18. Bölüm ~Sözlüm~

1.2K 54 19
                                    

- Lal, bu yüzük çok güzel! Ve çok pahalı gibi duruyor. Dedi Eylül. Bunu yüzüncü söyleyişi falandı.
- Ayy, bir daha anlatsana! Diye ekledi.
- Kızım kaç kere anlatıcam? Yeter sabahtan beri! Diye isyan ettim. Rüzgar'ın dün yaptığı evlilik teklifini ezberlemesine rağmen hala dinlemek istiyordu.
- Abim romantikmiş, hiç beklemezdim. Dedi Alara. Kafede Kaan, Bora ve Rüzgar'ı bekliyorduk. Kızlarla ayrı konuşmak istediğimden biz erken gelmiştik.
- Sonunda gelebildiniz! Dedi Eylül. Rüzgar'lar gelmişti. Ayağa kalkıp Rüzgara sarıldım. Ellerim titriyor heyecandan. Şu endama bakın ya! Bu adamla evleneceğim ben!

Herkes oturunca ben de yerime geçtim. Rüzgar yanımda oturuyordu, yüzüğün olduğu elimi alıp.
- Yakışmış. Dedi. Gülümsedim. Yanaklarım gülmekten acıyordu bu aralar.
- Kuzen? Dedi Kaan dehşetle.
- N'oldu? Dedim. Suratındaki ifade beni de korkutmuştu.
- O-o parmağındaki ne? Dedi titreyen sesiyle.
- Ha, bu yüzük. Imm Rüzgar bana evlenme teklifi etti. Dedim utançtan gözlerimi kaçırarak.
- Nasıl yani? Sen evleniyor musun? Dedi.
- Niyetimiz o yönde. Dedi Rüzgar benim utanıp konuşmak istemediğimi anlayınca.
- Babama söyleme! Benden duyması gerekiyor. Dedim.
- Sen konuştun mu? Diye sordum Rüzgar'a.
- Henüz değil. Dedi. Hala ailesiyle arası bozuktu.
- Gel babamla babanın yanına gidelim, ikisine aynı anda birlikte söyleyelim. Diye bir fikir attım ortaya.
- Şimdi mi? Dedi. Kafamı "Evet" anlamında salladım. Ayağa kalkıp elimi tuttu. Çocuklara el sallayıp yanlarından ayrıldık.

Rüzgar'ın arabasına binince babamı aradım ve bingo, Sedat bey yanındaymış!
- Baban, babamın yanındaymış, şirkette. Dedim Rüzgar'a.
- Güzel. Dedi.

Heyecan dorukta, babamın kapısının önündeydik, yani en azından ben çok heyecanlıydım.
- Sakin ol bitanem. Dedi Rüzgar bana dönüp. Hala elimi tutuyordu.
- Olamıyorum. Sakin olamıyorum. Ya Rüzgar biz şimdi evlenicek miyiz?! Dedim hızla. Yerimde duramıyordum resmen.
- Evet, sevgilim. Ben sana her akşam çikolatalı süt getirip masal anlatacağım. Dedi 32 diş gülümseyerek. Ben bu adamın tek bir cümlesiyle eriyorum!

