8

3.1K 287 150
                                    

Bir kurda vurursanız ne olur?

Sıcak suyun içinde ne kadar süredir duruyordum bilmiyorum üstelik artık su soğumaya başlamıştı. Küvetin dışında duran Jongin ise parmaklarını suyun içinde gezdirmekten yorulmuş gibi bacağının üzerinde dinlendiriyordu. Tamamen bir savaştan çıkmış gibi hissediyordum, beynim allak bullaktı, bedenim ise o savaşın yaralarını taşıyordu.

Onun önünde çıplak kalmak utanç vericiydi, bana bakmaması için onu defalarca uyarmıştım ama sadece gülüp geçmişti. Az önce parmak uçlarıma yapışmış kanı bile ondan beklemediğim bir naziklikle ovup çıkarmıştı. Saçlarımı yıkamış ve yaralarıma uzun bir süre bakıp durmuştu. Bacağım küvetin dışında duruyordu, bunu o yapmıştı ayrıca ayağımın koluna dokunuyor olmasından rahatsız değilmiş gibi duruyordu, tam aksini düşünüyor olsam bile.

Bir baloncuğu daha patlattığımda kendi kendime gülümsedim. Başta sıcak ama şimdi ılık olan su tamamen dinginleşmemi sağlamıştı. Gerçekten uykum gelmişti, üstelik susmanın ne demek olduğunu bilmeyen iç sesim bile derin bir uykuya yatmış gibiydi.

"Ayağım seni rahatsız etmiyor mu?"

Olumsuz bir ses çıkardı. Tamamen duvara yapışmış haldeydi, köşede kalmıştı ve ışık oraya daha az geldiği için karanlığın içinde duruyordu. Karanlığın ona yakıştığını fark ettim hafifçe gülümsediğinde ya da uykum yüzünden saçma şeyler düşünmeye başlamıştım.

"Hayır, eğer beni rahatsız etseydi ayağını saniyeler içinde ortadan kaldırırdım."

Onunla birlikte gülümsemeye çalıştım ama alt dudağımdaki yara buna engel olmuştu. Dudağımı gerdiğim anda canım acıyordu. Açıkçası sıcak su vücuduma iyi gelmişti, gevşemiştim ve rahatlatmıştım biraz. Ağrılarım büyük ölçüde dinmişti sadece açık yaralarım ve bacağım sorun çıkarıyordu hala.

"Sadece susmam için mi bana yardım ediyorsun Jongin?"

Adını söylediğimde yüz ifadesi hızlıca değişmişti ama bir şey yapmadı. Sanırım sıcak su onun da uykusunu getirmişti, mayışmış gibi davranıyordu.

"Evet başka bir neden arama. Şimdi nasılsın?"

"Iyiyim ama o odaya geri dönmek istemiyorum çünkü orası soğuk." Somurttuğumda küçük bir su darbesiyle onu şaşırttım. Bacağına sıçrayan suya bakarken gülme sırası bana geçmişti. "Bütün gece ıslak kıyafetlerimle buz gibi odada durdum bunu biliyorsun değil mi?"

"Evet, elbette biliyorum Sehun ama üzerine başka bir koku sinseydi Wufan başka şeyler düşünebilirdi."

"Ne gibi şeyler?" Su ile oynamayı bırakıp ona baktığımda aralıklı dudaklarını hızlıca kapattı. Saniyeler içinde gözlerini benden kaçırmıştı. Benden akıllı olduğu belliydi çünkü ben kendime bile bakamıyorken o ben gibi kaç kişiyi idare ediyordu kim bilir? Düşünemediğim bir şeyleri düşünüyor hatta onları biliyordu.

"Biliyorsun işte." Sesi o kadar kısıktı çıkmıştı ki onu zar zor duymuştum. Yaslandığım yerden ayrılıp hafifçe öne doğru eğildim. Anlamadığımı belirtmek için başımı iki yana sallıyordum suratına bakarken.

"Üzerine kokum sinseydi Wufan seninle yakınlaştığımı düşünebilirdi. Buradaki her eşya bize ait ve bizim kokumuz var onun üstünde. Eğer sana kendi kıyafetlerimden verseydim seninle bir şeyler yaşadığımı düşünebilirdi."

The Boy /SEKAI Where stories live. Discover now