42•

2K 184 72
                                    

Gökyüzü
İki saat sonra

Evrimler eve gitmişti. Annem, ben ve Kenan ıssız evde kalmıştık. Kenan etrafı toparlarken ona yardım ettim. Çizi koşa koşa kapıya geldi, mutfağın kapısında öylece durup bana baktı. Üzüldüğümü hissetmekle kalmıyor, o da üzülüyordu.

Kenan yanağımı öptü, bana sarılmasına izin verip ona yaslandım. Başımı arkaya atarak gülümsedim. Boynumu öptü, duraksadığında kokumu içine çektiğini fark ettim. Gözlerimi kapattım. "Beni tamamla,"diye fısıldadım.

"Böyle mi?"dedi alçak sesle. Dudaklarını boynumda gezdiriyordu.

Gözlerimi hafifçe araladım. "Annem gelmesin şimdi."

Geri çekildim. "Tamam sarışınım,"dedi omzumu da öpüp.

Annemin yanına yürüdüm, açık olan televizyonu boş gözlerle izliyordu. "Kenan çay yapıyor, konuşalım mı biz de?"

"Neden hiç söylemedin?"

"Neyi?"

"Kenan'ı. Bunca zaman beraber kalıyorken..."

"O zaman çıkmıyorduk anne."

Başını ovaladı.
"Neydi peki?"

"Korkuyordum,"diye fısıldadım.

Üzgündü.
"Korkmalısın da. Doğru olmadığını biliyorsun."

"Ben böyleyim anne,"dedim güçsüz bir sesle.

"Zaten aranızda da yedi yaş var."

"Ben de yetişkinim."

Annem koltukta kenara kayıp benden uzaklaştı. "Çağıllar biliyor mu?"

"Evet..."

"Evrimle mi o da? Sizin gibi?"

Başımı salladım.

"O çocuk da mı?"

"Anne bizi geçebilirsin ama onun ne kadar iyi birisi olduğunu biliyorsun."

Kenan'ın uzattığı çayı alırken "Ne zamandır?"diye sordu.

"Beş buçuk ay."

"Hep arkadaştınız ve birden mi oldu bu?"dedi şaşkınlığını sürdürürken.

"Hayır. Gökyüzü'nü gördüğüm ilk andan beri."

"Ben de Kenan'ı..."

"Gülin vardı, o neydi?"dedi sorgulayıcı tavrıyla.

Dolu gözlerle anneme baktım.
"Kendimi böyle kandırabilirim sandım. Anne yemin ederim, çok yoruldum. Korkmaktan, saklanmaktan..."

"Kenan sen seviyor musun?"

"Çok seviyorum,"dedi Kenan yutkunup.

"Hayatınız normal olmayacak. Biliyorsunuz, değil mi? Bir yuvanız ol-"

Kenan annemin soluna oturdu.
"Evlatlık edinebiliriz, taşıyıcı anne... Gökyüzü'nü burada mutlu olmazsa bir saniye arkama bakmadan götürürüm. Onunla her yere giderim. Onsuz da hiçbir yere gidemem, siz de bizi kabul etmezseniz ben üzülmem. Yirmi sekiz yaşında adamım, hayatımı kimseye soracak değilim. Ama Gökyüzü yıkılır. Sizi çok seviyor."

Annem çayını sehpaya bıraktı. "Ailen biliyor mu Kenan?"

"Biliyorlar."

"Ne?"dedim şokla.

"Anneme bahsettim, böyle şeylere takılacak insanlar değiller. Babamla da Gökyüzü tanışmamıştı, siz de öyle. İsterseniz tanıştırırım."

"Annen ne söyledi?"

Kenan gülümsedi.
"Kalbini dinle, hayat tahmininden çok kısa."

Ben de gülümsedim.

"Sonra Gökyüzü'ne hislerimi söyledim."

Annem de gülümsedi.
"Tamam, dinleyin o zaman."

"Gerçekten mi?"dedim titrek bir sesle.

Başını salladı. "Mutluysanız mutlu olacağım. Başka çarem yok."

Anneme heyecanla sımsıkı sarıldım. "Anne... Çok teşekkür ederim, dünyanın en güzel annesisin."

"Yedi yaşa hala alışamayacağım,"diye sızlandı annem.

Kenan güldü. "Arkasını kolluyorum gibi düşünelim."

Dil çıkardım.

"Bakın, çocuk işte."

"Annemin yüreğine indirme artık."

"Oğlum asla yaşını göstermiyorsun."

"Biliyorum,"dedi Kenan egoyla.

"Yakışıklı genleri işte..."dedim kıkırdayıp.

Annem, Kenan' babacığım demişim gibi bir tepki verdi, omzuma vurdu.
"Bak bir de yakışıklı diyor yanımda!"

"Ama değil mi?"

Dayanamayıp gülümsedi. "Evet, evet öyle."

Sonra Kenan da gülümsedi.

"Ee?"diye sordu annem. "Nasıl tanıştınız? Ben en son yurduna gidince eve çıktığını öğrendim."

"Çağıl bizi tanıştırdı."

"Onunla nasıl tanıştınız anlatın bakalım."

"Ben ailem para göndermesine rağmen yük olmamak için bir süre sonra para istemedim, lunaparkta Çağıl'ın yanında çalışmaya başladım. Baktım aynı üniversitedeyiz, bölümler farklı falan. O da beni Furkanla tanıştırdı, çocukluktan arkadaşlarmış. Gözüm tutmadı şerefsizi. Pardon..."

"Bir tuhaf zaten,"dedi annem de onaylayarak.

Kenam arkasına yaslandı.
"Çağıl gibi birisi onunla ne yapar anlayamadım. Her neyse. Sonra burada LGBT etkinlikleri olduğunu duydum, Çağıl söyledi. Öyle de bana açıldı, çok üzgündü. Furkan'ın tepkisinden korkuyordu. Benimkisinden de... Korkmamasını söyledim, yanında olacağımı söyledim. Çok sevindi. Neyse, o etkinlikte Gökyüzüyle tanışmış. Gökyüzü sorunca panikledi, destekçiyim falan diye zırvaladı ama ben yemem."

Güldüm. "Yemez."

"Arkadaş-flört gibi takıldık sonra-"

"Çağıl ve Evrim nasıl tanışmış?"

"Evrim lunaparkın çıkışında kayboldu güya, bunu da yemedim. Telefonumdan Çağıl'ın numarasını almış sonra, küçük şeytan."

"Korkmamışlar mı?"dedi annem safça. O an bizi anlamaya çalışan tatlı bir kadın vardı.

"Yok, deli cesareti işte. Her gün gelip kayboldum diye Çağıl'ın tepesine geliyordu. Çağıl zaten geri zekalı, dedim ona da bak bu çocuk kaybolmuyor diye. Seninle ilgileniyor, dedim. İnanamadı."

"Hayır o da yakışıklı bir şey,"dedi annem.

"Ben de onların arasını yapmaya çalışırken çok yakınlaştım, anahtarları bile verdik,"diye güldüm.

Sessizlik oldu.

"Anlayacaksın, değil mi bizi?"dedim.

Annem gülümsedi. "Anlayacağım bakalım. Oğlum bana bir çay daha koysana,"dedi tatlı tatlı.

Bardağını alıp gülümsedim, annem yanımda olduğu için çok mutluydum.

çağıl ve gökyüzü kadar kendilerine olan ilgiye kör iki kişi daha yok zhsnsndndmdg

Gofret {Texting} bxbWhere stories live. Discover now