4th

258 34 1
                                    


 Tüyler ürpertici, herbir canavarın biçimi tüyler ürpertici. Wuxian'ın flütünden damlayan kanlı melodiler havaya karışmış ve  kısa sürede etrafın rengini değiştiren bir halkaya dönüşüvermişti, halkanın ortasında herkesi kurtarmak için çabalayan küçük bir aşık vardı sadece. Tek dileği sevdiğiyle olmaktı ancak Wuxian kibirli tanrıdan çok şey istiyordu. Etrafındaki canavarlar yavaş yavaş çoğalırken Wuxian çoktan çoğunun işine bakmıştı bile! Flütünden damlayan melodiler ve etraftaki böğürme sesleri yavaş yavaş hoşuna gitmeye bile başlamıştı, ne güzeldi bu ezgi! Biraz daha, daha fazla ,hepsini.

   Sonra birden flütün içerisindeki siyah ruhlar melodilerle beraber dışarı aktıklarında etraftaki halka gürültüyle kaybolmuştu, koku hala etraftaydı ve canavarlar bir şeyin yanlış gittiğini anlayarak daha hızlı koşmuşlardı. Etrafa yayılan siyah ruhlar Wuxian'ın etrafında hızlıca dönüp onu yukarı doğru çekerlerken birden ağzından içeri girdiler. Wuxian sonunda yere düştüğünde öksürüyor ,vücudunu kontrol etmeye çalışıyor ancak beceremiyordu. Kulağından bir ses fısıldadı.

''Nefese neden ihtiyacın olsun ki?''    

''Sen hala insan olduğunu mu düşünüyorsun?''

''HAHAHAHahahaHAHAHAhaAHaaHAAAA''

''Sen artık bizim yuvamızsın, insan değil.''

''Damarlarından kan akmayacak!''

''Gözlerinden duygu geçmeyecek.''

''ZAVALLI BİR KUKLASIN YANLIZCA.''

''HAHAHHAHhAHHaAHAhahAHahhahHA''

  O an Wuxian konuşan herbir ruhun yüzlerini gördü. Acımasızca o uçurumdan itilmiş kişileri... hepsininin hala yaraları açıktı çünkü o yaralar kapanmadan ölmüşlerdi. Bu yoldan geri dönemeyeceğini biliyordu, biliyordu ve bu yüzden parlak kırmızı gözlerinden ağır bir kin kırmızısı geçtikten saniyeler sonrasında iki elini hızlıca birbirine çarptı. Sanki onurlu bir savaşçının kınından kılıcını çıkarıyormuş gibi zıt yönlere doğru ellerini çekti. Elleri arasındaki mesafe asla boş kalmıyor yerine; Damar damar, irin dolu ve bunlara zıt elmas gibi keskin bir kılıç doğuyordu.

 Vücudu kılıcıyla her saniye damarlarını paylaşırken kendisine gelen canavarların üzerine doğru koşmaya başladı. Hızı herkesin gözünü kamaştırmış öyleki ölen canavarlar bile anlamamışlardı. Tek Tek herbirini katlettikten hemen sonra gözlerinin önünde nefes nefese kalmış olan sevgilisini görmüştü. Kıyafetindeki pisliklere rağmen güzelliği engellenememiş olan sevgilisi, ona doğru ilerlerken bacakları titremeye başlamıştı elinde yaratılmış olan kılıcı yavaş yavaş yanarak kaybolduğunda sarılmak istemiş ve kollarını açmıştı ancak nereden geldiğini bilmediği bir ihanet kokusuyla vücudundaki herbir ruhun çığlıkları kulaklarını sarmıştı. Ellerini kulağına götürse bile bir işe yarmamıştı. Ama sonra anladı ki sol omzundan sağ beline kadar kesilmişti. 

  Demiştik ya tanrı,

Tanrı kibirliydi. 

Öyle çok kibirliydi ki! Hayatında kendisinden tek bir şey isteyen kuluna sırt çevirmişti. 

Ve hala kibirliydi ki! O kulu yanına bile almayacaktı, sonsuza kadar Dünyada kimse onu göremezken yaşamaya çalışacaktı. 

Tanrı alevlerle yaktığı şeytana özenmişti ve bu böyle devam edecekti.

Bu evrende tanrı bile kötülerin tarafındaydı.


Umarım beğenirsiniz!

Gözlerim Gözlerine Değdiğinde-YizhanWhere stories live. Discover now