LXI

2.7K 215 189
                                    

Selamlar kuzular!

Bölümleri paylaşırken krlyirem den ve elifilkim13 ten korkarak paylaşıyorum. Katil civciv gibiler resmen. Bu bölümü de onlara ithaf ediyorum

Bu arada medyada çok sevdiğim bir müzik var. Yazarken de sürekli onu dinlemiştim, isteyenler okurken onu da dinleyebilir

Neyse sizi bölüm alayım, yorum geldikçe bölüm yazasım geliyor bir haftada ikinci bölümü atıyorum.

Ona göre yani bol bol satır arası yorum, diğer bölümü de yine çok yorum atan, yorumlarını beğendiğim birine ithaf edeceğim bu arada.

Mercan Belçin

Çok canım yanıyor.

Dayanamıyorum.

Artık bitsin istiyorum.

İyi de, bitmesini istediğim ne? İyileşmek mi istiyorum yoksa daha fazla canım yanmadan toprağın altına uzanmak mı?

Babam, sevgilim, tüm sevdiklerim beni bekliyor.

Onları üzmek istemiyorum.

Ama daha fazla buna katlanamam, katlanamıyorum.

Bu acıyı çekmek istemiyorum.

Beyaz tavan kendi hikayemin son sayfasıydı sanki. Beynimde oluşturabildiğim birkaç cümle gözlerimin önünden akıp gidiyordu.

Zihnimin bana oluşturabildiği son sözcüklerdi belki de bu sözcükler...

Artık yataktan kalkamıyordum.

Bana isyan eden vücudumu bir utanç gibi gizlemek istiyordum. Nasıl komutlara uymazlardı?

Artık nefes almakta sıkıntı yaşıyordum.

Artık borudan geçen suni nefese muhtaçtım. Bazen bir alkol bağımlısı gibi hemşirelerden o boruyu istiyor, onsuz uyuyamıyordum.

Resim yapamıyordum, ayakta durmam yasaktı. Zaten kalkamıyordum. Gülemiyordum, gülünce ciğerlerim acıyordu. Yemek yiyemiyordum, yemek yiyince saatlerce karın ağrısı çekiyordum. Ağlayamıyordum, ağlayınca yine saatlerce baş ağrısı çekiyordum. İyileşemiyordum, morluklarım vücudumda kalıcı hale gelmişti. Vücudum onları kaldırmakla uğraşmıyordu bile. Sadece minicik bir nefesi vücudun içine çekmeye çalışıyordu. Onda da bu sıralar yetersiz kalıyordu.

O zaman ben neden yaşıyordum?

Bu sıralar kalbim bile yorulmuşken, yavaşça atarken, ben neden yaşıyordum?

Neden hala iyileşmek için çırpınıyor, tonlarca ilacı kendime enjekte ediyordum?

Resim yapamayan ellerimi kendi avucuna alan bir başka el için... Benim yerime bir ağız dolusu kahkaha atan o ses için... Yemek yiyemeyen ve ağrıyan karnımı ovuşturan o eller için... Benim yerime de ağlayan hüzünlü maviler için... Benim yapamadığımı yapıp en azından ruhumu iyileştiren bir başka ruh için...

Tüm azmim, tüm gücüm, tüm hayalim bunun içindi.

Bana dayanma gücü veren, bana bir kez daha nefes al diyen ses buydu. Sevgi... Bana bir kucak dolusu bahşedilen sevgi...

Bu sevgi için yaşamalıydım.

"Sevgilim," diyerek yatağıma çöken bir ağırlıkla gözlerimi ağırca tavandan çektim ve hırıltılı bir nefesi ciğerlerime doldurdum. "Barlas," diye mırıldanıp kemikleşmiş elimi Barlas'ın hala capcanlı duram genç elinin üstüne yerleştirdim. Ben gittikçe yaşlanırken o gençliğinin doruğunda olmanın hakkını veriyordu. Gittikçe daha çok serpiliyor, yüzüne kan geliyor, gözleri farklı ışıklar parlatıyordu.

Hüzün Kovan KuşWhere stories live. Discover now