40|Unuttu

7.4K 556 105
                                    

Duman Han

Ahsen'in yattığı hastane yatağının yanındaki koltukta oturmuş doktorun söylediklerini düşünüyordum. Bir mucize olmadığı sürece iyileşmesi imkansızdı, bu hastalığı yenemeyecekti fakat bu unutkanlığın hastalığın ufak bir belirtisi olarak görüldüğünü söylemişti yani tekrardan hatırlayacaktı. Ne kadar süreceğini kimse bilmiyordu. Belki bir gün, belki bir ay, belki de 1 yıl.

Annesi Aynur hanım sadece bir kere Ahsen'in odasına gelip boş boş uyuyan kızına bakmış sonra da çıkıp gitmişti. Doktorun odasında bana Ahsen'i istemediğini, bir kaç gündür nerede kalıyorsa orada kalmaya devam etmesini söylemişti. Ben de böyle olsun istiyordum ama Ahsen beni, bizi hatırlamazken asla benim yanımda kalmazdı. Doktor hafızasını zorlamamamız gerektiğini söylemişti, bir şeyleri hatırlatmaya çalışmayacaktık. Bu gerçekten zor olacaktı fakat hiçbir zaman ona sırtımı dönmeyecektim. Elini bir an olsun bırakmayı düşünmüyordum.

Yatakta uzanan Ahsen'e baktığımda iç geçirerek yüzünü incelemeye başladım. Yüzü sapsarıydı, saçları dağılmıştı ve o biçimli kaşları çatılmıştı. Eline uzanıp parmaklarının arasına parmaklarımı doladım ve elinin üstüne dudaklarımı bastırarak gözlerimi kapattım. Düzelmek zorundaydı. Bunca yaşadığı acıdan sonra bu hastalığıda kaldıramazdı. Dudaklarımı elinden ayırıp geri çekildim fakat elini hala bırakmamıştım. Yatakta kıpırdanmasıyla elimi hızla çektim ve koltuğun üzerine koyup ona değil de pencereye bakıyormuş gibi yaptım. Beni farketmiş olmalı ki hızla yataktan doğruldu.

"Senin ne işin var burada?"bakışlarımı gözlerine kilitleyip dudaklarımı yaladım. Bir şekilde başlamam gerekiyordu. Onun için H olmam gerekiyordu."En son bizim evdeydin ya, bayıldın hatırlıyor musun?"gözlerini kısıp bakışlarını benden çekti."Hatırlamıyorum, sizin eve nasıl geldim ben?"

"Proje...proje ödevin vardı. Şafak sana yardım etmek istedi sen de kabul ettin. Şafak bir kaç gündür bizimle kalıyor o yüzden ödevi yapmak için bize geldiniz."

"Hiçbir şey hatırlamıyorum."dedi başını iki yana sallayarak."Bayıldığın için hatırlamıyorsundur."

"Eve gitmem gerekiyor."

"Eve gidemezsin."şaşkın bakışlarını bana çevirdi. Eski bakışları geri gelmişti, o ürkek hali, şaşkınlığı, gözlerindeki hayal kırıklığı...bu canımı sıkıyordu."Neden?"

"Annen aradı, sen uyuduğun için telefonu açtım. Şehir dışına gidiyormuş uzun bir süre gelmeyecekmiş."

"Telefonum nerede?"

"Ben de ama şarjı yok, annenin numarası ezberindeyse benden arayabilirsin."dedim cebimdeki telefonu ona uzatarak. İçimden numaranın ezberinde olmaması için dua ediyordum. Aynur hanım her şeyi mahvedebilirdi."Hayır, ezberimde değil."gülümseyip telefonu cebime koyduğumda oflayarak elleriyle oynamaya başladı."Ben şimdi ne yapacağım?"

"Bizde kal."Ahsen sanki bana dünyanın en imkansız şeyini söylemişim gibi baktı ve hızla başını iki yana salladı."Sizin evinizde kalmam."

"Neden?"

"Siz dördünüzün bana yaptığı onca şeyden sonra bir daha sizin evinizin önünden bile geçmem."

"Ben onlar gibi değilim."dedim ve beklentiyle yüzüne baktım. İlk yazışmamızda söylediğim şeydi bu. Bir ihtimal belki aklına gelirdi, hatırlardı beni, bizi. Bir süre öylece yüzüme baktı ve ardından başını bir kez daha iki yana salladı."Hiçbirinize güvenmiyorum."

ah sen Where stories live. Discover now