25. Bölüm ~Çok Yoruldum~

904 46 20
                                    

3k olduk! Çok teşekkür ederim her şey için! Vee "#mafya"da 1. sıradayız! Hepinizi çok çok öpüyorum, oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyin💚 1. sırada olduğumuzu görünce evin içinde tepinmeye başladım jdhsjjs

Herkes odadan çıktıktan sonra Rüzgar yanıma geldi. Damatlık yakışmıştı. Hem de çok yakışmıştı.

Beni görünce gözleri parladı, ya da bana öyle geldi.
- Çok güzel olmuşsun. Dedi. Sakindi, sanki nutku tutulmuş gibi.
- Sen de çok yakışıklı olmuşsun. Dedim.

Yanıma geldi. Arkamdan belime kollarını doladı. Boynuma kafasını gömdü.
- Çok güzel kokuyorsun. Kokunu seviyorum. Dedi. Kendi kokusunu bilmiyor. Rüzgar'ın kokusu bana huzur veriyor.

Hiçbir şey söylemedim ona. Gözlerimi kapatıp kafamı onun kafasına yasladım. Biliyorum, ben söylemesem de hissettiriyordum. Onun kada hissettiremesem de, ben de onu sevdiğimi hissettiriyordum. Ama yine de duysa daha mutlu olmaz mıydı?
- Rüzgar, seni bu hayattaki her şeyden, herkesten çok seviyorum. İyi ki varsın. Dedim gözlerine bakıp. Ellerini yanaklarıma koyup okşadı.
- Ben de seni bu hayattaki her şeyden, herkesten çok seviyorum. İyi ki benim sevgilimsin. İyi ki yanımdasın. Dedi. Dudaklarından dökülen kelimeler kalbime işliyordu. Rüzgar bana her şeyi unutturuyordu. Tüm acılarımı alıyordu.

Kapıyı çalmadan içeri daldı. Kim mi? Tabii ki de Alara!
- Ayy! Ben yine sizi fazla yakın buldum! Belki de sorun bende değildir! Belki siz hep fingirdiyorsunuzdur? Neyse, nikah memuru geldi, aşağıda sizi bekliyor. Dedi ve gitti.

Rüzgar'la birbirimize bakıp kıkırdadık.
- Söz, seni hiç üzmeyeceğim. Dedi Rüzgar.
- Şimdi, hala benimle evlenmek istiyorsan aşağı inelim. Dedi ve elimi tuttu. Ona bakıp sırıttım. Ben bu adamla evleniyorum! Ben bu mükemmel adamla evleniyorum!

Merdivenleri inerken kafamızdan aşağı gül yaprakları döktü. Alara'yla Bora.
- Fıstıksu evleniyor! Bu çirkin bile koca bulduysa bu dünyada kimse evde kalmaz! Diye adeta bağırdı Kaan. Hem de elinde kamera vardı. Hangi "akıllı" Kaan'a kamera verdi? O çekemez ki!
- Aşko bu gidişle sen evde kalacaksın! Kankama laf etme, taş gibi maşallah! Dedi Eylül.

İnsanlar yine bizi alkışlıyordu. Herkes yine gülümsüyordu, Yaren hanım hariç.

Nikah masasına oturduk. Nikah şahitliğimi yapacak kişi değişti bu arada, Bora nikah şahidim. Çünkü Eylül böyle "ciddi" bir görevi üstlenemeyeceğini söyledi. Rüzgar'ın şahidiyse Alara.

Tam nikah memuru konuşmaya başlamıştı ki Eylül:
- Durun! Diye diye bağırdı. Ne oldu şimdi? Anlamadığımızı belli eden bakışlarımızı görünce konuşmaya devam etti.
- Enişte, sen askerlik yaptın mı? Diye sordu. Yuh! Adam birkaç hafta önce 26 yaşına girdi! Bu nasıl soru? Bu kızın beyninde sorun falan mı var acaba? Sırf bunu sormak için nikah memurunu durdurmak ne demek?!

Rüzgar bıkkınlıkla nefes verdi.
- Yaptım Eylül! Yaptım! Dedi sakin olmaya çalışarak.
- Ha iyi, askerlik önemli! Devam edin o zaman! Dedi ve biraz arkaya doğru yürüdü.
- Siz Lal Aksoy, Rüzgar Demirtaş'ı hiç kimsenin baskısı altında kalmadan eş olarak kabul ediyor musunuz? Diye sordu nikah memuru. Kalbim güm güm atarken Rüzgar'a döndüm. Birazdan bu mükemmel adamla evlenmeyi kabul edecektim. Gözlerimi o "mükemmel" adamdan ayırmadan cevap verdim.
- Evet! Dedim. Her zerremle kabul ediyordum hem de.
- Siz Rüzgar Demirtaş, Lal Aksoy'u eş olarak kabul ediyor musunuz? Diye sordu nikah memuru. Rüzgar'da benim gözlerime baktı. Gülümsedi. Elimi tuttu.
- Evet! Dedi. Gülümsedim.
- Siz şahit misiniz? Diye sordu bu sefer nikah memuru Alara'yla Bora'ya.
- EVET! Diye bağırdı ikisi birden. Bizden daha sesliydiler, bu rol çalmak sayılır mıydı? Onların bu yaptığına kıkırdadım, ortam müsait olsa kahkaha atardım da...
- Ben de sizi karı-koca ilan ediyorum! Dedi nikah memuru.
- Ayağına bas Lal! Diye bağırdı Eylül. Hemen acıtmamaya dikkat ederek Rüzgar'ın ayağına bastım. Dişlerini, gamzelerini göstererek gülümsedi. Ne güzel gülüyor be!

Yenge Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang