19

2.9K 250 240
                                    

Bir elfe ne söylediğine dikkat et.

Daha önce Jongin'in yaptığı çayı şimdi Minseok yapmış ve ona soru soran bakışlarıma karşılık gülümseyerek yanıma oturmuştu. Jongin sürüsünün içindeki karmaşıklığı sonlandırmak ve onlarla konuşmak için yatağından kalkmış ve iyi olmadığını kendine saklayarak evden gitmişti. Huzursuz hissettiren şeyleri kendime saklamayı tercih ettiğim anda Minseok'un göz ucuyla mutfaktan çıkan Luhan'ı takip ettiğini yakalamıştım. Aralarında olan şey açıktı, sormama gerek bile yoktu ama arkadaşımın bu konu hakkında ne düşündüğünü merak ediyordum. Göz kamaştırıcı güzellikteki elfe artık kaşlarını çatarak bakmıyordu ama onu kabul ettiğini söylememişti aynı zamanda. Jongin ile ilgilenirken onu ikinci plana atmıştım ve bundan rahatsızlık duyuyordum açıkçası.

"Kokusu seni etkiledi mi gerçekten?"

Jongin ile sabah yaptığım konuşmayı hatırladım ona sorarken. Onun benden etkilenmiş olmasını istiyordum, yakın davranışlarını dönemine bağlayarak hareket etmiştim bunca zaman ve hepsinde beni beğendiğini düşünmüştüm. Asıl nedenin başka olması beni kırmıştı ve kırıldığımı fark ettiğimde Jongin toplantı için üzerine bir tişört giyiyordu.

"Beni utandırmak mı istiyorsun yoksa  başka bir şeyin mi peşindesin?" Şok olmuş bir şekilde sorduğunda gülümsemeye çalıştım. Jongin'in bana neden yakın davrandığını, benim için meyve topladığını, evi cehennem kadar sıcak yaptığını biliyordu. Onun döneminin içinde olduğunu ve istediği kişinin ben olduğumu zannediyordu tıpkı ben ve Chanyeol gibi.

"Sadece senin ne düşündüğünü merak ediyorum. Ona karşı ne hissediyorsun?"

Bakışlarını kaçırdı benden sorumla birlikte. Getirdiği çaydan biraz içerken sessizlik hakimdi. "Biliyorsun tüm bu olaylar yaşandığında burada değildim ve sürüye geriye dönüp onun kokusunu aldığımda kendimden geçtim. Elflerin kokusunun bu kadar güzel olabileceğini bilmiyordum özellikle onun kokusunun. İçeri girmek istemiyordum onu görürsem mührü tamamlardım. Zaten kapıdaki elfler kimseyi içeri almıyorlardı ama sen içeri girmemi sağladın ve o sanki her şeyi biliyormuş gibi bir anda ortaya çıktı. Elflerin bizler kadar olmasa bile kötü yaratıklar olduğunu biliyorum ve açıkçası onlardan hem korkuyorum hem de nefret ediyorum. Bir elfe mühürlenmek istediğim son şey bile değilken onu saniyeler içinde karşımda buldum. Ne kadar güzel göründüğünü ya da koktuğunu anlatacak tek bir kelimem bile yok Sehun, bu duyguyu aktaramam. Benimle dalga geçiyor ondan etkilendiğimi bildiği için ve bu durumu ona çok yansıtmamaya çalışıyorum. "

" Peki daha sonra ne olacak? Bu sonsuza dek böyle mi devam edecek? "

Derin bir nefes aldı omuzlarını düşürmüştü. Şimdi doğruca bana bakıyordu, gözlerindeki hüznü görebiliyordum. Bana bir şey söylemesine gerek yoktu cevabı anlamıştım. Bir lider elf ve hain olarak görülen kurt... Ne olmasını bekliyordum ki? Sonunun masallardaki gibi mutlu bitmesini mi? Burada mutluluğa dair hiçbir şeyin barınmadığını bir kez daha anladığımda Luhan yanımıza gelmişti. Kendini karşımızdaki koltuğa attığında yoğun bakışları üzerimizde dolaşıyordu.

"Duyduğuma göre bir misafirimiz varmış." Meyve dolu tabak bacaklarımın üzerine bırakıldığında Luhan'ın bakışları yumuşadı. "Jongin bir şey yemediğini söyledi bakıcılığını ben üstlendim. Sana ağlak bir kurttan daha iyi bakabilirim."

"Ağlak değilim." Minseok karşı çıktığında Luhan gülümsedi. Parmaklarını çenesinin altında bir yumruk haline getirirken sevimli bir ifade ile ona bakıyordu.

The Boy /SEKAI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin