XXXII

5K 304 107
                                    

Medya: Barlas Soysert

Kuzularım tosunlarım!

Hepinizi böyle karşılamazsam tuhaf hissediyorum cjsjfjsjfj.

Mercan Belçin

"Ay dur," diyerek hemşireyi ani bir şekilde durdurunca etine dolgun, sevecen hemşirem heyecanla yoğurulmuş yüzüme bakarak durdu. "N'oldu Mercan kızım. Canın mı yandı?"

"Ay yok," dedim aklıma gelen görüntüleri zihnimden dağıtmaya uğraşarak.

Ama dağılmıyordu işte.

Bu da benim sebepsiz yere heyecan yapıp kızarmama sebep oluyordu.

"Kızım domatese dönmüşsün ateşin mi çıktı yoksa?" diyerek elinin tersini anne usülü alnıma dayayan hemşire ile güldüm. "Yok Gülcan Hemşire'm. Merak etme. Bilirsin azıcık kırığım ben, oluyor arada böyle." diyerek hasta koltuğunda yana kaykıldım ve başımı elinden kurtardım. "Bilirim. Ama en çok da seni severim, diğerleri duymasın." dediğinde hafifçe gülüp kolumu geri uzattım. Gülcan Hemşire de gülümseyerek iğneyi damarıma geçirdi ve makinedeki ayarlamaları yaptıktan sonra odadan çıktı.

5 saatimiz başlamıştı.

Barlas'la sarılmamızı hayal edeceğim 5 beş saat...

Bu cesareti nereden bulmuştum ya da hangi akla hizmet sarıldığım an bayılmamıştım bilmiyordum. Ama ona sarılmak öylesine mükemmel bir şeydi ki tanımlayacak bir şey bulamıyordum.

Kokusunun burnuma dolması, kaslarını kazağına ve montuna rağmen hissedebiliyor olmak, sesini kulaklarımda duymak beni aşkın çukuruna fırlatmıştı. Resmen şu an çamurun içinde debeleniyordum. Her yanımı Barlas sarmıştı. İşin ilginç yanı ise çamurdan hoşlanan domuzlar gibi ben de sonsuza dek bu çamurun içinde kalmak istiyordum.

Bana ihtiyacının olması, sarılmak istemesi içimin kıpır kıpır olmasına, her yere gülücük saçmak istememe sebep oluyordu.

"Bugün seni bile seviyorum Carboplatin (Kemoterapi ilacı)." dedim yanı başımda dikilen şeytani makineye bir gülücük atarak. "Hatta seni bile seviyorum biliyor musun katater? Seni öpebilirim!" dedim iyice saçmalamaya başlayarak. Odada yalnız başıma 5 saat geçirmenin yan etkileri olmuyor değildi.

Kendi kendime gülüp başımı koltuğa yasladım ve gülümseyen yüzümle duvara bakmaya ve Barlas'ımı hayal etmeye başladım.

Biraz sonra yüzümün fazla ısındığını hissedip başka bir yöne baksam da orada da Barlas'ı gördüğümden başımı iki yana salladım.

"Ah, sarı kuş. N'aptın sen bana?" dedim hülyalı bir tavırla.

5 saatin sonuna doğru içeri Gizem'in girmesiyle yüzümdeki salakça gülümseme yerini mutlu bir gülümsemeye bıraktı. "Gizem!" diye haykırıp başımı doğrulttum. Gizem ise benim bu mutlu tavrım karşısında hafifçe gülüp karşımdaki koltuğa oturup bacak bacak üstüne attı. "Hayırdır kızım? Hangi dağda keçilerin evlendi?" dediğinde kemoterapi ilacının verdiği halsizliğe rağmen kocaman bir kahkaha patlattım.

Gizem ise beni kemoterapi ilacı alırken ilk defa böyle gördüğünden gayet mutlu gözüküyordu. "Neler oluyor Karayip Korsanı, yoksa?" diyerek aklına gelen fikirle gözleri fal taşı gibi açıldığında hafifçe kıkırdadım.

"Benden habersiz evlendiniz mi?!" diye çığırdığında az önceki mutlu halim şoka girmiş ruh halimle yer değiştirdi.

"Yok artık Gizem." dediğimde bir balon gibi sönse de tekrar gözleri fal taşı gibi açıldığında yüzüme anlaması için 'abartma' ifadesini kondursam da o çoktan konuşamaya başlamıştı bile.

Hüzün Kovan KuşWhere stories live. Discover now