The Hierophant IV

358 42 7
                                    

  Bu çirkin fikirli insanların daha çok yaşamasına katlanamazdı. Dedektifin bir şey yaptığı yoktu. Sakinliğini korumaya çalışarak bekledi, bugün olacak olan toplantılarını. O yaşlı bunakların hepsi içeri girdiğinde gerçek şeytanı, tapmaları gerekeni gösterecekti. Dedektif onu hayal kırıklığına uğratmıştı. Evet, aklı hep ona gidiyor ancak bunu durduramıyordu. Dedektifi bu yaşamında göreceğini düşünmemişti ancak asla değişmemiş o soğuk su gibi sert durgunluğuyla bakmıştı ona. Dedektif, Xian 'ı birden çok görmüş ancak hiçbir seferinde tanımamıştı kimle konuştuğunu. Silik bir yüzdü onun için ve bu Xian'ı her seferinde sinirlendiriyordu.

  Yaşlı ve aptal insanlar bir bir içeri girmeye başladığında uçan bir kargayı öldürdü. Ölü karganın yanına gitmeden ve hatta kanının tam akmasını beklemeden flüdünü çıkardı, ağır ağır parmaklarını deliklere hafifçe bastırdı ve dudağını hafif aralayıp ince ince nefesini üfledi. Nefesi bir melodi olup çıkarken Ölü Karga siyah sislerin içinde boğuldu ve hızlıca uçmaya ve normal bir karganın çıkarmaması gereken sesler çıkardı, aslan gibi kükredi. 

 Karga kanatlarında sislerle uçup etrafta gördüklerini Xian'a aktarırken Xian bileğinde hissettiği el ile durmak zorunda kaldı. Ona kimse dokunamazdı, Xian hissedemezdi nasıl? Nasıl bir insanın sıcaklığını bileğinde hissedebilmişti ve bu sıcak el nasıl bileğini kavramıştı? Flüt sesi kesildiğinden beri karga öylece havada kanat çırpıyor, bir komut bekliyordu. Wang Yibo da bekliyordu, bir yanıt.

''Xian?''

Askerler küçük kiliseden sürücesine çıkardıkları yaşlıları hızlıca araçlara bindirmiş ve uzaklaşmışlardı. Wang Yibo ve Xian hariç. Wang Yibo gitmiyor çünkü cevap bekliyordu ancak Xian gidemiyordu. Gerçekten gidemiyordu, flütünden çıkan hiçbir ses veya hafif ıslığı onu buradan götürmeye yetersiz gelmişti bir anda.

İki uzun çığlığa kadar beraber kaldılar.


Gözlerim Gözlerine Değdiğinde-YizhanWhere stories live. Discover now