Yanağıma bir öpücük kondurdu. Hani her romantik anın içine eden birisi vardır ya, bizimkinin içine eden Ayşen hanım oldu.
- Lal hanım? Dedi babacığımın uyuz sekreteri.
- Ne var? Dedim sinirlendiğimi belli ederek.
- Şey, Murat beyin misafiri var. İsterseniz haber vereyim. Dedi.
- Hani "Murat bey" benim babam oluyor ya, gerek yok haber vermene. Dedim. Eteğini iyice yukarı çekmiş, gömleğinin düğmelerini de göbeğine kadar açmış bana bakan uyuz kadına. Kapıyı tıkırdatmadan açtım ve içeri girdim, tabii Rüzgar'da girdi. Elimi bırakmıyordu ve bu beni rahatlatıyordu.
- Çocuklar, hoş geldiniz. Dedi babam. Sedat bey gülümsemekle yetindi. Rüzgar'la arasındaki buzdan dağı fark etmemek için kör olmak gerekiyordu. Babasını gördüğü anda yüzü düştü.
- Hoş bulduk, şey babacım ve Sedat bey, biz size bir şey söylemek istiyoruz. Dedim koltuğa otururken. Tam boğazımı temizlediği anda Rüzgar konuştu.
- Biz evleneceğiz. Dedi pat diye. Alıştıra alıştıra söyleseydin biraz, neyse. Sedat bey öksürmeye başladı. Ayağa kalkıp yanına gittim.
- İyi misiniz? Dedim. Bir bardak su uzatıp. Suyu içti, biraz daha iyi gözüküyordu. Yerime geçtim. Babamın yüzünde hayal kırıklığı vardı.
- Lal, sen henüz çok küçüksün. Dedi babam. Herkes de yaşıma taktı ha!
- Babacım, ben kendimi hazır hissediyorum. Hem sen de biliyorsun ki yaş sayıdan ibarettir, bazı insanlar altmış, bazılarıysa altı yaşında büyüyor. Yaşanmışlıklarla ilgili. Dedim. Ben büyümüştüm, tam olarak olmasa da büyümüştüm. Benim çocukluğum annemin intiharını izlediğimde bitti. Rüzgar'da ne düşündüğümü anlamış olacak ki alimi daha sıkı tuttu bana destek vermek ister gibi. Ona dönüp gülümsedim.
- Kızım, sen hep makul bir insandın, bu yüzden hiçbir şeyine karışmadım. Eğer duygularından emin olmasaydın evlenmek istemezdin ama biraz erken değil mi? Dedi.
- Değil. Ne kadar yaşayacağımızı bilmiyoruz ki, ben artık Rüzgar olmadan yaşamak istemiyorum. Dedim kendimden emin çıkan bir sesle.
- Tamam, istediğiniz gibi olsun. Dedi babam. Sevinçten hızla Rüzgar'a sarıldım. Mutluluk, bütün hücrelerimle hissettiğim bu duyguyu açıklamak zor, bazı anlar sayesinde ölümsüz oluyor; şu an gibi. Bu tarihi, dünü, Rüzgar'la tanıştığımız günü, ilk beni sevdiğini söylediği tarihi, ilk dans ettiğimiz tarihi, ilk kavga edip barışmamızı, bunları asla unutmayacağım, bunlar mutluluğu bütün hücrelerimle hissettiğim anlar. Ve fark ettim ki, Rüzgar'la olduğum her an çok mutluyum. Sedat bey bir şey söylememişti, gülümsüyordu ama.
- Dünür oluyoruz ha? Dedi Sedat bey sevinçle.
- Oluyoruz, baksana şunlara. Dedi babam.
- Gelinimi istemeye ne zaman gelelim? Bu pazar iyi mi? Dedi Sedat bey. Babamın surat ifadesinde hem üzgünlük hem de mutluluk vardı.
- İsteme? Dedim korkuyla.
- Olur bu pazar gelin. Dedi babam.
- İyi de zaten vermeyecek misin? Ne gerek var istemeye? Dedim.
- Olur mu kızım? Adettendir. Hem Fadime hanım bu sözlerini duysa çok kızar sana. Dedi babam. Haklıydı, Fadiş çok kızardı 'isteme' geleneğini saçma bulduğumu duysa. Mecbur, katlanacağız artık. Hem Rüzgar'la her şeye razıyım ben, onunla olunca her şey güzel bana. Kafamı sallamakla yetindim. Sonra aklıma dank eden şey dehşete düşmeme neden oldu.
- Bu pazar mı! Ben ne giyeceğim?! Dedim ayağa kalkıp. Bana gülmeye başladılar! Bana!
- AVM'ye gidelim mi? Dedi Rüzgar.
- Ol-maz! Dedim tam "olur" diyecekken aklıma kızlar geldi.
- Kızlar beni öldürür, onlarla gitmem gerekiyor. Dedim.
- Ama sen bizi AVM'ye bırakabilirsin? Dedim şirin şirin. Rüzgar'la gitmeyi çok istiyordum ama Eylül'ün gazabından korkuyordum. O Sarı Papatya, beni öldürür! Ve ben daha Rüzgar'ıma kavuşamadan ölmek istemiyorum.
- Rüzgar biraz konuşalım mı? Dedi Sedat bey.
- Kızları bırakmam gerekiyor. Diye geçiştirdi Rüzgar.
- Konuşun siz, biz de babamla konuşuruz hem. Dedim gülümseyerek. Rüzgar sıkıntılı bir nefes verip dışarı çıktı, arkasından da Sedat bey çıktı.
- Kızım. Dedi ve bana sımsıkı sarıldı babam. Ben de ona sarıldım. Biraz baba-kız konuşması yaptıktan sonra Rüzgar'la arabaya gittik.
***
- Şimdi, iki gün sonra sen beni istemeye mi geleceksin?! Dedim heyecanla. İçim içime sığmıyordu.
- Imm, bir düşüneyim, sanırım öyle olacak. Dedi Rüzgar ve elimi tutup öptü.
- Sen kızları aradın mı? Dedi.
- Mesaj attım, hala kafedeler. Dedim.
***
- Nasıl yani? Benim kaç yıllık kankam evleniyor mu? Dedi Eylül heyecanla. Kafamı sallamakla yetindim. AVM'de kıyafet bakmaya başlamıştık.
- Abim damat oluyor, sıra da bana geliyor! Dedi Alara neşeyle.
- Enişteciğim için çok kötü planlarım var, bizden kız almak o kadar kolay değil! Dedi Eylül. Ona gözlerimi devirip elbiselere bakmaya devam ettim. Biliyordum ki Rüzgar'ın, Eylül'le Kaan'dan çekeceği vardı.

Yenge Where stories live. Discover now