8.Bölüm

68.9K 4K 817
                                    

BİLİYORUM ARKADAŞLAR, HEMEN HİKAYENİN YENİ BÖLÜMÜNÜ OKUMAK İSTİYORSUNUZ AMA LÜTFEN BU NOTU OKUMADAN GEÇMEYİN.

BUGÜN HİKAYEMİZ 1K OLDU! VE SİZLERE TEŞEKKÜR AMACIYLA BU ÖZEL BÖLÜM OLACAK. YANİ KAPŞONLU HAKKINDA BİR BİLGİ EDİNİCEKSİNİZ. SİZİ SEVİYORUZ... İYİ OKUMALAR...

***

Sonunda müzik durmuştu. Batuhanın elini bırakıp gülümsedim. 'İyi danstı bayım'. Batuhan sırıtıp sandalyeme kadar bana eşlik etti. Sandalyeme oturduğumda bir an beynimin, içeride dans ettiğini düşündüm. Çünkü başım aşırı derecede ağrıyordu. Derin bir nefes alıp etrafa bakınmaya başladım. Batuhan 'Bir dakika' deyip gitmişti. Saatin kaç olduğuna bakmak için telefonuma baktığımda içime öküz oturmuş gibi oldu. 'GİZEMLİ ÇOCUK' bana mesaj atmamıştı. Nedenini bilmediğim bir duygu kaplamıştı içimi. Daha adını bile bilmediğim çocuk için üzülecek miydim? Hiç sanmıyorum.

Ben kilit ekranına bakarken, Batuhan'ın sesiyle irkildim. Elindeki içkilere bakınca sırıttı. 'İçkiler benden' . Sahte bir gülüş atıp bardağı elime aldım. İçkiyi tek içişte bitirince Batuhan şaşkına dönmüştü. Tabii ben de. Başım iyice dönmeye başlayınca ayağa kalktım. 'Eve gitmem lazım, bugün için teşekür ederim' . Batuhan bana bakıp göz kırptı ve beni kapıya kadar götürdü. Bu çocuğu sevmiştim.

Doğa'nın nerede olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Çünkü şuan düşündüğüm tek şey aptal başımdı. Sessiz ve karanlık sokakta her adımım duyuluyordu. Ortalıkta taksi görünmüyordu. Maalesef yürüyecektim.

Topuklu ayakkabımın sesinden başka bir ayakkabı sesi duyunca irkildim. Nefes alışverişim hızlandı. Koluma dokunan bir el hissedince istemsizce çığlık attım. Fakat gelen ses ile yumuşadım. Çok şey gibiydi... mmm... mükemmel.

'Sessiz ol.' Bu oydu. 'KAPŞONLU GİZEMLİ ÇOCUK'. Ona yavru kedi gibi bakıyordum. O ise umursamıyordu. Hala yüzünü görememiştim. Birazda görmek istemiyordum açıkçası. Hayalimde yüzü Vini Uehara gibiydi. Ama eğer karşıma BUCALIYIZ ALLAH'IN ADAMIYIZ tipli biri çıkarsa ağlardım.

Ben düşüncelere dalmışken konuşmaya başladı.

'Batuhan yavşağın teki.' . Fazlasıyla kendinden emin konuşuyordu.

'Alakası yok.' Bunu neden söylediğimi bilmiyordu. Fakat söylemiştim. Elini cebine sokup telefonunu çıkardı ve bir şeyler yapmaya başladı. Sonunda buz gibi elleri ile telefonu bana uzattı. Batuhan'ın yatak odasında bir kızla fotoğrafı vardı. Telefonu geri alıp başka bir fotoğraf açtı. Yine Batuhan yatak odasındaydı. Ama başka kızla. Ve bunun gibi bir sürü fotoğraf gösterdikten sonra daha fazla dayanamayıp bağırdım.

Sen kimsin hiçbir fikrim yok ve tek yaptığın benim hayatıma karışmak.' Bağırışımı duymamış gibi yürümeye devam ediyordu. Bu beni fazlasıyla rahatsız etmişti. Artık dayanamayıp önüne geçince ne olduğunu anlamamıştım. Duvara yapışmıştım. Ve o da hemen vücudumun önündeydi. Nefesini sağ omzumun üstünde hissediyordum. Bana bir şeyler fısıldıyordu.

