LVI

2.2K 236 84
                                    

Bir haftada iki bölüm mü?

Barlas'ın üstü çıplak olmayan fotoğrafını bulmak > tüm bölümü yazmak.

Vallaha bu bölüm yorum istiyorum satır aralarına, oy da istiyorum. Yoksa küserim bölüm de gelmez, hıh.

Şarkı çok önermiyorum bölüm başlarında onun yerine bu kitaba liste yaptım spotifyda, profilimden ulaşabilirsiniz canigolar.

Sezen Aksu- Gidiyorum Bu Şehirden

Mercan Belçin

Gözümü yavaş yavaş açtığımda yine hastanede olduğumu anlamamla ofladım. Neredeyse son on gündür sürekli gözümü burada açar olmuştum. Bayılmalarım, baş dönmelerim, denge kayıplarım...

Sıklaşan mide bulantılarımla da sürekli hastane yolu tutar olmuştuk. Hatta neredeyse hiç çıkmıyorduk.

"Uyandın mı?" diyen halama dönüp başımı sallayarak yataktan kalktım. Babam da halam da Barlas da artık buna alışıyorlar ve daha soğukkanlı karşılıyorlardı.

"Ben mutfaktaydım, sonra karnımdaki baskı artmaya başladı, başıma ağrı girdi. Kendimi yerde buldum." dediğimde sıkıntı ile baş sallayarak bana sarıldı. "Geçecek kuzum, geçecek. Olur böyle dedi doktor."

"Çıkalım mı artık? Hastanede durmaktan o kadar sıkıldım ki hala anlatamam." diyerek yanaklarımı şişirdim. O an odaya giren babamla da kısa sarılmamızın ardından "Çıkmadan bir Faruk Bey'le görüşmemiz gerekiyormuş." dedi.

"Oho... Öyle her bayılmamda görüşeceksek işimiz var bizim." diye söylenerek omzuma attığım kot ceketimle babamın yanında yürümeye başladım. Beraberce Faruk Bey'in odasını tıklatıp girdik. Artık Faruk Bey'in yüzüne bakıp durumu önceden sezmeye çalışmayı bırakmıştım. Zaten anlamıyordum.

Direkt koltuğa kendimi bıraktığımda Faruk Bey ile göz göze geldik. Bomboş bakışlarına dayanamayıp sırıtarak başımı salladım. "Bir şey mi oldu?" derken yüzümün aksine sesim titremişti. Içten içe korkuyordum dışarıya gülsem de.

Babama döndüğümde onun meraklı bir tavırla Faruk Bey'e odaklanmak yerine bakışları yerde kara kara düşündüğünü görmek beni daha da üzdü.

"Mercan kızım..." diye lafa girdi doktor.

"Çabuk söyler misiniz?" dedim birden. Babam acı çeken bir sesle adımı fısıldadığında onu duymazdan geldim. "Hemen duymak ve kurtulmak istiyorum. "

"Mercan hastalığın gün geçtikçe ilerliyor, ağrıların artıyor, artacak. Eskisi kadar ayakta kalamayacaksın, hastanedeki çoğu tedaviyi daha sık görmek zorundasın. Daha ağır ilaçlar deneyeceğiz. Daha zor bir süreç bizi bekliyor. Ve bu süreçte de..."

Doktorun duraksayıp babama bakması gözlerimin dolmasına yetmişti. Ölümüm yaklaşıyor muydu gittikçe?

"...hastanede olman kontrol altında kalman daha uygun. Hastalığını daha sık kontrol etmeli ve seni daha iyi tedavi edebilmemiz için bunu yapmamız şart."

Dotorun söyledikleri kafamda büyük bir uğultu yaratmıştı. Hastalığı ilk öğrendiğim andan beri en büyük korkumdu bir gün hastanede yatalak yaşamak zorunda kalacak olmam.

Yavaş yavaş tükenmiştim. Yolun sonuna gelmiştim.

Sahi, bitmiş miydi?

"Ne zaman?" diye tek bir soru yönelttiğimde şaşırsa da babamla bakışıp soruma cevap verdi. "En kısa zamanda yatışını yapsak iyi olur, uzatmamak senin açından daha iyi. Ne kadar çabuk müdahale o kadar olumlu sonuç. Tüm bu bayılmaların için de daha iyisi olacak inan bana."

Hüzün Kovan KuşWhere stories live. Discover now