5.Bölüm

97.8K 4.4K 1.2K
                                    

Olayı hala sindiremiyordum. Onlar beni nasıl sıkıştırdı, o beni nasıl kurtardı anlayamamıştım. Her şey bir anda olmuştu. Ve şuan sokakta yalnızdım. Yanımda olması gereken kimse yoktu. Aslında benim şuan annem ve Doğa'dan başka kimsem yoktu. Telefonumdan gelen mesaj sesiyle kendime geldim .Yine ondandı.

"Beni unuttun mu ufaklık ?"
Bu benim düşüncelerimi de mi okuyordu? Hayır, ben sesli konuşuyordum. Mesajı umursamadım ve bir mağazaya girdim. Alışveriş rahatlatır diyorlardı. Birkaç kez denemiştimde hatta işe de yaramıştı ama şuan pek işe yarayacağa benzemiyordu. Çünkü mağazaya girdiğimden beri her şey o anı hatırlatıyordu bana. Elime siyah renkli dekolteli bir elbise aldım. Siyahı severdim. Çünkü içinde her şeyi barındırıyordu. Tıpkı benim gibi. Hem ölmek istiyordum, hem de iyi bir arkadaş. Siyahta hem ağlıyor, hem gülüyordu. Bir kabin boşaldığında kabine girip, elbiseyi giydim. Aslında güzel olmuştum ama elbisenin bazı yerleri olmasa daha iyiydi. Kendi kıyafetlerimi giyip kalbinden çıktım. Bu kıyafetleri artık görmek istemiyordum. Çünkü her gördüğümde aklıma o an geliyordu. Daha günlük bir şeyler bakarken bir kız gördüm. Sevgilisiyle bir şeyler bakıyordu. Çok mutlu görünüyorlardı. Benim niye böyle bir sevgilim yoktu? Tamam sevgili meraklısı değildim ama en azından öyle biri olsa bana her şeyi unutturabilirdi. Belki de vardı ama ben farkında değildim. Olabilirdi. Ama sanmıyordum.

Siyah elbise, dar paça siyah pantolon, üzerinde deniz atı olan bir tişört, deri ceket ve botlarla beraber kasaya doğru ilerledim. Ödeme yaptıktan sonra tekrar kabinlere doğru ilerledim. Üzerimdekilerden kurtulmam gerekiyordu. Sonunda mağazadan çıkabildiğimde eski kıyafetlerimi çöpe attım. Daha sonra sahile doğru yürüdüm. Böyle zamanlarda sahil kadar rahatlatıcı bir yer yoktu sanırım. Kumlara oturduğumda, yanıma elinde deniz atı tutan küçük sevimli bir çocuk geldi. Deniz atını tişörtüme yaklaştırdı.

"O deniz atı gerçek mi ? Tişörtündeki." diye sordu.

"Hayır. Ama seninki gerçek, değil mi ?"deyince yüzü aydınlandı. Gülümseyince gamzeleri ortaya çıktı.

"Evet. Gerçek."

Ben susunca o da sustu. Sonra eliyle saçlarımı savurup, gülerek kaçtı. Cidden bu çocuk bana her şeyi unutturmuştu. Ayağa kalkarken koşa koşa tekrar yanıma geldi.

"Adımı söylemeyi unuttum."

"Hımm o zaman ben Gece."dedim ve elini ona uzatarak gülümsedim.

"Bende Kutay."deyince sanki bu adı daha önceden duymuş gibi oldum.

"Adın güzelmiş Kutay."

"Sağol şirin şey."

"Sen mi şirinsin ben mi ?"

"Delikanlı erkek şirin olmaz." diyerek olmayan kaslarını gösterdi.

"Tamam, tamam."diyerek gülümsedim.

"Telefonun var mı ?" Açıkçası bu soruyu duyduğumda biraz afallamıştım.

"Var. Neden sordun ?"

"Numaranı versene Whatsapp'tan mesajlaşırız." derken cebinden annesinin olduğunu tahmin ettiğim telefonu çıkardı. Birbirimize numaralarımızı verdikten sonra eve döndüm.

Yatağıma girip, 'Rizzoli&Isles' izleyeceğim sırada mesaj sesini duyunca telefonuma uzandım. Yine ondandı.

"Bugünki şeyleri kafana takma. Bir daha olmayacak. İnan bana. Olur mu küçükhanım?"

"Küçükhanım. Derken ?"

"Sultanım falan mı diyeyim onu mu bekliyorsun ?"

Blackened|SimsiyahWhere stories live. Discover now