7

3.1K 304 142
                                    

Pençeler her zaman avı parçalamaya yaramaz.

Ne kadar süre geçti bilmiyordum, her şey yavaşlamış gibiydi, sesler derinden geliyor, patlama sesleri beynimin içinde yankılanıyordu.
O seslerin asıl kaynağının Chanyeol'un yumruklarının ya da beni yere çarpmasının olduğunu anladığımda gözlerim artık etrafında gerçek kurtların olduğu Wufan'ı neredeyse göremez olmuştu.

Kanımın nemli toprağa karıştığını hissedebiliyordum, her nefes alışımda batan kaburgam buna bir son vermem için haykırmamı söylüyordu. Sağ bacağımı hissetmiyordum, kollarım uyuşmuşlardı. Yüzümün her bir yanı yanıyor, acıyor ve kendime verdiğim yemini yutmam için bana yalvarıyordu.

Jongin'in beni hızlı bir şekilde öldürtmeyeceğini biliyordum ve Chanyeol bunun keyfini çıkarıyordu. Saçlarımdan tuttuğunda baygın halde yüzümü toprağa bastırıyordum, kıpırdayacak gücüm yoktu. Bana ikinci kez vurduğunda işimin bittiğinden emin olmuştum bile. Bedenim taşlı ve çamurlu toprağın üzerinde sürükleniyorken göğsümden aşağıya kayan taşların yarattığı acı diğerlerinin yanında hiçbir şeydi. Başımı sertçe yere bastırdığında çığlıklarımı içimde tutmaya devam ettim. Boğuluyordum, yüzümü birikmiş suyun içine sokmaya başladığında akıllı davranıp nefes bile anlamamıştım. Parmaklarımla toprağı deşmeye başladığımda buna bir son verdi.

"Kes şunu Jongin! Anneni öldürmek istemediğimi biliyorsun."

Kaburgamın biraz altına atılan tekmeyle nefesim kesilmişti. Durmak nedir bilmiyordu, nefes almak için bana zaman bile vermiyordu, kıvranmam için süre tanımıyordu. Öldürmeye programlanmış bir robot gibi bana vurmaya devam ediyordu sadece.

" Sence bu  bir şeyi değiştirir mi şimdi? Yavaş yavaş ölüyor, görüyor musun? Korkuyor musun yoksa Wufan?" Jongin küçük bir kahkaha attığında Chanyeol bir hamlede beni yerden kaldırdı. Kendi ayaklarımın üzerinde bile duramayacak haldeydim eğer beni bu halde getiren kurt adam beni tutuyor olmasaydı çoktan yere yığılmış olurdum. Kendimi Jongin'in yanında bulduğumda Wufan haykırdı.

"Bırak onu! Bu kadarı çok fazla Jongin, hemen bırak onu. Eğer ölmemi istiyorsan bunu kendin yap."

Wufan önündeki engelleri bir kez daha aşmaya çalıştığında kurtlar ona acımayacaklarını belli etmişlerdi. Bir tanesi Wufan'ın boynuna doğru atladığında ne halde olduğumu unutmuş gibi ona doğru hamle yaptım.
Omzumu sıkıca tutan ellerle birlikte geriye çekildiğimde Wufan o kurdu boğazından tutmuştu.

O an gerçekler bir bir yüzüme çarpmıştı işte.

Wufan bir savaşı başlatmak istemiyordu ama Jongin'in istediği buydu. Onu ortadan kaldırınca alfasız kalmış bir sürüye ne olurdu? O sürüye ne yapacaktı?

Jongin ölümü düşünmemem, sakinleşmem için kafamı karıştırmaya çalışmıştı. Bir nebze beni rahatlatmak istemişti ama bu bir işe yaramamıştı.

"Sen ve ben..." Wufan o kurdun cansız bedenini yere attığında etrafındakiler yavaşça gerilemeye başlamışlardı. Şimdi gözleri yanımda duran alfanın üzerindeydi. "Sadece ikimizin olduğu bir dövüş olacak."

"Onu bu kadar çok mu seviyorsun?"

"Evet." Wufan hızlıca cevapladığında hayır demesi için yalvaran gözlerle ona bakmayı kestim. Delilikti bu! Hayatını benim için ortaya atması delilikti.

The Boy /SEKAI Where stories live. Discover now