Before; The Hierophant

477 51 0
                                    

  Güneşin varmasını engelleyen kalın siyah perdeler içerideki insanları ışıktan belki de tanrıdan koruyordu.Perdeler gibi siyah giyinmiş bir grup yaşlı adamlar ayakta belirli bir şekil oluşturacak gibi duruyorlardı. Hafifçe esen rüzgar sayesinde kalın perdeler hareket etmiş içeri az da olsa güneş ışığı girmesini sağlamıştı. Camdan gelen ışıktan rahatsız bile olamayacakları kadar kısa sürmüşte olsa 'görünmüşlerdi' kim tarafından olduğu belliydi.

İçeri giren güneş ışığı sayesinde küçük ayrıntılar çarpmıştı göze. İşlemeli kolonların iç kısımında şekillerini oluşturmuş insanların ortasında birileri vardı. Bu kişilerin gözleri bir bezle örtülmüş ayakta duruyorlardı. Sanki dua ediyormuş gibi ellerini biçimlendirmişti, tek fark ellerini göğe kaldırmak yerine belinden daha alta indirmişti. Yanına gelen biri tek elini tutmuş ona katılırken yavaş yavaş diğerleri de geldi. 6 Kişi ortada toplanınca kolonların yanındaki piyonadan bir ezgi duyuldu. Piyonanın başında kimse yoktu veya yalnızca bazı gözler göremiyordu. Gözleri bağlanmış olanlar yavaşça ellerini diğerlerinden çekip teker teker konuştular.

''Karanlığın ve ebedi zorlukların lordu! Senin ateşini çoğaltacak olan bu nesili bağışla! Yanında olanlardan et bizleri!'' İlk kişi bunları söyledikten sonra piyonada çalınan notalar hızlanmıştı. Bir diğeri konuştu.

''Soğukta bizleri ısıtacak olan lordumuz! Senin ateşini çoğaltacak olan bu nesli bağışla! Yanında olanlardan et bizleri!''

Bir diğeri ve ötekisi uzunca devam ettiklerinde piyonadan gelen sesler bir yavaşladı bir hızlandı.Kolonların arkasındaki perdeden herkesin aksine desenli bir siyah giysi giyinen ve elindeki işlemeli, taşlı olan bastonuyla yavaşça perdeden sıyrılarak ortaya geçti. Bu kişinin yalnız gözü değil bütün yüzü bir bezle örtülmüştü. İçeridekinlerin içini ürpertecek bir sesle konuştu.

''Lordumuz bir hediye istiyor yalnızca ona ait olacak bir beden! Ateşinle çok yaşa!'' Etrafındakiler son cümleyi söylemeye devam ederken bütün camlar bir anda patladı. Bütün camlar dışarı ve içeriye eşit düştükten sonra yüzü perdeli olan şuh bir kahkaha attı.

''Elbette lordum.''

Gözlerim Gözlerine Değdiğinde-YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin