üç

4K 192 120
                                    

sürpriz sonlu
iyi okumalarr<3

Ofisine ilerlediğimiz yol boyunca asla sesimi çıkarmıyorum. Korktuğumdan mı yoksa diyecek bir şeyim olmadığından mı emin değilim ama ağzımı bıçak açmıyor gibi.

Ben suçluyum, bu bir yana; o da ofise kadar, hatta bana oturmam için sandalyeyi işaret ederken bile konuşmuyor.

Ahşap koyu renk masasının başına geçiyor ve dosyayı gürültüyle masaya bırakıyor. Açıp inceleyecek sanıyorum ama ince uzun parmaklarıyla kenara itip dirseklerini dosyanın önceden olduğu yere koyuyor. Bakışları bana dönük, elleri birbirine kenetli. Söyleyeceği şeyden hoşnut değil. Ya da kararsız.

Korkuyorum. Onu dinlediğimi biliyor. Belki de aklımdan geçenleri bile okuyordur.

Tam konuşacak diye heyecanlanırken o elini arka cebine atıp telefonunu masaya koyuyor. Bu bana bir tür gönderme mi emin olamıyorum.

"Bu nedir Rusyalı?" diye soruyor. Sorusuna anlam veremiyorum ama kekeleyerek cevabı söylüyorum.

"Telefon, efendim."

"Kime ait peki?" yavaş yavaş sıçtığımı hissederken gözlerimi sıkıca kapatıyorum.

"Sizin telefonunuz, efendim." bir önceki cümlemi düzeltiyorum.

"Seninki nerede?" şaşkın bir hâlde, eğdiğim başımı kaldırıyor ve yüzüne bakıyorum. Mavi gözleri ılık.

"Anlayamadım."

"Senin telefonun Rusyalı, seninkini çıkar." söylediklerine en ufak anlam verememekle beraber korkumdan hemen telefonumu çıkarıyorum ve masaya koyuyorum. Biraz durup kilit ekranımdaki fotoğrafa bakıyor.

Dave ve ben. Mart başlarında ilkbahar festivalinde çekildiğimiz bir fotoğraf. Dave'in dudakları benimkiler üzerinde. İkimiz öyle uyumlu bir çift gibi görünüyoruz ki. Ne yazık ki her şey ya da herkes göründüğü gibi olamıyor.

Dikkatimi yeniden topladığımda Bay Evans kendi telefonundan bir şeyler açıyor.

"Bazen, senin yaşında birçok çocuk ne yaptığını bilmez Rusyalı." diyor telefonuyla ilgilenirken. Söyleyeceği şeyden aşırı korkuyorum. Ellerim titremeye, ensem terlemeye başlıyor. "Kaç yaşındasın?" diye soruyor. Gerginliğim gitgide artarken kekelemeye de devam ediyorum. Beni bu hâle sokabilen tek kişi Chris Evans olmalı.

"On sekiz, Bay Evans."

Bu cümleyi ona karşı daha önce de kurduğumu hatırlıyorum. Sınavdan bir hafta kadar sonraydı. Yüksek notlar alarak geçebildiğim tek ders matematikti ama o hafta Dave, ders çalışmamı engelleyecek her türlü davranışta bulunmuştu. Hiç yapmadığı bir şey olan akşam yemeğini bile teklif etmişti. Ama sınavdan önceki son gece olduğundan onu reddetmek zorunda kalmıştım.

Sınavdan 18 aldım. Düz, on sekiz. Bay Evans beni ve benim gibi düşük almış birkaç öğrenciyi yine ofisine çağırdı. Bu cümleyi ona, o gün söylemiştim.

"Ben kaç yaşındayım biliyor musun?" başımı iki yana sallıyorum. Yaşı hakkında yalnızca yirmilerinin sonunda gösterdiğini düşündüğümü biliyorum.

Profesör gülümsüyor. Telefonunda açtığı şeye bir süre bakıp ekranı bana çeviriyor.

Küçük, dikdörtgen cam parçasında gördüğüm resim beni parçalarıma ayırıyor. Gözlerim fal taşı gibi açılıyor, bayılacak gibi oluyorum. Ne kadar inanmayı reddetsem de ekrandaki, cumartesi gecesi Dave'e attığım yarı çıplak fotoğrafımın ta kendisi.

Russian || Chris Evans (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin