21. Bölüm ~Kaybetme Korkusu~

1K 52 7
                                    

Yukarıdaki şarkıyı açın! (Lal'in anlatımıyla)

Trabzon'daki ikinci günümüzün başında biraz gezmiştik. Şimdi çocuklar ahıra gitmişti biz de Rüzgar'la odada oturuyorduk. Bana bir şey söylemek istiyor da söyleyemiyor gibiydi.
- Hadi söyle. Dedim güven verir gibi. Bana biraz daha yaklaşıp saçlarımla oynamaya başladı ve boğazını temizledi.
- Lal'im, hani şu seni tehdit eden adam vardı ya? Dedi sorar gibi.
- Hıı? Dedim devam etmesini ister gibi.
- Bizim çocuklar onu yakalamış, ben İstanbula gidinceye kadar bir şey yapmayacaklar ama s- Dedi ve ben lafını böldüm.
- Bunu neden bana söylüyorsun? Dedim.
- Senden gizli bir şey yapmak istemiyorum. Dedi.
- Ona ne yapacağını tahmin ediyorum. Dedim. Önce dövecek, sonra da öldürücekti.
- Ben aslında sana soracaktım. Eğer istemezsen bir şey yapmam. Dedi. İşte ben bu mükemmel adama aşıktım.
- Beni ilgilendirmez. Dedim ve göğsüne kafamı koydum. Kalp atışlarını dinlemek beni rahatlatıyordu.
- Seni seviyorum Lal. Dedi.
- Seni seviyorum Rüzgar. Dedim

Kapının aniden açılmasıyla irkilip kafamı o yöne çevirdim.
- Hayırlı işler gençler! Dedi Alara.
- N'apıyorsunuz? Bana yeğen mi yapıyorsunuz? Ama evlenmeden olmaz! Dedi. Sesi çok neşeliydi terbiyesizin.
- Alara terbiyeni takın! Dedi Rüzgar burnundan soluyarak.
- Hı hı, takınırdım da sen de biliyorsun ki ben terbiyesizim! Yengemi almaya geldim hem ben, sana değil yani! Dedi ve kolumdan tutup beni çekiştirmeye başladı.
- Kızım sen iyi misin? Ne kullanıyorsun çok merak ediyorum. Dedi Rüzgar.
- Ayy, yeter! Babaannem hamsili pilav yapmayı öğretecekmiş, bütün kızları çağırdı. Dedi. Emir büyük yerden, gideceğiz mecbur.
- Lal'in hamsili pilav yapmayı öğrenmesine gerek yok ki. Dedi Rüzgar.
- Aç mı kalacaksınız evlenince? Dedi Alara. Anlamadığım şey, yardımcılar varken neden aç kalalım?
- Ben ellerimle doyuracağım karımı. Dedi Rüzgar. Ayy ben bittim, eridim, düştüm! Çok centilmen!
- Abi! Bana bir kere bile yemek yapmadın sen! Çok ayıp ya! Anca Lal'e zaten! Diye cırladı Alara. Onun söylediklerini takmadan hala Rüzgar'a sırıtıyordum. Mükemmel adam.
- Sana neden yapayım? Tabii ki Lal'e yapacağım. Dedi Rüzgar.
- Aman be! Gel bakalım yenge, göster marifetlerini! Dedi ve beni mutfağa sürükledi Alara.

Gerçekten de bütün kızlar mutfaktaydı. Hepsinin üzerinde önlük vardı, hatta Eylül'ün bile.
- Sen de mi? Dedim Eylül'e fısıldayarak.
- Evet! Çok heyecanlıyım! Kaancığıma yapacağım bunlardan! Dedi heyecanla. Onun söylediklerine kıkırdadım.
- Ha gelin kizum da celmiş! Al buni giy. Kiz cimcime sen de al! Dedi ve bize önlük verdi Hayriye hanım. Aslı'yla Fatoş aralarında tartışıyorlardı galiba.

Önlüğü üzerime geçirip Hayriye hanımın yaptıklarına dikkat kesildim. Hamsinin kafasını koparıp iç organlarını çıkarıyordu.
- Ben fenalaştım. Kusucam galiba! Dedi ve koşarak gitti Eylül.
- Ayy kusura bakma anneanne ama ben de yapamam bunu. İğrenç! Dedi ve Fatoş'da gitti.
- Nimete iğrenç denmez! Dedi Fatoş'un arkasından Alara. Alara biraz çatlak, terbiyesiz, uçuk kaçıktı ama seviyordum onu. Eğelenceliydi. Bora'yla da çok yakışıyorlardı.
- Aferun benum cimcimem! Dedi Hayriye hanım.

Hamsili pilavı yaptıktan sonra Alara, Aslı ve Eylül'le bahçede kahve içmeye karar verdik. Çay, çekirdek ve dedikodu üçlüsünü yaptık, çocuklar gelene kadar.
- Oooo! Bensiz dedikodu ha! Çok ayıp! Dedi Kaan bizi ayıplayarak.
- Gel Kaanoşum! Sensiz olur mu hiç? Dedi Eylül. "Kaanoşum" ne? İğk!
- Sarı papatyam, sen istersin de gelmez miyim? Sen iste, buradan Fizan'a yürürüm! Dedi Kaan. Bunlar ne mıç mıç bir çift oldu böyle!? Midem kalktı!

Kafamı Alara'yla Bora'nın olduğu tarafa çevirdim. Fısıldayarak konuşuyorlardı. Tabii, Rüzgar'a yakalanmamaları gerekiyor, her ne kadar şu an aralarında belli bir şey olmasa da birbirlerine karşı hisleri olduğu anlaşılıyor.

Yenge Where stories live. Discover now