34. Bölüm ~Yem Olmak~

595 28 23
                                    

Bölüm şarkısı multide!

Eve geldiğimde Semih'le Vera'yı yemek yerken buldum. Kendime tabak hazırlayıp Vera'nın yanına geçtim.

"Ödevlerimi bitirdim!" dedi Vera onu övmemi ister gibi.

"Bu senin için çok iyi olmuş! Uyuyana kadar oyun oynayabileceğin anlamına geliyor." dedim. Ödevlerini bitirmesinin benim için bi' anlamı olmadığını, bunu kendisi için yapması gerektiğini bilmeliydi.

"Evet, çizgi dizi izleyebilir miyim?" diye sordu. Her masaya oturduğunda ayaklarını sallardı, eğlenceli geliyordu herhalde bu ona.

"Sana katılmama izin verirsen neden olmasın?" dedim.

"Olur!" dedi sevinçle.

"La- Monica! Konuşabilir miyiz?" diye sordu Semih. Vera'nın yanında Monica ismini kullanıyordum ki biri 'Annenin adı ne?' diye sorduğunda Lal demesin. İlk başlarda ismimin değişmesini garipsiyordu, ama alıştı.

"Konuşabilirsin Semih!" dedim.

"Özel!" dedi.

"Yemek yiyorum Semih!" dedim. Kafasıyla gelmem için işaret verince oflayarak onun peşinden salona gittim. "Ne var?" dedim bıkkınlıkla.

"Ne yaptınız Thomas'la?" diye sordu.

"Beni ekibine aldı." dedim umursamazca.

"NE?! Lal sen delirdin mi?" diye sordu. "Bir daha o adamla konuşmayacaksın!" diye de ekleme yaptı.

"Hadi ya? Semih! Sen bana ne yapıp ne yapmayacağımı söyleyemezsin! Sen bana karışamazsın!" diye bağırdım.

"Anne? Neden bağırıyorsun Semih'e?" diye sordu Vera. Kızıma kötü örnek oluyordum...

"Vera, yemeğini ye kızım." dedim. Kafasını 'Tamam' der gibi sallayıp mutfağa doğru gitti.

"Vera'nın öğretmeni beni aradı bugün. Konuşmak istediğini söyledi." dedi. "Yarın okula gideceğim." diye ekledi.

"Kaçta? Ben de geleyim." dedim. Bu aralar Vera'nın okulunu çok boşlamıştım.

"Vera'yı okuldan alırken konuşacağım." dedi.

"Tamam, sonra da benimle Thomas'ın yanına geleceksin." dedim.

"Of Lal! Tamam!" dedi ve gitti.
***
Vera uyuduktan sonra flaş bellekle bilgisayarımı alıp Semih'in kapısına dayandım. "Semih! Müsait misin?" diye sordum.

"Ne istiyorsun yine?" diye sordu kapıyı açıp.

"Salona geçiyorum. Gel!" dedim.

Koltuğa oturup ayaklarımı orta sehpaya uzattım. Bilgisayarı açıp flaşı taktım.

Biraz sonra elinde iki kahveyle yanıma geldi Semih. "Bu ne?" diye sordu ekrana bakarak.

"Kör müsün Morris? Oku!" dedim. Morris'de onun takma adıydı, ama o pek kullanmıyordu... İnsanlar kardeş olduğumuzu zannediyordu, ki öyle sayılırdık.

Morris Carter ve Monica Carter birbirlerinden başka kimsesi kalmamış, Amerikalı iki kardeş. Sıkça kavga etseler de birbirlerini çok severler. Monica Türkiye'ye ailesiyle tatil için gitmişti. Çok sevdi o ülkeyi, orada kalmak istedi. Morris'de kardeşini yalnız bırakmak istemedi, ikisi Türkiye'ye taşındı. Annesiyle babasını kaybettikten sonra onları Amerika'ya bağlayan bir şey kalmadı. Monica Türkiye'de, bir Türk'e aşık oldu. Ondan bir çocuğu oldu, Vera Carter. Onun kim olduğunu kimseye söylemedi, çünkü o öldü... Morris'de kendisini kardeşine ve yeğenine adadı. Fransa'ya taşındılar.

Yenge Where stories live. Discover now