⚜ the past ⚜

2.5K 215 343
                                    

GEÇMİŞ ♢

Kasım, 2009
Avustralya, Sidney

"Siz bundan sonra kardeşsiniz oğlum."

Kahverengi saçlı çocuk bir annesine bir de karşısında ona çekingen bir şekilde bakan çilli çocuğa baktı. Ondan küçük olduğu yabancı çocuğun dış görünüşünden belliydi.

"Abi mi olacağım artık?" diye sordu kumral çocuk. O zaman sadece on bir yaşındaydı.

Otuzlu yaşlarının sonunda olan kadın başını olumlu anlamda salladı gülümsemeye devam ederken.

Çocuk, bir kez daha karşısındaki ufaklığa baktı. Çocuğun güzel yüzündeki çiller, ufak burnu, sarı saçları ve çekik kahve gözleri çok sevimliydi. Hem karşısındaki çocuğun tatlı görünüşünün etkisiyle hem de artık bir abi olacağının verdiği mutlulukla gamzelerini göstererek gülümsedi.

"Merhaba." diyerek uzattı elini çocuğa doğru. Çilli olan karşısındaki ele ve yabancı çocuğa tedirgin bir şekilde baktı. "Ben Christopher ama sen bana Chris diyebilirsin."

Gözlerini kırpıştırdı çilli olan. Bu kadını babasıyla birçok kez görmüştü ama bu çocuk onun için çok yabancıydı. Elini sıkmaktan çekindi ilk etapta.

Küçük çocuğun yüzündeki korkak ifadeyi fark eden genç kadın ona doğru eğilerek çocuğun tombul yanaklarını okşadı.

"Biz artık bir aileyiz, Felix. Chris de bundan sonra senin abin olacak."

Aile... Abi... Bunlar çilli küçük çocuk için farklı kavramlardı. O gün çocuk aklıyla bunların güzel şeyler olduğunu düşünerek gülümsedi ve karşısındaki Chris isimli çocuğun elini sıktı.

"Merhaba... Abi."

♢♢♢

Haziran, 2017
Avustralya, Sidney

"Neredeydin? Dün akşamdan beri yoksun evde."

On beş yaşındaki genç, abisinin ona yönelttiği soruyu cevapsız bırakarak odasına ilerledi. Üzerinde bir yorgunluk vardı.

"Sana bir soru sordum, Felix." dedi büyük olan, üvey kardeşinin arkasından odaya girerken.

"Sana ne?" dedi ters ters sarışın. O sırada üzerindeki tişörtü çıkarıyordu.

"Yemişsin bir boklar." diye söylendi büyük olan. Sarışın çocuğun üzerinden çıkartıp yere fırlattığı tişörtü aldı ve burnuna doğru götürdü. Ciğerlerine dolan kötü kokuyu hissettiğinde yüzünü buruşturdu.

"Leş gibi kokuyor lan bu! Ne halt yedin?"

Sarışın, üvey abisinin bu ısrarlı hali üzerine daha da sinirlendi.

"Sana ne lan, sana ne?"

Christopher, sinirle tişörtü yere fırlattı. "Abinim ben senin! Doğru düzgün cevap ver."

"Üvey abimsin!" diye bağırdı küçük olan. "İstediğim gibi konuşurum."

"Ne haltlar karıştırdın, Felix? Çabuk söyle!"

✓ poison ♕︎ [felix × chaewon] Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum