24

2.5K 245 177
                                    

Ama beni kurtarırsın değil mi?

Yağmur zihnimdeki sorularla yarışıyordu adeta, kendi başıma yapmaya çalıştığım çay soğumuş ve daha da acımsı bir tat almıştı. Uykusuzluğun getirdiği stresi yok etmeye çalışıyordum ama her şey bunun üzerine bir tuğla daha atıyordu sanki. Bütün gece Jongin'in odanın bir köşesinden diğerine hareket etmesini, sessizce yatağın ucuna oturmasını, pencerenin önünde uzun bir süre vakit geçirmesini ama asla yanıma uzanmamasını izlemiştim. Ona doğruyu söylemek istediğim onlarca an olmuştu belki ama o anların içi bomboştu. Düşündüğü şeyin ben olmadığı belliydi.

Onun hakkında acı bir şey öğrenmiştim dilimin üzerindeki acımsı tadı yenilemek için bardağa uzandığımda dolu gözlerine rağmen gülümsemeye çalıştığı anı anımsadım ister istemez. Onu izlemekten yorulmuş bir şekilde tavanını kaplayan kağıttan yıldızlara baktığımda neden orada olduklarını sormuştum.

Beşinci yaşını kutlarken annesinden istediği doğum günü hediyesi tavanında yıldızların olmasıymış. Her gece onlara bakarak uyumak istemiş ve annesi bu dileğini gerçekleştirene dek ağlayarak onun peşinden koşuşturmuş. Sarıya boyanmış yıldız şeklindeki kağıt parçaları onun annesinden kalan tek hediyesiydi söylediğine göre.

Bu sabah Jongin ve Luhan yanlarına en iyi adamlarını alarak  başladıkları işi bitirmek için Wufan'ın sürüsüne gitmişlerdi. Orada ne yapacaklarını biliyordum, o sürüyü tamamen yok edeceklerdi. Tek bir kişinin bile yaşamasına izin vermeyeceklerdi.
Kendi başıma kaldığım anda dün gece düşünme fırsatım olmayan şeyi rahatça düşünmeye başladım. Baekhyun büyük bir oyun oynadığının ne zaman farkına varacaktı? Bunun sonunda mutlu olmayacağını ne zaman fark edecekti? Benim hayatımı mahvettiğini, kendi hayatını mahvettiğini ve Chanyeol'un hayatını mahvettiğini ne zaman fark edecekti? Wufan ölmüştü artık çabalamasına gerek var mıydı gerçekten? Bana oyun oynadığını asla anlamamıştım, dahası Jongin'in anlamadığına da emindim. Buraya bir yem olarak gelmiştim ama şimdi işler değişmişti. Her şey kaos haline dönmüştü Baekhyun'un istediği tek şey ölmemdi, Wufan'ın istediği tek şey Jongin'in sürüsüne sahip olmaktı ama şimdi her şey karmakarışıktı.

"Benden nefret ettiğine yemin edebilirim." Minseok sandalyeyi çekip karşıma oturduğunda dikkatimi ona verdim. Nemli saçlarını parmak uçlarıyla dağıtıyordu somurturken.

"Kim senden nefret ediyor?"

"Luhan!" Patlıyormuş gibi bağırdı ellerini iki yana açmıştı. "Çocukmuşum gibi davranıyor bana Sehun sürekli peşimde gezen elfler var ve ne söylersem söyleyeyim peşimden ayrılmıyorlar. Oradan bakınca korunmaya ihtiyacım var gibi mi duruyorum?"

Sevimli bir şekilde başını yana eğdiğinde gülümsedim. Korunmaya ihtiyacı yoktu ona göre elbette ama Luhan onu çok sevdiği için bunu yapıyordu eminim. Buradaki diğer kurtların ona kötü davrandıklarının farkındaydı ve ona daha çok zarar vermemeleri için bunu yapıyordu. Minseok kurt olduğu için korunmaya ihtiyaç duymuyordu kendince ama onu sıkıştıran kişilerin olduğunu biliyordum, buna defalarca şahit olmuştum. Chanyeol birkaç gün önceye dek bu kişilerin başında geliyordu örnek vermem gerekirse ama şimdi başında talihsiz bir aşk vardı.

"Seni sevdiği için yapıyor biliyorsun."

"Evet ama bu daha çok ilgi çekiyor ve diğerleri benim hakkımda daha çok konuşuyorlar artık. Bana daha çok gülüyorlar Sehun ve Luhan ortada yokken benimle dalga geçiyorlar. Birisi onu kızdıracak diye korkuyorum çünkü Luhan'ın kimseye acıması olmadığını anladım."

The Boy /SEKAI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin