3rd

294 33 2
                                    

  Wei Wuxian, görmeyi en çok sevdiği yüzü elleri arasına almıştı; yavaşça okşamış, ağlamış ve alınlarını birbirine yaslamıştı kendisini değilde bu gözlerin derinliklerine indi ve yavaşça mırıldanmıştı.

 '' Seni seviyorum.'' Baktığı gözlerin renkleri birbirine karıştı parlamaya başlamış ardından onu yanıtlamıştı, sarılarak çünkü yetmezdiki gücü, dayanamazdı ki kalbi . Öyle hoş bir his ikisine de işlediki kanları daha huzurlu akmaya başlamıştı sanki. Ay ışığı altında sevildiklerini öğrenmişlerdi, bu sevinci bozacak şeyi duymak istememiş olsalar bile kaçamamışlardı. 

 ''Usta Qiren!'' Lan Wangji sarıldığından destek alıp tepenin sonundan klanına bakmış ve yavaş yavaş göz yaşları süzülmeye başlamıştı ;Ustası, babası yerine bunca yıl ona bakan adam bir yaratığın ellerinde yaşamı için çırpınırken nasıl yaş dökmezdi? Hıçkıra hıçkıra ağlamıyordu ancak her bir damla Wei Wuxian'ın kalbine saplanıyordu. Sevdiği adamı kolları arasına aldı ve elindeki uzun iğneyi sevdiğinin omzuna yavaşça batırdı. Lan Wangji şokla geri çekildiğinde sadece buruk bir tebessüm verebilmişti. Onu zarar gelmeyecek bir yere bıraktıktan sonra uzun bir ıslıkla flütünü çağırdı.

 ''Bize ihtiyaç duyuyorsun!''                                                                 ''HAHAAHa Kabul et artık!''

                           ''Biz olmasak sevdiğin adamı bile kurtaramazsın!''                      ''ZAYIFSIN SEN!''

          ''Kılıcınla nereye kadar gidebilirdin ki !''                        '' BİZSİZ SEN BİR HİÇSİN!!''  


''Yeter''

''Siz bana itaat etmek zorundasınız.''

 Yanan klana doğru ilerledi, burası Lan Wangjiyle en çok anısı olan yerdi kaybedemezdi. Hırsla flütünü çalmaya başladığında insanlar oldukları yerde dondu kalmıştı. Yiling Laozu geri dönmüştü, bu canavarlarda onun askerleriydi ve onları öldürmeden geri dönmeyecekti bunları biliyorlardı. 

 Kırmızı gözlerini devirmekten başka bir şey yapamamıştı, bunlar Lan Wangjinin halkıydı dokunamazdı. Herbirini yavaşça dondurduğunda daha da paniğe kapılsalarda onlara almaya gelen garip yaratıkları gölgeleriyle avlıyordu. Gölgelerini bırakıp Usta Qiren'e doğru ilerledi yanındaki canavara kırmızı gözleriyle bakarak ve hafif ılık bir ıslıkla kurtarmıştı, oldukça kolay olmuştu. Kibirli adam bir teşekkür bile etmeden canavarlarla savaşmaya başlamıştı bile.

  Çoktan başka klanlara yayılmış bir sürü canavar ve ruh olmasına rağmen Wei Wuxian acımasıca hepsini katledip sevgilisinin intikamını alıyordu. Ölmüş askerleri tekrar tekrar kullanıyor ancak yaşayan insanlara kimsenin elini bile sürmediğinden emin oluyordu. Bunun yanı sıra hala düşmanını öğrenememiş olan aptal birkaç insan ona ok atmaya çalışıyor sanki bunu önceden yaşanmamış gibi tekrarlanmasını, öfkesinin dozunu kaçırmasını istiyormuş gibi davranıyorlardı. 

 Yavaş yavaş ilerlemeyi kesip bütün canavarları kendisine toplamak için kan kokan bir müzik çalmış ve bütün her yere dalga dalga yayılmasını beklemişti. Kokuyu alan bütün canavarlar, ruhlar müziğe koşmuştu yazık! Hiçbir şeyden haberleri yoktu. Cehennemde verilen cezaların daha acımasızını az sonra göreceklerdi ancak bu kan kokan müziği takibi bırakmamışlardı. Öte yandan aklında bir tek Lan Wangji vardı, bütün bunlar hemen bitse ve sarsalar birbirlerine, koklasa o güzel saçlarını ayrılmasalar sonsuza kadar.

 ''Hoşgeldiniz''

Gözlerim Gözlerine Değdiğinde-YizhanWhere stories live. Discover now