XVII

5.9K 342 216
                                    

Sürpriz bölüüüüüm!

Geri geldim kuşlarım!

Bu bölüm önemli şeyler var...

Hadi bakalııım.

Barlas Soysert

Dersliğin kapısından dışarı adım attığım an derin bie nefes alıp hızlı adımlarla ilerlemeye başladım.

5 ders üst üste Oyunculuk alınca içimdeki katil olma potansiyeli yeniden canlanmıştı. Doçentimiz Nazmi Hocayı elinde sallayıp durduğu ince uzun sopayla dövmeme az kalmıştı.

Bazen konservatuvar okuduğuma pişman olmuyor değildim.

Fakülteden çıkıp soğuk havayı içime çektikten sonra tam yürümeye devam ediyordum ki önüme çıkan 'cama kafa atan sinek' ile yürüyüşümü kesmek zorunda kaldım.

"Barlas'ım!" diyerek kollarıma atılmaya çalışmıştı ki bir adım yana kayıp yalpalamasını sağladığımda gülmemek için kendimi zor tuttum. Aklıma Casper gelmişti. Şimdi bu sahneye tanık olsaydı katıla katıla güleceğinden emindim.

"Bir şey mi vardı Nisa?" dediğimde az önce dengesini kaybeden o değilmiş gibi omuzlarını dikleştirip botokslu dudaklarını büzerek, "Seni özledim Barlas'ım." dedi.

Kaşlarımdan birini kaldırıp, "Seni kırmak istemezdim ama çok kaşınıyorsun Nisa." dedikten sonra yanından geçip fakültenin kaldırımlarında yürümeye başladım.

Fakat bugün lanetli günüm olsa gerekti.

Çünkü hem Casper mesaj atmamıştı hem de yakama yapışan bir rakun vardı.

"Bize hiç şans vermedin Barlas! Ama o casper denilen kaşara vermişsin bile! Benim neyim eksik?!" diye arkamdan bağırdığımda karşımdakinin bir insan olduğunu, kum torbası olmadığını kendime hatırlatıp sinirli bir gülüşle geri döndüm. "Bu yüzden işte Nisa." diyerek elimle baştan aşağı süzüp küçümseyici bir bakış yolladım. "Kendini küçük düşürüyorsun. Daha fazla devam etme o yüzden."

Geri dönmüş gidiyordum ki kolumdan tutup kendine çevirdi. "Senden vazgeçmiyorum Barlas."

"Ama sen kendi canından vazgeçsen iyi olur. Zira caspera kaşar dediğin için seni yerden yere vurmak istiyorum." diyerek soğuk bir tavırla elini kolumdan uzaklaştırdım ve yürümeye devam ettim.

Casper'a...

Benim Casper'ıma demişti.

Nasıl sakin kalabilmiştim aklım almıyordu.

Sinirimi atmak için arabaya kadar soluksuz yürüdüm. En sonunda geldiğimde nefes nefese kalmıştım ama bunun yorulmamla bir alakası yoktu.

Çınar bugün yanına uğramam konusunda baskı yapmamış olsaydı Kadıköy'den Beyazıt'a asla gitmezdim. Gerçi sanırım bu durumda baskı yapmamış olsa bile giderdim. Sinirle nereye gittiğime dikkat etmeden sadece sürüyordum.

En sonunda İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsüne geldiğimde kafeye yakın bir yere park ettim ve bir hışım arabadan indim.

Sinirim hala geçmemişti.

Çınar'ın ters oturduğu sandalyesinin olduğu masaya ilerleyip kendimi boş bir çuval gibi diğer boş sandalyeye bıraktım. Çıkan sesle yandaki bir grup insana laf atan Çınar da döndü ve pişkince güldü. "Tomates maskesi yapmış Twety'ye benziyorsun Twety." dediğinde sinirim yeni geçmesine rağmen yenisinin gelmesi uzun sürmedi.

Hüzün Kovan KuşWhere stories live. Discover now