12. Bölüm ~Yeşil Kalp~

1.8K 75 11
                                    

O gece uyuyamadım. Rüzgar beni seviyordu! Rüzgar bana aşıktı! AŞIKTI! Sabah, uyandığımda demek isterdim ama uyumamıştım, telefonumu, gelen mesaja bakmak için elime aldım. İkizler yanımda uyumuştu, onları uyandırmamak için yavaş hareket ediyordum. "Günaydın sevgilim." yazıyordu. Rüzgar'dan gelmişti. Bu adam gerçekten beni öldürmek istiyor, bunun başka bir açıklaması olamaz. "Günaydın Rüzgar'ım💚" yazdım ve gönderdim. Neden mi yeşil kalp? Çünkü 'yeşil' doğayı temsil eder. Yeşil olmadan yaşayamayız. Yeşilin değerini bilmez insanlar ama en önemli şey yeşildir. Çünkü yeşil annemin gözleriydi. Bu yüzden yeşil kalp. Yeşil kalp emojisini sadece babama gönderirdim; bu güne kadar.

Kalkıp rutin işlerimi hallettikten sonra kıyafet seçmek için giyinme odama geçtim

Kalkıp rutin işlerimi hallettikten sonra kıyafet seçmek için giyinme odama geçtim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bunları giydim, havalar da iyice ısınmıştı zaten. Biraz Rocky ile ilgilendikten sonra ikizlerin yanlarına gittim.
- Uyanın yoksa bütün Nutella ve çikolatalı sütleri bitiririm! Diye bağırdım.
- Ya hala, biraz daha uyumam gerek. Dedi Su.
- Demek öyle! Dedim ve ikisini de gıdıklamaya başladım. Onlar da beni gıdıklıyorlardı, kıkırdayıp duruyorduk.
- Kocaman kız oldun, sevgilin bile var, belki yakında evleneceksin hala yaptığın hareketlere bak! Cık cık cık. Dedi odaya giren Kaan.
- Bana sürekli küçük hanım deyip durmasaydınız sizde! Diye çemkirdim.
- Küçük hanıma bak sen, büyümüş de çemkiriyor! Dedi Kaan.
- Hadi kalkın, kahvaltı hazırmış. Diye ekledi ve kucağındaki Toprak'ı bana verip odadan çıktı.
- Amca, beni bekle! Dedi Su ve Kaan'ın arkasından gitti. Ateş de gitti. Biz de bebişle baş başa kaldık. O anda gelen görüntülü aramayla çok mutlu oldum. Çünkü gelen arama sevgilimden.
- Nasılsın güzelim? Diye sordu Rüzgar. Böyle 'güzelim' diyo ya, kim göre mutlu olur ama ben ölüyorum, bitiyorum.
- İyiyim. Dedim.
- Senin eline bebek çok yakışıyor. Biz de mi yapsak bir tane? Yada dört de olur. Dedi. Allahım ölüyorum. Ne kadar çok ölüyorum dedim dimi? Ama başka nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Heyecandan ve mutluluktan ölüyorum! Utançtan cevap veremedim, sadece gülümsedim ve gözlerimi kaçırdım.
- Yüzünü gördüm, mutluyum. Lal, sen bana çok iyi geliyorsun. Dikkat et kendine, görüşürüz. Dedi.
- Görüşürüz. Dedim ve çağrıyı sonlandırdım.
- Duydun mu Toprak, ben ona çok iyi geliyormuşum, elime bebek yakışıyormuş, duydun dimi? Dedim Toprak'a. Tabii ki cevap vermedi, sadece güldü.

Kahvaltı yaptıktan sonra, ne kadar ikizlerle ve Kaan'la vakit geçirmek istesem de okula gittim. 1. ders bittikten sonra Eylül'ü aradım, ama daha gelmemişti. Ben de lavaboya gittim. İşim bittikten sonra aynanın karşısına geçtim. Kapıdan kırklı yaşlarda bir adam girdi.
- Burası kadınlar tuvaleti. Dedim.
- Öyle mi? Dedi pişkin pişkin gülerek. Hızlı adımlarla yanıma geldi ağzımı bir eliyle kapattı ve diğer eliyle ellerimi tuttu.
- Bak küçük hanım, sevgilin ve baban karışmaması gereken işlere karışıyor. Onlara söyle maydonoz olmasınlar, biricik Lal'in başına bir şey gelsin istemezler, dimi? Dedi. Sakin tavrı beni ürpertsede soğuk kanlılığımı korumalıydım. Dizimle kasıklarına tekme attım ve koşarak oradayı terk ettim. İttifak kurdukları düşmanlarının adamı mıydı bu adam? Babama da, Rüzgar'a da hiçbir şey söylemeyeceğim. Zaten çok işleri var, bir de beni düşünsünler istemiyorum. Ben kendi başımın çaresine bakarım. Çantandaki tabancaya mı güveniyorsun? Bak o tabanca bir işe yaramadı. Daha dikkatli olurum. Evet, korkuyorum ama bunun bilinmesi gerekmiyor. Bu adamın kim olduğunu bulmam gerekiyor. Babam ve Rüzgar'ın ne ile uğraştığını çözmem gerekiyor.

Yenge Where stories live. Discover now