℘/𝑒𝓅.5

1K 84 16
                                    

びっくりする

 Vücudunun herbir santimini sarmış heyecan ve biraz da endişe ile sınıfına girdi Haejen.

Az önce ne olmuştu?

Upuzun bir süre düşünse bile aklına gelmeyecek şeyleri yirmi dakikadan az bir sürede yaşamıştı.

Bu onun için eline gelen bir fırsattı ve istediği yolda ilerleyebilmek için bu fırsata sıkıca tutunmalıydı.

Beden dersi sayesinde boş olan sınıfta nefesinin sesi yankı yapıyordu adeta.

Çantasından eskiz defterini almak için sırasına gitti.

Öyle heyecanlıydı ki sırasının üzerinde duran küçük kağıdı fark etmemişti bile.

Defterini çıkarıp sırasına koyduğunda hızlı hareketinin rüzgarı ile yere düşmüştü küçük kağıt.

Haejen de kağıdı düşerken fark etmişti zaten.

İlk başta umursamamayı düşünsede sonradan dayanamayıp kağıdı almıştı. Okuduğuda ise şaşırmadan edememişti.

"Bu da ne?" 

Üçe katlanmış sıradan, şerit şeklinde bir kağıttı. 

Haejen ne olduğunu anlamak için ilk başta arkasına baktı. Kağıdın arkasına ayıcığa benzer bir çizim yapılmıştı. Şirin olduğunu düşünüp sonunda kağıdı açtı.

"She looks like a blue parrot."

Güzel bir el yazısıyla yazılmış ingilizce bir cümleden başka birşey yoktu. Haejen tek kaşını kaldırarak kağıda yazana anlam vermeye çalıştı. Kopya veya kodlama olabilir miydi? Saçmaladığını düşüp kendine gülerken kağıdı cebine attı. Şu anki yaşadığı heyecan bir kağıt parçasından daha önemliydi sonuçta.

❝ ℵ ❞

Son dersin bitimine on beş dakika kala hocanın serbest bıraktığı sınıfın içerisinde gürültüden yüzünü buruştu Haejen. İnsanların bu kadar konuşacak şeyi nereden bulduğunu merak ediyordu açıkçası. Parmağında annesinin armağanı olan yüzükle oynarken sınıfa giren sarı saçlar dikkatini çekti. 

Mina öğretmene bir şeyler söyleyip bir kağıt uzatıyordu. Uğraşsa da ağzını okuyamadı. En sonunda Öğretmen Haejen'in ismini seslenince ışık görmüş tavşana dönmüştü.

"Bayan Myoi seni çağırıyormuş." 

Üzerinde hissettiği birkaç gözden rahatsız olarak ayağa kalkıp çabucak kapının önünde bekleyen Mina'nın yanına ulaştı. Birlikte dışarı çıkıp eski atölyeye doğru ilerlemeye başladılar. Haejen ortamdaki daha da garipleşen sessizliği bozmak istedi ama yapamayacağını çok iyi biliyordu.

"Kalabalığı gerçekten sevmiyorsun değil mi?"

Mina'nın yumuşacık sesi kulaklarını melodi gibi doldurduğunda hafif bir tebessüm etti.

"Aslında göz önünde bulunmayı pek sevmiyorum."

Mina anladım dercesine kafasını sallayıp gülümsediğinde zaten yakın olan atölyeye gelmişlerdi.

İlk Mina içeriye girerken Haejen arkada kalmayı tercih ederek birazcık soluklandı. Cesaretini körüklemeliydi. Zaten bundan sonra geri dönüşün olmayacağını bildiği için fazla düşünmeden atölyeye girdi.

İçeride çok farklı bir atmosfer karşıladı onu. Sınıfın ortasına gitmeden çok kısa bir sürede etrafa göz attı. Duvarlar resimlerle, dolaplar boya ve fırçalarla doluydu. 

Haejen hızlıca yuvarlak masanın başında bekleyen bedenlere doğru ilerledi. Mina ve Bayan Myoi dışında tanımadığı iki kişi vardı sadece. Bayan Myoi sıcak bir gülümseme sunarken konuştu.

"Hoşgeldin Haejen. Bugün aslında toplanmayacaktık ama çocuklarla tanışmanı istedim." diyip hemen yanıbaşında duran iki bedene göz attı.

"Merhaba, ben Seulgi tanışığımıza memnun oldum." Haejen gülümseyerek konuşan kızı tebessüm ederek "bende" diye cevapladı.

"Merhaba, ben de Yuta sergi bölümünden sorumluyum."  Seulginin hemen ardından yanındaki oğlan hızlıca konuştuğunda Hajen de aynı şekilde gülümseyerek karşılık vermişti.

Sonrası hızlı ilerledi; Yuta ve Seulgi resmini ilk gördüklerinde ne kadar beğendiklerini söyleyerek Haejen'i iltifatlara boğması, sonrasında Bayan Myoinin dayanamayıp Haejen'i sıkboğaz etmemelerini söyleyip klübü dağıtması dakikalar sürmüştü.   

Haejen bulundukları duruma gülerken içinin rahatladığını hissetti. Çok da rahatsız değildi.

❝ ℵ ❞

Az önce yaşadıkları hala aklından çıkmazken bir günden nereye geldiğini düşünerek hayret etmeden edememişti.

Okuldan henüz çıkmıştı. Geç çıkması sebebi ile bahçede basketbol takımından başka kimse yoktu. Yavaş ve sakin adımlarla çıkışa doğru ilerlerken aklına gelen taze anı ile gözlerini basketbol sahasına dikti. Bayan Myoi resmini basketbol takımının kaptanı bulup getirdiğini söylemişti. Gözleriyle sahayı hızlıca tararken kolunda kırmızı kağıtla "Kaptan" yazılan kişiyi gördüğünde aradığı kişiyi bulduğunu anlamıştı. 

İrislerini yukarı çıkarıp kaptanın kim olduğuna baktığında bugün daha ne kadar şaşırabileceğini düşündü.

Takım kaptanı farketmeden portresini çizdiği kişinin ta kendisiydi.

Jung Jaehyun.

iyi okumalarღ

love y'all

winter bear ❦ Jung JaehyunWo Geschichten leben. Entdecke jetzt