'Ben senin hayatına karışmıyorum, ufaklık. Hayatın gerçeklerini gösteriyorum.' Bunu söyledikten sonra kafasını omzumdan çekip yürümeye devam etmişti. Ben hala duvara yaslanmış haldeydim. Korkuyordum. Bir yandan nefes alışverişimi kontrol etmeye çalışıyor, bir yandan da GİZEMLİ'ye bakıyordum. Arkasına bakmış gelmemi bekliyordu. Gelmeyeceğimi anlayınca duvara yaslanıp cebinden çıkardığı sigarasını yaktı. O sigarasını içerken ben çoktan kendime gelmiştim. Ve yeniden lanet olası özgüven ile dolmuştum. Yine bağırdım.

'Kimsin sen?!' . KAPŞONLU cevap verince bir an duraksadım.

'Kutay.' Adı Kutay mıydı?.

'Kutay Dinç.' Ben şaşkınlıkla ona bakarken yeniledi.

'Evet, adım Kutay Dinç.' Aynı şaşkınlık ile yanına gittim. Ona ilk defa yakındım. Ve ondan korkmuyordum. 'Beni nerden izliyorsun?' dediğimde kafası ile arkamı gösterdi. 'Şimdi gitmen lazım.' Arkamda duran taksiye bakınca tek kaşımı kaldırıp teşekkür edecekken Kutay'ın ortalarda görünmediğini fark ettim. Gitmişti. Bana bir taksi ayarlayıp gitmişti.

Taksi şaforune adresi söyledikten sonra, derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Başımın ağrısını çoktan unutmuştum. Aklımda olan tek şey onun boynumdaki nefesiydi. Bunu düşününce ürpermiştim. Düşüncelerimden uzaklaşmak için Doğa'yı aramaya karar verdim. Bir kaç saniye içinde telefonu açtı.

'Kızım neredesin sen!' Sesi karşısında korkmuştum.

'Yolda.'

'Herkes seni arıyor!' Telefonumun daha yeni çekmeye başladığını farkedince suratımı ekşittim.

'Telefonum çekmiyormuş, üzgünüm.'

'Tamam, bekliyoruz.'

Telefonu kapattıktan sonra eve vardığımı fark edince cüzdanımı çıkardım. Fakat şoför durdurmuştu. 'Kutay Bey ödedi.' Tek kaşımı kaldırıp arabadan indim.

Kapıdan içeri girince annemin korkulu bakışları üstüme atlayıp beni yemeye başlayınca anneme sarılıp özür diledim. Biraz rahatlamış gibi bir hali vardı fakat herkes bana bakıp açıklama bekliyordu. Salonumuzda annem ve Doğa ayakta, diğer komşular koltuğumuzda bekliyordu. Annemin polisi aramamış olmasını umuyordum. Daha fazla sinirli gözlere dayanamayıp odama çıktım. Doğa da arkamdan geliyordu.

'Doğruyu söyle neredeydin?' Doğa'nın sorgulayıcı gözlerine dayanamyıp konuşmaya başladım.

'Kutay'ın yanında.'

'Kutay da kim? Partide tanıştığın bir kişi mi?

'Hayır, eski bir arkadaşım. İstanbul'dan.' Kafasını anladım şeklinde sallayınca gülümsedim.

'Söyle bakalım, yakışıklı mı?' İkimizde kıkırdadıktan sonra cevap verdim.

'Bilmiyorum.'

'Nasıl bilmiyorsun?' Bir an ne diyeceğimi bilemeyip bir şeyler uydurdum.

'Yani yakın arkadaşımdı hiç o anlamda düşünmedim' diyince gülümsedi. Aşağıdan gelen Ahu teyzenin sesi ile ikimizde gözlerimizi devirdik.

'Hadi Doğa gidiyoruz.!' Doğa hızlı adımlarla aşağı indi. Bütün hoşgörü kurallarını bir kenara atıp herzaman yaptığımın aksine, aşağı inip 'Yine bekleriz' dememiştim. Hemen üstümü değiştirip kendimi yatağa attıktan sonra kafamda günün özetini yapmaya koyuldum. O sırada telefonuma mesaj geldi.

'İyi geceler ufaklık.' Gülümseyip telefonu başucuma koyduktan sonra gözlerimi kapattım. Sanırım İzmir, düşündüğüm kadar sıkıcı olmayacaktı...

-zeynep

Blackened|Simsiyahजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें