9.Bölüm

67.7K 3.7K 950
                                    

Uzun bir süre boyunca yeni bölüm gelmedi. Üzgünüz. Fakat şimdi yeni bölümle karşınızdayız. Zaman sorununu en kısa zamanda çözeceğiz. Ve artık böyle olmayacak. Söz veriyoruz ve sizi seviyoruz. İyi okumalar. 

Alarmın sarsıcı sesiyle uyanmıştım. Ne çabuk sabah olmuştu böyle, sanki uyuyalı bir saat olmamış gibiydi. Yataktan kalktıktan sonra pofuduk terliklerimi giyip aynanın karşısına geçtim. Akşamdan kalma makyajım akmıştı. Kötü görünüyordum. Daha okula bir saat vardı. Uyusam mı yoksa banyoya mı girsem ikilemi arasında gidip gelirken uykumun kaçtığını farkettim. Banyoya girmem daha iyi bir fikirdi.

Su, tüm vücudumu ısıtmıştı. Yıkanmayı seviyordum, beni rahatlatıyordu. Göz kalemim suratımdan akıp giderken aklıma birden Kutay gelmişti. Sigarasını içişi gelmişti aklıma. Nasıl da çekiciydi. Onu daha tanımıyordum bile, hatta bir bakıma onu görmemiştim bile. Fakat bilmiyorum işte, onu düşünüyordum.. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp duştan çıktım.

Duştan çıktıktan sonra dolabımdan bir bluz ve bir kot çıkarıp yatağa fırlattım. Birkaç saniye içinde giyinip aynaya baktım, daha iyi görünüyordum. Bir yandan saçlarımı tararken bir yandan merdivenlerden aşağı iniyordu. Annnem daha uyanmamış gibi görünüyordu. Tarağı koltuğa fırlatıp buzdolabını karıştırmaya başladım. Basit  bir kahvaltı hazırlayıp yemeye koyuldum.

Ağzımı yıkarken bir yandan saate bakıyordum. On dakikam kalmıştı. Ayakkabılarımı ve montumu giydikten sonra dışarı çıktım. Bulutlar kararmıştı. Herhalde yağmur yağacaktı. fakat bunu umursamıyordum.

Hızlı adımlarla okula doğru giderken beni yavaş yavaş ıslatan yağmur damlalarını farkedince gözlerimi devirdim. Şansız biriydim. Adımlarımı hızlandırıken yağmur da hızını arttırıyordu. Birkaç dakika içinde sırılsıklam olmuştum. Derin bir nefes alarak yoluma zar zor devam etmeye çalıştım. Sanırım ayaklarım dışında her yerim ıslanmıştı resmen. Ben böyle düşünürken yanımdan hıphızlı bir araba geçti. ve ıslak olmam daha da artmıştı. 

'Yavaş olsana, öküz!' diye bağırdım. Sonra birden araba durdu. Ve geri geri gelmeye başladı. İçimi korku da kaplamaya başlamıştı. Her ne olsa da sokak boş gibiydi. Ve bağırsam dahi duyacaklarını sanmıyordum. 

Araba tam yanımda durdu. Ve camı açıldı.

'Bir sorun mu-. Gece?'

Ses tanıdıktı. Ama yüünü göremiyordum. Yüzünü görmek için pencere tarafına eğildim. O.. O Batuhan'dı.

Hemen arabadan indi. Elinde şemsiye de vardı. Hemen açıp yanıma geldi. Başımın üstüne tuttu.

'Sağ ol ya. Acayip yardımcı oldun.'

'Ben.. Ben çok özür dilerim. Sen. Sen olduğunu bilseydim-'

'Yine de ıslatırdın Batuhan.' deyip güldüm. O da utanmış bir tavır takınarak başını eğdi.

'Bu halde okula gidemezsin.'

Üstüme baktım. Haklıydı. Çok çok ve çok ıslanmıştım. Şemsiye almamam da bir ayrı salaklıktı. Yürüyerek gitme tercihi de ayrı bir mallıktı zaten. 

'Hapşu!' 

'Çok yaşa. Sanırım hasta da oluyorsun, Gece. Cidden okula gidemezsin.' 

'Hep beraber. Sanırım gitmesem iyi olur.' 

'Tamam hadi.' 

'Bir dakika. Sen gideceksin dimi okula?' 

'Yoo.' 

'Batuhan neden?' 

'Bakmam gereken bir hasta var.'

'Ha iyi. Bende benim için gitmeyeceksin zannetmiştim.' 

Bir süre kaşlarını kaldırarak öylece bana baktı.

'Ne?' 

'Gece, yağmur başına çok yağmış sanırım.' 

'Niye ki?' 

'Senin için gitmeyeceğim.' 

'Hayır. Git Batuhan ne olur.' 

'Hayır.' 

'Ama-'

'Aması filan yok Gece. Hastasın. Annen de evde değildir bence. Çalışıyor diye biliyorum. Onun için sana ben bakacağım.' 

'Ya-' 

'Devamsızlığı da dert etme. Rapor alırız.' 

Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken sözlerine devam etti.

'Ve hayır Gece. Okula gitmeyeceğim. İtiraz etme. Şimdi düş önüme.' deyip beni susturdu. Bende oflaya oflaya arabaya doğru yürüdüm.

Nihayet eve girmiştik. 

'Şimdi sen duş almaya git.'

'Tamam.' deyip hemen yukarı çıktım. Üstümdeki ıslak giysileri çıkartıp, hemen ılık suda duş yaptım. Bu cidden rahatlatıcıydı. Yaklaşık yirmi dakika sonra duştan çıkıp üstüme tayt ve rahat bir gömlek geçirdim. Tabiki montta giydim. Ev dışarıya nazaran sıcaktı. Saçlarımı da kurutup at kuyruğu yaptım. Sonra aşağı indim. Batuhan salonda yoktu. 

'Batuhan?' 

'Evet?' 

Sese doğru yürüdüğümde onun mutfakta olduğunu gördüm. Mutfak düzenliydi fakat tezgah savaş alanına dönmüştü. 

'Iı. Şey.. Ben sen seversin, üşümen gider diye kahve yapıyım demiştim de. Sanırım biraz ani elime aldım. Düştü ve.. İşte böyle oldu.' eliyle ensesini kaşıyarak demişti bunu. Elime aldığım bir şişeyle ona baktım. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırarak başıma sağa sola salladım. Çok komik görünüyordu. 

'Bir kahveyi bile yapamadın ha?' 

'Ya.. Denedim ama tamam mı?' 

'Senin düşünmen yeter.' 

Tebessüm etti.

'Temizleyelim mi?' 

'Tabii.' deyip elimdeki şişeyi masaya koyup sarı bezi yanıma aldım. Sarı bez her şeydir. Dökülen her şeyi temizledikten sonra bana döndü.

'İzin verirseniz hanımefendi, size kahve yapmak isterim.' 

'Dökmemeye söz verirseniz, izin veririm bayım.' 

'Bir daha o hatayı yapmam, hanımefendi.' 

'Buyrun, mutfak sizindir.' 

Gülüştükten sonra; 

'Film filan izleyelim mi?' 

'Bende film yokki.' diyerek somurttum.

'Bilgisayardan izleriz.' 

'Tamamdır.' 

Ben tam gidecekken Batuhan beni tekrar çağırdı. 

'Gece şuna bakar mısın?' 

'Neye?' demeye kalmadan birden ayağım kaydı. Ve Batuhan beni ani bir refleksle tuttu. Tek bir sorun vardı. O da yüzlerimizin çok çok ama çok yakın olmasıydı. Heyecanlanmamdan dolayı dudağımı yaladım. Refleks olarak gelişmişti bende. Birden gözleri dudağıma kaydı. Sonra gözlerini kapatıp başını hafifçe salladı. Gözlerini açıp beni kaldırdı. 

'B-ben t-teşekkür ederim.' dedim. Birden hışımla beni duvar ile kendi arasına aldı. Yine o lanet refleksi yapınca gözleri yine dudaklarıma kaydı. Gözlerim yavaşça dudaklarına kaymaya başlamıştı. Batuhan yavaş yavaş bana yaklaşmaya başladı. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı zaten. 

Birden telefonum çaldı. Bu mesaj sesiydi. 

'Ne olur, bakma şu telefona.' 

Dediğini yapıp bakmadım. Nedense çok aciz görünüyordu şu an. Gözlerimiz hala birbirimizin dudaklarındaydı. Batuhan daha da yaklaşmaya başlayınca telefonum yine çalmaya başladı. Hiçbir tepki vermedim. Batuhan da tepki vermedi. Ve tam dudaklarımız buluşuyordu ki..

Ne zaman ayarladığımı bilmediğim ama çok gürültülü olan bir şarkı kulaklarımı doldurmaya başladı. Ve ardından da çalınan kapı sesi..

'...' 

-Ece

Blackened|SimsiyahWhere stories live. Discover now