıldadı titreyen sesiyle. Gülümseyerek başımı olumsuz anlamda salladım."Sen dokundun, geçti."

"Bir daha asla seni o eve göndermem."Başımı sallayıp baş parmağını okşadım."Bu sondu, o güzel gözlerinden tek bir damla daha gözyaşı akarsa, sana yeminim olsun yakarım İstanbulu..."

"Söndüremez Marmara."Diye devam ettiğimde beni kendine çekip sımsıkı sarıldı."O kadar çok korktum ki."

"Geçti."

"Geçmeyecek."diye inledi acıyla. Kendini ağlamamak için zor tutuyordu, biliyordum."O zaman yasla o yorgun başını omzuma."Söylediğimi ikiletmeden yaptığında kalbimdeki acıya inat gülümsedim. Bana geçmeyecek diyordu fakat yanımda olduğu sürece ben her şeyin geçeceğine inanıyordum."Bu kadar güçlü kalmayı nasıl başarıyorsun?"diye konuşu titreyen sesiyle."Bu zamana kadar nasıl güçlü kaldım bilmiyorum ama bundan sonra birbirimiz için güçlü kalacağız buna eminim."

"Bundan sonra kimse bizi yıkamayacak söz veriyorum."

"Sana sımsıkı sarılıp ömür boyu kokunla uyumak istiyorum."

"Uyuyalım o halde."Bu sefer başımı omzuna yaslayan ben olmuştum."Ahsen?"

"Efendim?"

"Seni çok seviyorum, unutma olur mu?"

"Kendimi unuturum bunu unutmam."

"Şimdi uyu birtanem."

"Duman?"

"Kalbim?"Söylediği kelimeyle kalp atışlarım hızlanmıştı. Gülümseyerek yanağına ufak bir öpücük kondurdum ve ona biraz daha sıkı sarıldım."Ben de seni çok seviyorum."

"Ben de bunu unutmam."

"Unutma."

berilinizx

♥️

ah sen Where stories live. Discover now