yirmi üç

1.6K 101 36
                                    

Bugün Evans'ın tutuklu yargılanma sürecinin üçüncü haftasını yarılıyoruz. Her gün bir yolunu aramaktan, Scott'la birlikte eyaletin en iyi avukatlarıyla görüşmekten yoruldum. Günlerdir uykusuz ve tam anlamıyla ruhsuz geziyorum. İki gün önce karın boşluğumda anlamsız bir ağrı başladı ama bunun sebebini araştırabilecek vaktim ya da gücüm yok. Gözlerim kan çanağı, yüzüm bembeyaz kesilmiş.

Annem sürekli bana neler olduğunu soruyor. Dün gece eve çocukken gittiğim terapistimi çağırıp benimle konuşması için odama gönderdi. Benim o an yaptığım şey ise twitterdan Evans'ın davasını devralan yeni bölge savcısını araştırmaktı. Adam kapıyı tıklatarak efendilik yaptığını düşünse de önemli bir ayrıntıyı kaçırmıştı. Bilgisayarı ışık hızında toparladım. Pek açık verdiğimi ya da onun üstün zekasına rağmen sorunumu anladığını da sanmıyorum.

Şimdi ben karnımı ovalarken kulağımdaki telefonda Scott var. Birlikte Chris ve mafyasından şikayetçi olan kızların numaralarıyla ne yapacağımızı konuşuyoruz.

"Bize fayda sağlayacaklarını sanmıyorum." Scott her daim benden daha umutsuz.

"Neden olmasın? İçlerinden biri benim bir arkadaşım. Chris hakkında ne düşündüğünü öğrenebilirim."

"Onunla okulda konuşabilirsin."

"Bu mantıklı olmaz Scott." sıkıntılı nefesimi üflüyorum. "Bizim okulda haberlerin nasıl yayıldığını bilirsin." ne kast ettiğimi anladığını biliyorum. Hatta göz devirdiğini bile hissedebiliyorum. Bu kısa zaman içerisinde onu neredeyse tüm benliğiyle tanıdığımı düşünüyorum. Pek de özel biri değil. Sıradan, yakışıklı tam bir Evans.

"Mantıklı." hattın ucundan tabak ve bardak sesleri geliyor. "Onu evine davet et."

Biraz düşünüyorum. Ama bu da yanlış olur. Çünkü Afsoon ve ben eve davet edebileceğim kadar yakın değiliz. Birbirimizi severiz, yani en azından ben onu şirin buluyorum, ama aşırı samimiyet kurduğum bir insan değil.

Aklıma bir fikir geliyor. Bu sadece... Pek sağlıklı sayılmaz.

•••

"Ne istiyorsun?" her defasında nasıl ona işim düştüğünü anlayabildiğini bilmiyorum. Asla belli etmediğime eminim ama Nancy nasıl oluyorsa bunu hep anlıyor.

"Nereden anladın?"

"Sadece söyle Sasha." gözlerinin içine yalvarırcasına bakıyorum.

"Yarın gece evinde parti vermene ihtiyacım var." cümlem bittiği an da gözlerimi ve kulaklarımı sıkıca kapatıyorum çünkü biraz sonra çığlık atacak.

"Ne?!" Tam tahmin ettiğim gibi tiz bir ciyaklama kulak zarımı tırmalıyor. "Sen aklını mı kaçırdın? Bunu nasıl söylersin?"

Evet, bu kadar abartılmasının saçma olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat Nance haklı.

Evinde son parti verdiğinde sarhoş olup onu yalnız bırakmıştım ve o da iki oğlanla işi pişirmişti. Hem de aynı anda. Hatta ağabeyinin yatağında! Eh tabii, sonu iyi bitmedi. Ağabeyi öğle saatlerinde bembeyaz ve tertemiz bıraktığı yatağını leş gibi bulunca, işler kızıştı. Üstüne bir de yorganın altında hem oğlanlar -birinin adı Antonio, diğerini hatırlamıyorum- hem de Nancy çırılçıplak olunca Nancy bu sırrı saklaması için Samuel'e her ay 150 dolar ödemek zorunda kaldı.  Neyse ki geçtiğimiz ayda son taksidini bitirmişti.

"Sorun çıkmayacak Nancy. Söz veriyorum."

"Bunun neresine inanmam gerekiyor acaba?" kollarını önünde kavuşturuyor. "Ödemelerim yeni bitti. Annemler gelene dek sessizce oturacağım Sasha."

"Bu kadar ihtiyacım olmasa senden böyle zor bir şeyi istemem biliyorsun."

"Bana hiçbir bok anlatmadığın için sana artık güvenmiyorum."

