35 (M)

2.7K 173 85
                                    

Benimle dans eder misin sevgilim?

Yixing kıkırdamaya devam ediyordu yatağımda oturmuş, suç ortağıymış gibi Patates'i kucağına almış bir haldeyken. Ona henüz bir şey anlatmamıştım ama sanki o her şeyi biliyordu. Yüzündeki gülümseme daha da büyüdüğünde ellerimle başımın iki yanını tuttum. Tanrım! Belki o ormandan dönerek büyük bir hata yapmıştım.

"Seviştiniz öyle değil mi? Söylesene Sehunnie.." dedi, adımı uzatarak ve o ses tonuna rağmen adımı sevimli bir şekilde söylemeyi başararak. Açıkçası buna şaşırmıştım, kedimin patileriyle onun minik kulaklarını kapatırken bir kez daha kıkırdadı. "Nasıldı?"

Ona fırlatmak için bir şey ararken kedimi havaya kaldırdı. "Sana kedimi fırlatamam Yixing, sana onunla defalarca vuramam."

"Yanakların kızardı Sehunnie, utanıyorsun!" İşaret parmağını kendi yanağına bastırdığında sağa sola doğru hareket etmeyi kesip sakinleşmeye çalıştım. Ona anlatmalıydım, her kısmı anlatmasam  bile bilmesi gereken her şeyi anlatmalıydım.

"Jongin'in aslında kim olduğunu merak etmiyor musun? Sadece onunla sevişip sevişmediğimi mi merak ediyorsun gerçekten? Ve bunun nasıl hissettirdiğini?"

Başını salladı yavaşça aynı anda kedimin başını da sallamıştı. Tuhaf olan şeylerden bir tanesi Patates ben onunla bu kadar oynuyor, ona bu kadar çok dokunuyor olsam beni mahvederdi ama ona ya da Jongin'e hiçbir şey yapmıyordu. Tüy yumağının daha az sevdiği kişi bendim yani!

"Açıkçası onun hakkında sorduğum sorulara tam anlamıyla cevap vermiyordun. Yani kısa kısa cevaplar veriyordun ve o sosyal medya kullanmıyor dediğin anda bunu algılayamadım. Görünüşü çok havalı dursa bile onda garip olan şeyler vardı. Mesela bu havada kısa kollu tişört ile dolaşması ya da kızdığı anda hırlaması. Onun hakkında birçok şeyi merak ediyorum ama ikiniz hakkında olanları daha çok merak ediyorum. "

Işaret parmaklarını birleştirdiğinde kedim ona katılıyormuş gibi miyavlamıştı. Ikisi birlik oluşturmuştu bunu anlayabilmiştim kısa süre içinde. Ayaklarımı sürükleyerek yanına yürürken hikayenin hangi kısmını anlatmam gerektiğini düşünüyordum. Baekhyun'u es geçmem gerekiyor muydu ya da Jongin'in başta bana zarar verdiği kısımları? Emin olamadığım düşüncelerle birlikte yanına oturduğumda sevimli bir şekilde gülümsedi.

Onun gülümsemesi tuhaf bir şekilde bana cesaret vermişti. O benim en yakın arkadaşımdı ve ondan yeterince şey saklamıştım. Özel hayatım diyerek birçok şeyi anlatmayabilirdim ama bilmesini istiyordum Yixing anlattığım şeyleri bana karşı kullanmayacak birisiydi bundan emindim artık. O, Baekhyun gibi birisi değildi aksine kötü düşüncelerimin bile üzerine koşmamı, onlarla savaşmamı söylüyordu.

"Sınıfça kampa gitmiştik ve o kampta kötü birkaç olay yaşadım. Baekhyun'u kamp yaptığımız alandan biraz uzaklaşmaya ikna ettim. Hayır, hayır onu kolundan tuttuğum gibi çekiştirerek arkamdan sürükledim. Onun benden pek fazla hoşlanmadığının farkındaydım o diğer çocuklar gibiydi ben ise gördüğün gibiydim. Çoğu zaman benim yanımda ne işi olduğunu anlamasam bile yanımda olduğu için mutluydum çünkü o yanımda olan tek arkadaşımdı ama o gün bir hata yaptım. Ben orada hayvan izleri ararken yağmur yağmaya başladı. Gök gürültüsü her zaman Baekhyun'u korkutur ve ona baktığımda delicesine korktuğunu görmüştüm. Çıkış yolumuz yok gibiydi yamaçtan aşağıya inmiştik ve yağmur yüzünden yukarı çıkmamız zordu. Dümdüz yürüyüp patikayı takip edersek belki kampa ulaşırız diye düşündüm ama yolun sonu görünmüyordu ve Baekhyun gitmek için aceleci davranıyordu, ağlıyordu. Onu tutup koşmaya başladım, sanki toprak ayaklarım altından kayıyor gibiydi ama durmak istemedim. Saniyeler sonra Baekhyun'un çığlığı beni durdurdu. Ayağı eski bir kapana sıkışmıştı. Onun ayağını çıkarmak için çok uğraştım ve başardım ama Baekhyun sözleriyle kalbimi kırdı ve daha sonra bayıldı. Onu sırtıma alıp yola devam ettiğimde yolun sonunda sis beni karşıladı ve sonra hırlama seslerini duydum."

The Boy /SEKAI Where stories live. Discover now