8. Bölüm ~İlk Yemek~

2.5K 96 34
                                    

Derslerim bittikten sonra Feyyaz abiyi beni alması için aradım. Eve gelince duş alıp kuaförüm olan Sıla hanımı aradım. Ve ne giyeceğimi seçmek için giyinme odama geçtim. Elbiselerin bulunduğu yerin önünde dikilmeye başladım. Ne giyeceğim ben?!

Uzun uğraşlardan sonra ne giyeceğime karar verdim.

Uzun uğraşlardan sonra ne giyeceğime karar verdim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu straplez, krem rengi elbiseyi seçtim. Elbiseyi giydim ve mutfağa indim.
- Fadiş! Babam gelmedi mi? Diye sordum Fadiş'e.
- Geldiler Lal hanım. Salondalar. Dedi Fadiş. Babamla konuşmam gerekiyor. Ne kadar istemesemde onunla konuşmalıyım. Salona gittim. Babam koltukta oturmuş, bana bakıyordu. Topuklu ayakkabıların sesinden anlamıştı geldiğimi.
- Kızım! Çok güzel olmuşsun. Nereye böyle? Dedi. Karşısındaki koltuğa oturdum.
- Rüzgar'la yemeğe çıkacağız. Rol icabı. Dedim gözlerimi kaçırarak.
- Selam söyle Rüzgar'a. Dedi babam. Kafamı "Tamam" anlamında salladım. Derin bir nefes aldım. Ne konuşacaktım ki?
- Annem nasıl bir kadındı? Diye sordum aniden. Nereden aklıma geldi bilmiyorum ama elim boynumdaki kolyeye gitti. Annemin kolyesi.

Babam, annem hakkında konuşmayı sevmezdi. Haklıydı da. Annem, beni ve babamı terk etti. Bu koca dünyada beni yalnız bıraktı. Bu dünyayı beğenmediği için gitmeyi tercih etti. Arkasında bıraktıklarını hiç düşünmedi ve intihar etti. Ama ben hala onun geleceğine inanan küçük bir kız çocuğuydum. Yıllarca annesinden bahseden arkadaşlarını, elini çenesinin altına koyup, hayranlıkla dinleyen bir kız çocuğu.
- Sıla hanım geldi. Dedi Fadiş.
- Tamam, odama götürün. Geliyorum. Dedim, gözümden akan yaşı elimin tersiyle silip üst kata çıkmak üzere ayağa kalktım.

- Ooo, kimleri görüyorum! Sen özel bir yere gitmeyecek olsan beni buraya çağırmazdın. Dedi Sıla hanım.
- Özel bir yere gideceğim. Dedim imalı bir şekilde.
- A-a, cemiyetle ilgili bir şey olsa muhakkak haberim olurdu. Dedi.
- Cemiyetle ilgili değil zaten. Dedim. Soru sorarcasına bana bakmaya başladı. Yanındaki yardımcı da makyaj malzemelerini masaya yerleştirirken çaktırmamaya çalışarak bizi dinliyordu. Sıla hanımda bütün cemiyetin dedikodusunu yapabilecek kapasite var; yapıyor da.
- Sevgilimle buluşacağım. Dedim.
- Hii! Kim bu şanslı bey? Cemiyetten mi? Tanıyor muyuz? Diye soruları ard arda dizdi.
- Rüzgar Demirtaş. Dedim.
- Yaren Demirtaş'ın oğlu mu? Dedi.
- Annesiyle henüz tanışmadım. Sedat Demirtaş'ın oğlu. Dedim.
- Evet. Yaren ve Sedat Demirtaş'ın oğlu. Çok yakışıklı birisi Rüzgar. Dedi, seçimimi onaylar gibiydi. Şimdi Rüzgar'ı, Yaren hanımdan kıskanmam normal mi? Yok artık Lal! Kadın 40 yaşında! Ayrıca siz sadece rol yapıyorsunuz, gerçekten sevgili değilsiniz.
- Sevgiline dikkat et. Cemiyetteki kızların neredeyse hepsinin gözü Rüzgar'da. Diye devam etti Yaren hanım. Oyarım o kızların gözlerini! Sakin canım, zaten Rüzgar, o makyaj fıçısına batırılmışlara bakmaz. Sıla hanıma gülümsemekle yetindim. Makyaj masasının önündeki sandalyeye oturdum.
- Bu arada, elbisen çok güzel. Dedi Sıla hanım.
- Teşekkürler. Dedim biraz yapmacık bir gülümsemeyle.

Makyajım bitmişti. Kırmızı ruj, ten rengine yakın tonlarda göz makyajı ve dağınık bir topuz. Kırmızı topuklu ayakkabılarım ve kırmızı çantamla rujum aynı tondaydı. Sıla hanım ve yardımcısı gittikten sonra Fadiş'in yanına indim.
- Nasıl olmuşum? Diye sordum Fadiş'e. Bu sırada yanındaki diğer yardımcılarla yemek falan yapıyorlardı; büyük ihtimalle.
- Çok güzel olmuşsun küçük hanım! Dedi Fadiş.
- Benimle gelebilir misin biraz? Dedim Fadiş'e. Kafasını "Tamam" anlamında salladı ve benimle koridora geldi.
- Fadiş, senden hiçbir şey saklamadım ve saklamak istemiyorum. Dedim.
- Biz, Rüzgar'la sevgili rolü yapıyoruz. Diye ekledim.
- Babamın düşmanlarından dolayı. Diye de bir parantez açtım. Kafasını sorun olmadığını anlatmak ister gibi salladı ve bana sımsıkı sarıldı.
- Sen bana annelik yaptın, senin hakkını asla ödeyemem. Dedim. Gözlerim dolmuştu.
- A-a. Ağlayamazsın! Makyajın bozulacak. Dedi azarlar gibi bir sesle ama gülüyordu ve bunu söylerken burnunu çekmişti.
- Sen de benim kızımsın. Dedi.
- Hadi, damat beyi ara, bekletmesin seni. Dedi. Oradan odama çıktım ve biraz Rocky'yi sevdim.

Yenge Where stories live. Discover now