ON SEKİZİNCİ SEANS

189 18 3
                                    

Buraya gelirken, bir reklam panosunun önünden geçtim ve bir konser posteri dikkatimi çekti. Reklamı inceleyip tam kahvemden bir yudum alacakken, posterin altında daha farklı bir el ilanı gördüm. Bir şey bana tanıdık gelince, ilanı aldım.



İnanmayacaksınız, doktor, üstünde suratım olan bir el ilanıydı. Benim suratım. Üstünde de Kayıp yazar yazıyordu. Buna bakakaldım. Elime bir damla gözyaşı düşene dek ağladığımı bile fark etmedim. Belki de kendi el ilanlarımı bastırmalıyım: Hâlâ Kayıp.
O gülümseyen surat eskiden olduğum adama ait, şimdi olduğum adama değil.



Onlara fotoğrafı Luhan vermiş olmalı. Birlikte geçirdiğimiz ilk Noel sabahında çekmişti. Bana çok güzel bir kart vermişti, ben de mutlu mutlu ona gülümsüyordum. Elim ılık bir kahve değil, bir buz kalıbı tutuyormuşum gibi titredi. O el ilanı şu anda ofisinin önündeki çöp bidonunda ama içimden hâlâ geri gidip onu almak geliyor. Onu ne yapacağımı Tanrı bilir.




Fotoğrafımı görmenin şoku biraz olsun dindiğinden, önerdiğiniz gibi en sonunda oturup, hayatımdaki insanların bir listesini yaptığımda neler olduğundan söz etmek istiyorum.
Evet, Doktor KyungSoo, fikirlerinizden birini cidden denedim. Kahretsin, bir şey yapmalıydım. Evime girildi diye öylece korku içinde oturup bekleyemezdim.



Kendini-ölesiye-korkut şarkım şöyle bir şey: Arabam garaj yolundaydı; dolayısıyla, hırsız Vivi'yle birlikte evden çıktığımı görmüş olmalı. Ne kadar süredir evi izliyordu? Günler, haftalar, aylarca mı? Ya eve giren kişi bir hırsız değilse?

Sonraki saati, kendime salak olduğumu söyleyerek geçirdim. Polisler haklıydı; tesadüfi bir olaydı. Aptal bir hırsız alarmı duyunca paniklemişti. Ama sonra zihnimde o fısıltılar tekrar başladı. Şu anda birisi seni izliyor. Gevşediğin anda seni yakalayacak. Kimseye güvenemezsin.
Dediğim gibi, bir şeyler yapmalıydım.




En yakınlarımdan, Luhan, Taemin, annem, Kris, Chen,  kardeşi Dae, Chanyeol dayım ve kocası Baekhyun'dan başladım. Yanlarına da neden beni incitmek isteyebileceklerine dair maddeleri yazdığım ayrı bir sütun hazırladım. Ama kendimi salak gibi hissettim, çünkü oraya yazacak bir şey bulamadım.


Sonra, bana kızgın olabilecek kişilerin bir listesini yaptım: Eski editörler, meslektaşlar, erkek arkadaşlar. Hayatımda hiç dava edilmedim. Aramda bir sorun olmuş olabilecek tek editör de kaçırıldığım sırada benimle rekabet halinde olan ve o projeyle ilgilenen şu 'gizemli' editördü.
İstemeden kalp kırmış olabilirim ama bunca süre sonra intikama yol açabilecek hiçbir şey yapmadım.



Listeye Luhan'ın birkaç eski arkadaşının ismini bile yazdım. Görüşmeye başladığımızda, ondan hâlâ hoşlanan birisi vardı, ama kız ben kaçırılmadan önce çoktan Avrupa'ya yerleşmişti. Sapığı da listeye ekledim ve isminin yanına "öldü' yazdım.

Masamın başında oturdum ve benden istediklerini yapmadığım, telefonlarına geri dönmediğim, kitaplarını yeteri kadar okumadığım, CD'lerinden birinin bende kaldığı kişilerle ilgili bir sütunun da olduğu bu saçma listeye baktım ve evimin dışında gizlice dolanan veya evime girip beni 'yakalamak' isteyebilecek birilerini hayal etmeye çalıştım. Sonra, bunun bir çılgınlık olduğunu düşünüp başımı salladım.




Tabii ki evime giren bir hırsızdı. Muhtemelen, bir sonraki uyuşturucusunu satın alabilmek için bir şeyler çalmaya çalışan uyuşturucu bağımlısı bir genç olabilirdi. Evimde bir alarm olduğunu bildiği için, bir daha geri de gelmeyecekti. O listeyi yapmak bana kendimi aptal gibi hissettirdi, ama yaptığıma yine de memnunum.
Dün gece yatağımda güzel bir uyku bile çekebildim. Luhan o muhasebe programını bilgisayarıma kurmak için Cumartesi öğleden sonra gelene dek, buna olabildiğimce hazırdım. Rahat ama pespaye de görünmemek için, Taemin'in getirdiği giysileri karıştırdım ve bej renkli bol bir pantolonla menekşe mavisi bir tişört buldum. Bir yanım üstüme bol bir eşofman geçirip yine evimi dağıtmak istiyordu ama aynaya bakınca gördüğüm şey beni rahatsız etmedi.




Obsesif//SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin