11•

4.8K 360 220
                                    

Gökyüzü

Bazı insanlar size bir şeyi yapmamanızı söylerler. Eski sevgiline yazma, o seni hak etmiyor. Sende hiç gurur yok mu? Sana hata yapmış insanlara ikinci bir şansı verme!

Oysaki hata yapmadan hayatı öğrenemeyeceksindir.

Erkekler sert olmalı, kibar olamazsın!

Bir kızı seviyorsan ona pislik gibi davran, erkekler sevgisini böyle gösterir.

Erkekler ağlamaz.

Erkeklerin duyguları yoktur.

Erkekler dans edemez, kız mısın sen?

Hepsi boş hayatlarındaki kendi saçma doğruları, siz onların doğrularını bozduğunuzda etiketiniz hazırdır bile. Pısırık, kız gibi...

Ama kendin olmaya başladığındaki o tatmin edici hissi elinden alamazlar. Sen ise üzerindeki etiketi yavaşça çıkarırsın.

Dışarıdan ailesiyle mutlu bir tablo çizen birisi gibi gözüktüğümü biliyorum ama gerçek bu değildi. Babam lisede dans etmeye başladığımı öğrenince deliye dönmüştü. Beni dans kursundan almış ve iki ay dışarı çıkmama izin vermemişti. Neden cezalı olduğumu o zaman anlayamamıştım. Şimdi anlayabiliyordum. Babamın saçma doğrusunu ezip geçmiştim. Erkek değildim, ona göre.

Böylece lisedeki son iki senem cehennem oldu, babam sürekli bana yüklendi ve beni bir kafese hapsetti. Üniversiteye geçtiğimde kafesimi parçaladım.

Önce Çağılla tanıştım. Çağıl ile ben LGBTQ+ etkinliklerinde tanıştık, yanımdaki eşcinsel arkadaşımı desteklemeye gelmiştim. Parti gibi bir şeydi.

Çağıl böyle sanıyordu. Gerçek ise onları tanımak için gelişimdi. Benzeyip benzemediğimizi merak etmiştim.

Buna henüz bir cevap veremiyordum.

Çağıl beni iş yerindeki Kenanla tanıştırdı. Beni o gün sohbete pek dahil etmediği için ona gıcık olmuştum.

"Gelirken başına dikkat et, lütfen Gökyüzü."

Çağıl'ın son andaki uyarısı bir işe yaramayınca başımı alçak kapıya çarptım. "Ah!"

İçerideki arkadaşı dudaklarında çarpık bir gülümsemeyle bana baktı. Başımı ovarak içeri girdim.

"Ah, başın acıyor mu?"

Hala gülen çocuğa ters ters bakarak "Hayır,"dedim.

Üzerindeki kot ceketle gözleri aynı renkteydi, ceketiyle uyumlu giydiği pantolonunun dizleri yırtıktı. Kulağındaki gümüş piercingde gözlerimi gezdirdim.

Çağıl üzerindeki kahverengi ceketini sandalyelerden birisine attı. Biz birbirimize bakarken konuştu. "Gökyüzü, bu Kenan. Kenan, Gökyüzü."

Başını hafifçe yana eğerek gülümserken ben de istemsizce gülümsedim. Az önceki sinirim adeta puf olmuştu.

Elimi uzattım. "Memnun oldum."

"Ben de öyle,"dedi dudakları hala gülümsemesinin izlerini taşıyorken.

"Ben atlıkarıncaya bakıp geliyorum!"dedi Çağıl bize gülümseyip.

Yeni tanıştığım birisiyle başbaşa kalmak... En büyük dehşetlerimdendi.

"Ee... Sen... Okuyor musun?"

Kenan dudaklarına sigarasını yaklaştırırken cevap verdi. "Üniversite üçüncü sınıfım, Anadolu'dayım, sen?"

"Benim... İlk senem ama ben de oradayım evet. Hangi bölümdesin ki?"

Gofret {Texting} bxbWhere stories live. Discover now