Aslında, ne dese haklı. Onu sürekli ekiyorum, okulda bile hep kütüphanede bilgisayarımla uğraşıyorum. Eğitimimi aksatmayı geçtim, artık en iyi arkadaşım bile yaşımı ikiye katlayan Scott olmak üzere. Yetişkin olacağım günü beklerken, bunları asla hayal etmemiştim.

"Sana anlatacağım. Ben sadece..." ona söyleyemiyorum çünkü, benimle arkadaşlığını tamamen kesmesinden korkuyorum. Bu olaylara rağmen Chris'i düşünerek yatıp kalktığımı normal karşılamayacağını biliyorum. Ona ihtiyacım var. Herkesin bir hemcinsine ihtiyacı vardır.

"Ne? Sen sadece ne Sash?! Bıktım artık gerçekten!" gözlerim yere dikiliyken arkasını dönüp gidiyor. Ama anlık gelen gücümle esmer kolunu kavrayıp onu durduruyorum. Söyleyeceğim:

"Onu kurtarmaya çalışıyorum Nancy! Onu o boktan hapishaneden çıkarmam gerek. Anlıyor musun?" büyük gözleri benim mavilerime takılı kalıyor. Şaşkınlıkla bakmaya devam ederken dudaklarının aralandığını görebiliyorum. Bunu neden yaptığımı, neden hâlâ onun gibi biri için çabaladığımı sorgulayıp duruyor. Fazlasıyla şaşkın.

Çok geçmeden dilinden dökülüyor düşünceleri: "İğrenç." tek kelimesi beni mahvediyor. Çünkü bu kelimeyi kullandığı şeyler nadirdir. Yaptığım şeyden iğrenmesi onun gözündeki konumumu ne hâle getiriyor bilmiyorum. "Sana inanamıyorum."

"Sandığın gibi değil Nance."

"Emin ol bir şey sanmak istemiyorum Sasha. Ciddiyim, bu bokla neden uğraştığını anlamak istediğimi de sanmıyorum."

"Anlamıyorsun." kolunu kurtarmaya çalışıyor ama bırakmıyorum. Etrafta birkaç öğrencinin bize baktığını görebiliyorum. "Bu olanlar onun suçu değildi."

"Bana o sıçtığım Profesör'ünün masum olduğunu mu söyleyeceksin?" alayla gülümsüyor. "Adamın helikopterle çekilmiş görüntüsü var. Olay yerinde tutuklanırken." Ellerini görünmez bir kelepçe varmış gibi birleştirdiğinde canım yanıyor. Görüntü benim de aklımdan çıkmıyor.

"Sana her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmama izin verir misin?" kabul etmesi zor olacak biliyorum. Ama onun yıllardır en iyi arkadaşıyım. Beni en iyi o tanır. Eğer böyle bir işin peşindeysem, mantıklı açıklamam olduğunu düşüneceğine inanıyorum.

Bu sohbette bana düşüneceğini söyleyip yanımdan ayrılıyor. Günün sonundaysa evimde, odamda ona her şeyi gerçekten kılı kırk yararak anlatıyorum. Bana inanıyor. Ama Evans'ın masum olduğu konusunda benimle aynı fikirde değil. Bu işe bulaşmaması gerekirdi diye düşünüyor. Fakat tek başına dışarı çıktığında, yeniden o seksi Profesör'ümüz olacağına inandığını söylüyor.

Şimdiki plan şu: Yarın akşam Nancy'nin evinde, izdiham yaratabilecek kadar geniş kitleli bir parti verilecek. Riskleri ortadan kaldırabilmek için Samuel'e de istediği herkesi partiye davet edebileceği söylenecek. Afsoon'un partiye gelmesi kesinleştirilecek ve bendeniz Sasha Nikolaev, Afsoon'la konuşup onu şikayetini geri çekmesi için ikna edeceğim.

Umarım işe yarar.

Saat 7'yi geçtiğinde Nancy hâlâ bizde. Scott'ın resmine bakıp ne kadar yakışıklı olduğu konusunda bir şeyler söylüyor. Biraz sonra duygu patlamalarına ara verip bana bakıyor.

"Telefonun zırlamaya başladı, al şunu." ben bilgisayardayken o cihazı uzatıyor. Arayan sabit bir numara. Eyalet adına kayıtlı ama benim rehberimde yok.

Telefonu korkarak açıp kulağıma götürüyorum.

"Efendim?" hatta ufak cızırtılar duyuluyor. Sonra da tanıdık yumuşak bir ses doluyor kulaklarıma.

"Merhaba Rusyalı."

noluyoamk diyişinizi duyar gibiyim

pek bir şey beklemeyin:d

sizi seviyorum umarım beğenmişsinizdir;**

Russian || Chris Evans (BİTTİ)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora