17. Bölüm ~Mükemmel~

1.4K 61 20
                                    

Multide bölümdeki şarkı var, o kızma gelince mutlaka açın.
•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•—•
(Yazarın anlatımıyla)
Rüzgar kızları eve bıraktıktan sonra kızlar, pijamalarını giyip Lal'in yatağında oturmaya başladılar.
- Dökülün hadi! Dedi Lal.
- Tekila yoksa dökülmüyorum. Dedi Eylül. Lal kaşlarını çattı, ne kadar gıcık olsa da Kaan'la Eylül'ün arasında ne olduğunu merak ettiği için şat bardaklarını ve tekilayı alıp döndü. Eylül önce limondan biraz yedi ve yüzünü buruşturup tekila bardağını kafasına dikip konuşmaya başladı.
- Şimdi senin bu kuzenin onca yıldır bana hiçbir şey söylemedi ya, ben de ondan intikam alıyorum. Biraz nazdan bir şey olmaz. Dedi ve göz kırptı. Lal, Kaan'a acısa dahi bir şey söylemedi.
- Sen anlat. Dedi Alara'ya dönüp.
- Neyi? Dedi Alara. Aslında gayet de Lal'in neden bahsettiğini anlamıştı.
- Bora'yla aranızdakileri! Dedi Lal.
- Şey, şimdi ımm, ben AVM'de de söylemiştim. Hoşlanıyorum ondan. Dedi kekeleyerek. Sonra eline tekila bardağını alıp kafasına dikti.
- Bunu abime söyleme. Dedi. Lal kafasını salladı. Reşit olmayan birisinin alkol almasına göz yummak ne kadar doğru bir davranış bilmiyordu ama çok da umrunda değildi, sonuçta o da aynısını yapıyordu iki yıl önce.
- Ama dikkat etmelisiniz. Bora'nın sana karşı boş olmadığını biliyorum; bakışları onu ele veriyor. Rüzgar anlarsa pek anlayışlı davranacağını sanmıyorum. Dedi Lal. Alara bunları zaten biliyordu. Eğer kardeşi liseden birisinden hoşlanıyor olsa çok takmazdı Rüzgar ama Bora üniversiteye gidiyordu, Alara henüz reşit bile değilken böyle bir ilişkisinin olmasına izin vermezdi abisi. Alara'nın üzüleceğini düşünürdü.
- Amaaan! Bunları mı konuşacağız, kalkın dans edelim! Dedi Eylül.

Kızlar hem içip hem dans etmeye devam ediyorlardı. Alkol beyinlerini uyuştururken onlar deli gibi dans ediyorlardı.

Rüzgar kızların içeceğini biliyordu. Alara'nın içeceğini de. Ne kadar Murat beyin yanında olsalar da merak etmişti onları. Ve Lal'i özlemişti. En iyisi gözüyle görmekti, yoksa içi rahat etmeyecekti. Arabasına binip Aksoy'ların evine gitti. Varınca Lal'i aradı.
- Nasılsın sevgilim? Dedi Rüzgar.
- Aaa! Rüzgar! Sesin çok yakışıklı! Diye bağırdı Lal alkolün etkisiyle.
- İçtin değil mi? Dedi Rüzgar. Cevap beklemiyordu, zaten biliyordu.
- İçmedim! Kim içti? Sen mi? Diye saçmaladı Lal.
- Aşağı insene, bahçenin önünde bekliyorum. Dedi Rüzgar.
- Sen mi bekliyorsun!? Gelirim! Geliyorum! Bekle beni! Diye bağırıp telefonu kapattı ve koşarak dışarı çıktı Lal.

Rüzgar heyecanla kapının önünde bekliyordu. Sonra onu gördü, biriciği, can içi, kıymetlisi, sevdiği, seveceği, sevdiceği, her şeyi, Lal'i. Hayatını değiştiren o kadın, kalbinin bedenini terk etmek istermiş gibi atmasını sağlıyordu. Öyle olmaz mıydı zaten. Kalp, atışlarını hızlandıranı seçerdi. Rüzgar, Lal için ölmeyi de, yaşamayı da göze alırdı.

Lal düzgün olmayan, hızlı adımlarla Rüzgar'ın yanına gidip sarıldı. Rüzgar'da ona sarıldı. Birbirlerinin kokularını içine çektiler. Lal'de, Rüzgar'da kafasından aynı şeyi geçiriyordu; artık bir saniye bile ayrılmak istemiyorlardı. Ama bunu ilk dile getiren Lal oldu.
- Hep böyle kalsak keşke, bir saniye bile ayrılmasak. Dedi.
- Ayrılmayalım. Dedi Rüzgar.
- Nasıl olacak o? Dedi Lal.
- Evlensek ya biz. Dedi Rüzgar. Hazırdı buna, Lal'i ondan daha iyi tanıyordu. Lal'de yavaş yavaş tanırdı onu. Hayran olduğu kadından daha fazla ayrı kalmak istemiyordu. Ailesi bile ona inanmadığında Lal inanmıştı. Hala kırgındı ailesine. Ne kadar düşmanlarından korksa da koruyabilirdi Lal'i. Zaten şimdi de aynı tehdit altında, en azından evlenirlerse yanında olurdu, korumak daha kolay olurdu. Tanıyordu Lal'i; eğer duygularından eminse tereddüt etmeden kabul ederdi teklifini. Tabii öncelikle inanmayacaktı, şaka sanacaktı. Ama Rüzgar çok ciddiydi bu konuda.

Yenge Where stories live. Discover now