16.Bölüm

94.2K 3.7K 1.2K
                                    

Merhaba.Bu bölümü ben yani Ezgi kardeşiniz yazdı :-) Tablette olduğum için mesaj vb.yerleri siyah yazıp dikkat çektiremiyorum.Ama bilgiayara geçince düzelteceğim.Umarım beğenirsiniz.İyi okumalar.

Multimedia-Gece'nin kombini

Hayatta bazen bazı şeylerle yüzleşmemiz gerekir.Kötü sonuçlar doğuracağını bilsek bile..Bende yüzleşmeye hazırdım aslında.Ya da hazır olduğumu sanıyordum.Buraya yüzleşmek için geldiğimizi düşünüyordum.Belki de gerçekten öyle olacaktı.Haktan'ın olduğu masaya isteksiz isteksiz yürürken bunları düşünüyordum.Sandalyeyi çekip oturduğumda hemen sipariş verdiler.Bu durumda hiçbir şey içmek istemiyordum fakat sıcak bir kahve beni her zaman rahatlatırdı.Benim kahvem,onlarında meyve suları geldiğinde Haktan sevimsiz sırıtışını yüzüne yerleştirdi.

"Buraya sizi neden çağırdığımı tahmin ediyorsunuzdur belki.Ama ikinizin ki de yanlış tahmin.Buraya sizi-"Sözünü kesmiştim.

"Hoş vakit geçirmek için falan çağırdın herhalde ama benim hiç keyfim yok.Doğa siz güzel bir sevgili günü yapın kendinize bende evde dinleneyim biraz."dedim ve tam kalkacakken Haktan gülmeye başladı.

"Gerçeklerden kaçıyorsun değil mi Gece ? Hadi söylesene Doğa'ya eskiden-"Haktan'ın sözünü bu sefer Doğa kesmişti.

"Gece bana ne söyleyeceksin ? Siz eskiden ?"dedi gözyaşlarının arasından.

"Bak Doğa sana her şeyi anlatacağım ama bu adamın yanında olmaz.Anladın mı ?"

"Hayır burada anlatacaksın Gece.Dinliyorum.Hadi."Sinirlerim iyice gerilmişti.Ve şuan ikisiyle de uğraşamazdım.Arkadaşımı kaybetme ihtimalimin yüzdesi kaybetmeme ihtimalimden daha büyük olsa bile.

"Madem hala bana güvenmiyorsun.O zaman otur bu adam anlatsın sana.Tabii ne ne kadar doğru anlatır onu bilemem."dedim ve kafeden çıktım.Önüme gelen ilk taksiye atladım ve "Sahile,"dedim.

Sahil insanı her zaman rahatlatırdı.Daha doğrusu beni.Denizin sonsuzluğuna bakıp,kendi içinizdeki duyguların sonsuzluğuna benzetiyordunuz.Sonra üzerinde oturduğunuz kumlara bakıp,elinizle oynuyordunuz.Ve kendinizi kum tanesine benzetiyordunuz.Küçük bir sonsuzluktaki duraklama yeri gibi.Kendi sonsuzluğunuzda ilerlerken arada durup kendinize bakıyordunuz.Ve bu sizin duraklama yeriniz oluyordu.Benim duraklama zamanım şuandı.Şu anda her şeyi bir yana bırakmış,kendime bakıyordum.Denizde sanki kendimi görüyordum.Bir balık su yüzüne zıplayıp suya geri daldığında bunu hayatınıza bir süreliğine konuk olmuş şansa benzetiyordunuz.Benim şansımda Kutay'dı.Benim balığım.Gece'nin balığı.Ama geceleyin denizde balık göremezdiniz.Bende o gece Kutay'ı,şansımı tam olarak görememiştim.Onu gündüzde görmüştüm fakat geceyle gündüz bir olmazdı.Onu görmeye ihtiyacım vardı.Telefonuma gelen bildirim sesi,düşüncelerimi dondurdu.Baktığımda,whatsapptan gelen bir bildirim olduğunu gördüm.Mesajı açtım ve gülümsedim.Kutay'dandı.Ama küçük Kutay'dan.Bir süre önce yine bu sahilde tanıştığım,üzerimdeki tişörtteki denizatnın gerçek olup olmadığıni soran küçük,tatlı Kutay.

"Merhaba Gece.Nabersin ? Ben Kutay." diye mesaj atmıştı.

"İyiyim sen nabersin ? Hatırladım.Küçük,tatlı Kutay."

"Küçük değil,delikanlı Kutay'ım ben.Ben sana minnak Gece desem hoşuna gider mi ?" Bu mesaj üzerine kahkaha atmıştım.

"Tamam Kutay Bey.Sizin hangi güzel kızların canını nasıl yaktığınızı biliyoruz."

"Nasıl yakmışım ki ?" Bu soruyu sorma şekli bile çocuk olduğunu belli ediyordu.

"Yakışıklılığınızla tabii ki."

Blackened|SimsiyahWhere stories live. Discover now