Özel

7.1K 536 443
                                    

Ahsen Türker

Elimde tuttuğum kağıt parçasına omuzlarımı düşürerek bakmaya devam ettim. Doktor bir şeyler söylüyordu fakat algılamakta zorluk çekiyordum, duymak istemiyordum. Başımı elimdeki sonuçtan kaldırarak yutkundum ve dudaklarıma zoraki bir gülümseme yerleştirdim. Uzun süredir hep böyleydi, bir şeyleri hep zorla yapıyormuşum gibi geliyordu. Sokakta yürüsem bile bunu bana zorla yaptırıyorlarmış gibi hissediyordum.

"Sonuçların beni çok mutlu etti Ahsen, her şey iyiye gidiyor."diye mırıldandığıunda usulca başımı salladım. Beni mutlu edecek şey tam tersiydi, her şeyin kötüye gitmesi. İnsanların mutlu olduğu şeylere mutlu olamıyordum, gülmek bana berbat hissettiriyordu."Teşekkürler, iyi günler."diye mırıldandığımda dudaklarına sevecen bir gülümseme yerleştirip başını salladı. Hızla doktorun odasından çıkıp umutsuz bir şekilde hastanenin boş ve sakin koridorunda yürümeye başladım. 

Berbat hissediyordum.

Niye böyle oluyordu?

O yaşarken, yanımdayken hayat sanki her şeyin boka sarması için çabalıyordu. Peki ya şimdi? Neredeydi bizi mutsuz etmek için çabalayan hayat? Yalnız kaldığımda neden her şeyin düzene girmesi için çabalamıştı? İlla her şeyin yoluna gitmesi için canımızdan bir parçayı toprağa mı vermemiz gerekiyordu? Hayatın tek derdi bu muydu yani? 

Cebimdeki telefonun titreşimini hissettiğimde elimi cebime atarak telefonu çıkartıp ekrana baktım, Yekta arıyordu. Hızla hastanenin kapısından dışarı çıkarak temiz havayı ciğerlerime çekerek kendimi bir nebze de olsa rahatlatmaya çalıştım. İşe yaramasa da denemekten fayda vardı, zaten bir yıldır yapabildiğim tek eylem buydu. Nefes al, nefes ver. 

Telefonu açarak kulağıma doğru götürüp"Alo?"diyerek cevapladım."Ahsen, nasılsın?"yorgun ve bitkin ses tonu yürüdüğüm yolda yavaşlamama neden oldu."Her zamanki gibi, sen nasılsın?"

"Ben...iyiyim."diye mırıldandı, iyi olmadığını ikimizde biliyorduk."Hastaneye gittin mi?"

"Evet."

"Sonuçlar nasıl?"sıkıntılı bir nefes vererek elimdeki kağıda bir kez daha baktım. Kim bilir kaç insanın bu güzel sonuca ihtiyacı vardı, kim bilir kaç insan yaşamak için çırpınıyordu. Neden bu sonuç onlarda değil de bendeydi ki?"Kötü mü yoksa?"diye sordu telaşla Yekta, sessizliğimden telaşlanmış olmalıydı. Görmeyeceğini bilsem de başımı iki yana salladım."Hayır, gayet iyi."

"Çok sevindim."gerçekten sevinmişti, bunu ses tonundan anlayabilmiştim."Ben sevinmedim."

"Biliyorum."dedi kısık bir sesle. 

Bir süre ne ben konuştum, ne telefonun diğer ucundaki Yekta. Öylece sustuk. 

"Yüsra seni çok özledi."dediğinde gülümsedim. Doktorun yanındaki gülümsememden farkıydı bu, daha sıcaktı."Ben de onu özledim."

"İstersen bir gün gel ya da biz gelelim."

"Siz gelin."dedim bir çırpıda, hala o evdeydi. O eve gittikçe kendimi daha kötü hissedeceğimi biliyordum."Yarın gelin, yemek de yaparım."

"Olur."

"Yarın görüşürüz."

"Görüşürüz."telefonu kulağımdan çekip cebime yerleştirdim ve adımlarımı hızlandırdım. Yekta'nın o eski halinden eser kalmamıştı, bir yılda bir insan ruhen ne kadar çökebilirse o kadar çökmüştü o da. Ses tonundan bile yorgunluğunu sezebiliyordum, o neşeli sesi yok olup uçmuştu sanki. 

ah sen Where stories live. Discover now