İYİ OKUMALAR.
Yol boyunca Aidan'ın evimi nerden bildiğini kendime sorup durdum. Ama tabiki bulamadım. Bunun cevabını bir tek o verebilirdi.
Beni bu sorulardan uzaklaştıran bacağımın yeniden ağrımaya başlamasıydı. İlacın etkisi geçmiş olmalıydı . Ayağımda ki topukluları çıkartıp yolu izlemeye başladım. 5 dakika içinde eve gelmiş olurduk.
Hava da kararmaya başlamıştı.
Taksi evin tam önünde durdu. Aidan parayı da ödemişti.
Taksiden yavaş hareketlerle inip topukluklarımı da elime aldım.
Yavaş yavaş kapıya doğru yürüdüm.
Kapıyı daha ulaşamadan Matio kapıda belirdi. Önce beni baştan aşşağı süzdü. Yanıma koşar adımlarla gelip sargılı bileğimi eline aldı.
Ardından "Bacağına ve bileğine noldu senin?" dedi.
Benden cevap alamayınca beni kucağına aldı . Bacağım biraz acımıştı ama ona belli etmedim. Başımı omzuna koyup gözlerimi kapattım.
Bu anın tadını çıkarabilirdim. Eve girip beni koltuğun üzerine bıraktı .
Yanıma oturup "En başından anlat neler olduğunu?" dedi.
Başka seçeneğim yoktu zaten.
Bara gidişimden eve gelene kadar herşeyi anlattım. Ama işin içinde Travis'in olduğunu söylemedim.
Travis zaten belalı bir tipti. Bide Matio'ya bulaşmasını göze alamazdım. Onun icabına ben bir şekilde bakacaktım.
Matio çılgına dönmüş gibi evin içinde volta atıyordu.
Bacağımı da görünce daha da çok sinirlenmişti. Bana bunu yapan adamlarla ilgili bir sürü soru sormuştu ama tüm sorularına hatırlamıyorum diye geçiştirmiştim.
Daha fazla evde bir o yana bir bu yana yürümeyi bırakıp yanıma gelerek bana sarılmıştı.
Bende daha fazla dayanamayıp göz yaşlarımı serbest bıraktım.
******
Üç saatin sonunda kendimizi yine geçmişteki güzel anılarımızı konuşurken bulmuştuk.
Konuşmamızı bölen ise Matio'nun biricik sevgilisiydi.
Telefonu telaşla kapatıp. Mutfağa doğru koşturdu.
"Ne oldu Matio?" dedim.
Merak etmiştim.
"Emma ile ilişkimizi kutlamak için bugün onları eve davet etmiştim. Seni o halde görünce aklımdan çıkmış. Birazdan burada olurlar. Ben atıştırmalık bir şeyler hazırlayacağım. " dedi ve sesi kesildi.
Ben bile sap takılırken Matio ilişkisini kutluyordu. Ayrıca ilişki kutlamak ne be? Bide bunları başımıza bela ediyordu.
Gerçi benim için sorun yok.
Oturduğum yerde keyfime bakacaktım.
"Matio bana odamdan uzun çorap getirir misin. Ayaklarım üşüdü." dedim.
Tabi boru değil çok kan kaybettim.
Matio çok geçmeden elinde pembe kulakları olan çorabımı getirdi.
Bu çoraplarımı benden çok o seviyordu.
Onlar varken bu çoraplarımı giymek istemezdim ama giydim.
Telefonumun kamerasını açıp yüzüme baktım. Ben akmış bir makyaj beklerken solgun duran bu yüzle karşılaştım. En azından bu halim daha iyiydi.
Aidan'a olan sempatim biraz daha artıyordu.
Saçımı tepeden dağınık bir topuz yapıp koltuğa yaslandım.
Keyfime bakarım diyordum ama bacağım ve bileğim gerçekten çok sızlıyordu. Derekgilin geleceğini bilmesem çocuk gibi yine ve yine ağlardım.
