12

2.7K 269 139
                                    

Ona her şeyi anlat.

Gök gürültüsü bir kez daha zihnimdeki sesi bastırmak istermiş gibi gürlediğinde gözlerimi artık geriye küllerini kalmış olduğu şömineden ayırabilmiştim. Güneş ışıkları yavaşça odaya sızarken gözlerimi bedenimi ısıtan kişiye doğru çevirdim.

Jongin bir bardak çayla birlikte mutfaktan geldiğinde kendimi kötü, hasta ve bitkin hissediyordum daha çok ama çayı içtikten kısa bir süre sonra başımdaki ağrı bile azalmaya başlamıştı. Onunla sohbet etmeye devam etmiştim ve bu sonu kötü biten bir sohbet olmamıştı. İlgimi çeken şeylerden bahsettim ona uykudan gözlerim kapanana dek ve bir kez bile konuşmamı bölmemişti. Baekhyun olsa ikinci saniyede konuyu değiştirmek için çabalamaya başlardı.

Şimdi ayaklarım onun bacaklarının üstündeydi, bir eli ayaklarımla bacaklarımın arasında bir yerde duruyordu. Koltuğa hafifçe yayılmış bedenini izlerken uykuya dalmadan önce  hatırladığım şey ise onun rahat oturabilmesi için bacaklarımı karnıma doğru çekmiş ve cenin pozisyonunda duruyor olduğumdu.

Acaba uyuyorken ayaklarımı bacaklarının üzerine ben mi koymuştum? Güçlü olduğu için beni hissetmiyor bile olabilirdi bu yüzden şansım varken ayaklarımı çekmem en doğrusuydu.

Sağ tarafa düşmüş başı yüzünden yüzünü net bir şekilde göremiyordum ama düzenli nefes alış verişi hala uyuduğunu belli ediyordu bana göre. Ayaklarımı hafifçe çekmeye çalıştığımda yaptığı şey elini kaval kemiğime doğru hareket ettirmesi olmuştu. Eli sanki avını yakalamış gibi bacağımın üstünde durduğunda derin bir nefes aldım.

Eğer bacaklarında yer sahibi olduğumu bilse bana kızabilirdi ama uykumda yaptığımı söylersem belki öfkesi çabuk geçerdi. Aslında ayaklarımı çekip ondan uzaklaşmak  istememin tek nedeni Chanyeol'dan başkası değildi. O, bizi böyle yakın görürse istediği şeye adım adım yaklaştığını düşünecekti. Üstelik şu an Jongin uyuyorken onunla konuşmak için daha iyi bir zaman bulamazdım.

Sakinleşip ayaklarımı bir kez daha çekmeye çalıştım. Sağ ayağımı elinin altından kurtarabildiğimde korkuyla ona bakıyordum. Şimdilik uykusu ağır gibi görünüyordu, diğer ayağımı da aynı şekilde elinin altından kurtardığımda sevinçle gülümsedim.

Buradan kaçmaya çalışsam böyle başarılı olur muydum acaba? Atlatmam gereken kişi sadece Jongin değildi bunun farkındaydım zaten bu yüzden cesaret bile edemiyordum kaçmaya çalışmaya.

Koltuktan kalktığımda gözlerim istemsiz bir şekilde ona kaymıştı tekrar. Ona Hades'in Persephone'yi kaçırışını anlattığımda gözlerini kırpmadan beni dinlemişti. Bitirdiğimde sorduğu soruya hala bir yanıt bulamamıştım hala.

Ya Persephone narın tamamını yemiş olsaydı ona ne olurdu?

Sessiz olmaya özen gösterdikçe ayağımı bastığım ahşap zemin buna karşı çıkıyormuş gibi ses çıkartıyordu. Eğer uyanırsa ona tuvalete gittiğimi söyleyebilirdim endişelendiğim şey bu değildi, tekrar uyumaz ve Chanyeol ile konuştuğum şeyleri duyarsa kötü olabilirdi. Neredeyse her adımda uyanıp uyanmadığını kontrol ediyordum ama o hala aynı şekilde duruyordu. Gerginlikle birlikte sola dönüp uzun koridor boyunca yürümeye başladım. İlk kapı banyo, ikincisi Chanyeol'un odasıydı. O kapıya yaklaşmaya başladığımda öfkemin arttığını, yapamayacağımı bildiğim halde ona vurmak istediğimi hissettim. Beni öldürmek istemesine alışmıştım, nefretini kabul edebiliyordum ancak yapmaya çalıştığı şeyin bir adı yoktu.

Kendim olmayı kapıyı çalmadan içeri girdiğimde bıraktım. Kaba olmaktan bir şey kaybetmezdim belki bu bana yarar bile sağlayabilirdi. Üstelik yapmaya çalıştığı şeyin farkında olduğum için  bana karşı şiddetine bir son verebilir belki istediğim şeyleri yapabilirdi.

The Boy /SEKAI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin