36. Bölüm ~Hissediyorum...~

538 43 25
                                    

Okuma ücreti 1 oy, oylamazsanız haram zıkkım olsun!😂💚
Normalde sinirli olan ama bana asla kızmayan adam, neredesin?

Normalde soğuk olan ama bana dünyanın en samimi, en sıcak insanı olan adam, neredesin?

Normalde çok gaddar olan ama beni incitmemek için olağan üstü çaba sarf eden adam, neredesin?

Neredesin mükemmel adam? Neredesin sevdiğim, aşık olduğum adam? Neredesin Rüzgar'ım, nerede?..

Nasılım biliyor musunuz, sanki ölmüşüm de gömmeyi unutmuşlar gibi. Her gece uyandığımda yanımda olmasını umud edip, her sabah Onu göremediğimden kaynaklanan hayal kırıklığını size tarif edemem. Her geçen gün, biraz daha yaşlanıyorum. Her geçen gün, ölüme biraz daha yaklaşıyorum. Her geçen gün, daha çok küçülüyorum ve bir gün yok olacağım.

Yolun sonuna yaklaştım, hissediyorum... Hangi yolun sonuna, bunu ben de bilmiyorum.

Her gece kabus görmekten çok yoruldum. Her gece rüya görmekten çok sıkıldım. Ben artık gerçek Rüzgar'ı istiyorum, beynimdekini değil, kalbimdekini.

Ben çok yoruldum. Öyle yoruldum ki, hiçbir şey talep etmeye gücüm kalmadı, yalnızca Rüzgar'ı istiyorum.

Okula giden küçük bir çocuk gibi, annesini istediği için ağlayan bir çocuk gibi, Rüzgar için ağlıyorum.

En kötüsü de ne biliyor musunuz? Çaresizim... Elimden hiçbir şey gelmediğinden tanımadığım bir gurup insanla aynı evde kalacak kadar çaresiz.

Bir hafta olmuştu bile Amerika'ya taşınalı. Vera kreşe başlamıştı. Biz de bugün, işe yaraması için her şeyimi verebileceğim o plana başlıyoruz. Batu Sultanoğlu'nun dikkatini çekme planı.

Bir davete gidecektim. Batu Sultanoğlu'nun düzenlediği davetlerden birine. Benim Lal olduğumu anlayabilecek kadar güçlü ve zeki olduğunu umuyoruz.
***
Hazırlanıp öğleden sonra yapacağımız toplantı için aşağı indim. Vera kreşte olduğu için rahattık.

Herkes salondaydı. Semih'in yanına geçip oturdum. Çok endişeliydi. Oraya yalnız gitmem gerekiyordu ama Morris bunu bir türlü kabullenemiyordu. Ne varki başka çarem yoktu.

Şimdi yüzü daha bir beyazdı, bir şey mi olmuştu? Neden herkes sessizdi? "Ne oldu?" diye sordum. Morris yüzüme baktı.

"Monica, Batu Sultanoğlu 8 yıl önce ismini değiştirmiş." dedi Thomas. Beklentiyle ona baktım.

"Serdar Sultanoğlu, tanıdık geldi mi?" diye sordu Alex. Serdar Sultanoğlu. Lisede aynı sınıftaydık! Peki bahsettikleri Serdar, o Serdar mı?

"Lisede Serdar Sultanoğlu diye birisi vardı! O mu?" diye sordum.

"Evet." dedi Rafael.

"Sana takıntısının nedeni de tam burada başlıyor. Lisede sana saplantılı derecede aşıkmış! Ve bu saplantı maalesef ki hâlâ devam ediyor. Bekir Sultanoğlu sen üniversiteye başladığında babana seni onun kardeşiyle evlendirip ortaklık yapmalarını teklif etmiş, baban kabul etmeyince de düşmanlık başlamış. Nişanınızda, seni öldürmek için geldiğinde çok sinirliymiş. Hem kardeşine, hem de size. Ne var ki Batu, yani Serdar yurt dışında olduğu için abisini engellemeyi başaramamış." dedi Carol.

"Ne güzel! İstediği şeye kavuşmuş olacak!" dedim histerik bir kahkaha atıp.

"Monica! Hayır! Buna müsaade edemem!" dedi sert bir üslupla Morris.

"Sormadım, Morris! Sormadım!.." dedim yukarı çıkarken. Arkamdan birisi geliyordu, bu birisi kesinlikle Morris değildi. Adımları küçük bir çocuğunkileri andırıyordu, merak etsem de arkamı dönüp bakmadım.

Yenge Donde viven las historias. Descúbrelo ahora