20. Bölüm ~Ben Sana Bakarım~

1K 47 15
                                    

(Alara'nın anlatımıyla)
- Alaya! Alaya! Alaya! Alaya! Alaya! Diye bağırıyordu tepemde birisi. Hayır benim adım Alaya değil ki Alara.
- Hay Alara kadar başına taş düşsün emi! Dedim ve gözlerimi araladım. Karşımda Cengiz'le Burak'ı görmeyi beklemiyordum. Cengiz benim en sevdiğim kuzenlerimden, Aslı'nın abisi, 22 yaşında. Burak Asiye halamın 5 yaşındaki oğlu. Doğrulduğum gibi onlara sımsıkı sarıldım.
- Cengo! Burki! Napıyonuz ya! Dedim.
- Şuna bak şuna, abiye "Cengo" denir mi hiç, terbiyesiz! Dedi Cengiz şakayla karışık.
- Alaya hadi çukuyata alalım! Dedi Burak şirin şirin.
- Alalım alalım da kızlar nerede? Dedim. Odada yoklardı.
- Onlar erkenden dolaşmaya çıktılar, ama diğer çocuk duruyor, hani şu uzun uşak. Dedi. Oyy ben o uzun uşağı ısırıcam bu gidişle! Eriyorum ben o uzun uşağa.
- Şimdi nerede o "uzun uşak"? Dedim.
- Salonda Fatoş'la konuşuyorlardı. İşte şimdi gözüm seyirmeye başladı. Ben bu Fatoş'u dövmeden buradan gidemeyecek miyim?! Ayağa kalkıp hızlı ve kararlı adımlarla salona gittim. Aptal Fatoş yakışıklıma iyice yaklaşmıştı. Gidip ikisinin arasına oturdum, ufacık olmanın yararlar; her yere sığıyorsun!
- Naber gençler? Dedim yapmacık bir gülümsemeyle.
- Aşk olsun Alara! Boracığımın sevgilisi yokmuş, bana var demiştin! Dedi fanus kafalı Fatoş. Olamadığı olmayacağı anlamına gelmez, bu yakışıklı benim! Bora şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
- Sen üzülme diye söylemedim canım. Sen Bora'nın tipi değilsin, Bora civciv sever! Dedim. Allahım ne diyorum ben! Benim gibi aklı başında bir kızı delirttin ya Bora ben sana ne diyeyim!? Tamam çok aklı başında değildim kabul.
- Ne civcivi? Dedi Fatoş.
- Sarışın, yeşil gözlü, ufacık bir civciv. Dedi Bora ve elimi tutup beni resmen sürükledi. Allahım sana geliyorum!

Hızlı adımlarla bahçeye çıktık. O Fatoş'a da kapak olsun! Durduğumuzda konuşmaya başladım.
- Sarışın, yeşil gözlü, ufacık bir civciv ha? Dedim tek kaşımı havaya kaldırarak.
- Hı hı. Var mı buralarda öyle bir civciv? Dedi sırıtarak.
- Var da sen ne yapacaksın bu civcivi? Dedim.
- Elini tutup asla bırakmayacağım. Dedi. Kalbim yerinden çıkmak istiyor galiba. Afakanlar basıyor!
- Alaya! Hani bana çukuyata alıcaktık? Dedi Burak. Ee ne diyorduk, her güzel anın içine eden birisi vardır, bu kez de bu görevi Burak üstlendi.
- Alırız ablacım, hadi gel alalım. Dedim ve Burak'ın elinden tuttum.
- Dev abi de gelecek mi? Dedi Bora'ya bakarak.
- Gelsin bence, burada bir dev avcısı var, onunla yalnız bırakmayalım. Dedim. Avcı da Fatoş! Bora sırıtıp yanımıza geldi ve Burak'ı kucağına aldı.
- Çikolata alayım mı sana? Dedi Burak'a. Anca ona zaten, bize çikolata yok!
- Oluy. Dedi ve Boranın boynuna küçük kollarını doladı.
- Bana da! Dedim.
- Civcive de alalım mı? Diye sordu Burak'a.
- Bak Burki, sana soruyor. Hep büyüdüm diye bunlar! Ne yani ben çikolata yiyemem mi? Gayet de yerim! Diye cırladım.
- Psikopat civciv terör estirdi! Dedi Bora. Onun dediği şeye güldüm ve yola devam ettim.

Sakin sakin yürürken birisi gözlerimi kapattı.
- Kız cimcime kimim ben? Dedi. Bu sesi tanıyordum, Mustafa.
- Musti! Dedim heyecanla.
- Evet! Dedi ve bana sarıldı, ben de karşılık verdim. Mustafa benim yakın arkadaşım, buraya geldiğimizde küçükken oyun oynardık. Bora varlığını belli etmek ister gibi boğazını temizledi.
- Bu kim? Dedi Mustafa. Tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki Bora konuştu.
- Sevgilisiyim, sen kimsin? Dedi. Oha! Yuh! Yürek mi yedin oğlum? Ya abim duysa? Burada her şey hızlı yayılır ve ben bittim!
- Mustafa ben, Alara'nın çocukluk arkadaşıyım. Dedi.
- Neyse cimcime, haberleşiriz. Diye ekledi ve gitti. Hemen mavişime döndüm.
- Sen n'aptın? Yürek mi yedin oğlum sen? Buranın havası mı çarptı? Dedim.
- Hadi yürü. Dedi ve beni çekiştirdi. Burak da duydu ne dediğini! Küçücük çocuk, ağzını tutmaz ki o!

Bakkala girdikten sonra birkaç çikolata aldım ve kasaya gittim.
- Alaya şen bunlayı naşıl yiyecekşin? Dedi Burak.
- Sana ne oğlum? Sen kendi işine bak! Dedim.
- Yalnız çocuk haklı, zaten küçücük bir şeysin bunları nerene yiyeceksin? Dedi Bora. Bak koçum zaten sana sinirliyim beni deli etme! Demedim tabii.
- Beğenmiyorsan git. Dedim.
- Yoo, çok beğeniyorum. Dedi. Yeşil gözlerimi mavi gözlerine çevirdim. Çok dikkatli bir şey yaparmış gibi, çok konsantre bir şekilde yüzümü inceliyordu. Dediği şey kalbimin güm güm çarpmasına neden oldu.
- Alaya o çukulataya yetişemiyoyum! Dedi Burak. Bu çocuğun bütün işi romantik anları bozmak herhalde!

Yenge Where stories live. Discover now