14•

3.9K 320 26
                                    

Gökyüzü

"Bir-iki-üç! Dön!"

Herkes bana bakınca başımı kaldırdım.

"Gökyüzü, bugün iyi misin? Geride kalıyorsun,"dedi arkadaşım. Düşünceli beynimi toparlamaya çalışmakta başarısız olduğumu anladım.

"Bugün izin isteyebilir miyim?"diye sordum hocama.

Hocam şaşkındı. "Bir şey mi oldu?"

"Sadece... Pek iyi hissetmiyorum."

"Tamam, bugünlük böyle olsun. Toparlanırsın."

Başımı salladım ve başka kimseyi dinlemeyerek çantamı aldıktan sonra stüdyodan çıktım.

Uykusuzluktan ölmek üzere olduğum için ve duygusal bir boşlukta hissettiğimden -Gülin sayesinde, teşekkürler- çikolata ve kahve aldım.

Boş sayılan parkta kahvemi yudumlayarak yürüdüm. Birkaç oyun oynayan küçük çocuk ve ailelerde duvara bakar gibi göz gezdirdim.

Uykusuzluktan resmen ölüyorum.

Ve çok gencim!

Parkın çıkışına doğru geldiğimde iki el gözlerimi kapattı. Korkuyla bilekleri yakaladım.

Fatma.

"Naber?"dedi gülerek.

Üniversiteden dönmüştü!

"Hoş geldin!"dedim kahkahayla, ona sarıldım. "Ne oldu aniden? Buraya uğrar mıydın?"

"Hafta sonu geleyim dedim." Koluma girdi. "Ee? Gülinle nasılsınız? Evrimler ne yapıyor?"

Gülümsemem dondu.

"Ayrıldınız mı?"dedi Fatma şokla.

Başımı salladım.

Bana sımsıkı tekrar sarıldı. "Gökyüzü... Ne diyeceğimi bilmiyorum, inan ki haberim yoktu."

"Önemli değil ki, biliyorsun."

Gülümseyip geriye çekildim.

O da gülümsedi. "Gel dünyayı yiyelim."

Ardından koluma girdi.

"Olur,"dedim huzurla.

Fatma ve ben çiğ börek yedik. Tuzlu üzerine tatlıyı da ihmal etmemeye karar verip pastayla menümüzü tamamladık.

Milkshakeler -evet onu da aldık- elimizde çıktığımızda "İstanbul'dan biraz daha bahset,"deyip güldüm.

"Çok boğucu ama o kadar da güzel,"dedi neşeyle.

"Arkadaşların var mı?"

"Evet ama Evrim ile senin gibi olmuyor."

"Gülin?"dedim kaşlarımı kaldırarak. Onu benim yerime saymasını beklerdim.

Karşıya geçmeden kırmızı ışık yanınca durdu.
"Gülinle eskisi gibi değiliz. Uzaklaştık, aslında bir nedeni de yok."

Üzülmüştüm. "Öyle mi?"

"Biraz gıcık olmaya başladı,"dedi göz devirip.

"Ne konuda öyle düşünüyorsun ki?"

"Her konuda. Lisedeki o kız değil, Gökyüzü. Belki sinirleneceksin ama ayrılmanız iyi olmuş. O, seni hak etmiyor."

"Ondan hala hoşlanıyorum,"diye itiraf ettim.

Karşıya geçtik.
"Kenan'dan hoşlandığın gibi mi?"

"Fatma-"

"İnkar etme,"dedi dudak sarkıtıp. "Onun yanında başka birisi oluyorsun. Neyden bu kadar korkuyorsun söyle bana, hayır öyle bakma. Bunları konuşacağız. Bu dedikodular için geldim! Seni reddetmesinden mi korkuyorsun?"

"Kafamı karıştırıyor,"dedim en sonunda. Sesim titriyordu.

Fatma yüzüme çarpana kadar bunları düşünmekten bile kaçtığımı fark ettim. Kenan'ı farklı gördüğümü kendime bile söyleyemiyordum hala. Ağlamak üzere olduğumu hissediyordum.

"Gökyüzü... Kendini Gülinle gölgeleyemezsin."

Kendi hislerini bilmeyen aptalın teki olduğumu düşündüm.

Dolu gözlerimi yere diktim. Her şey bir anda ağır gelmişti.

Fatma omzuma dokundu.
"Sana karşılık vereceğini düşünüyorum."

"Ben..."

"Heyoo!"

Evrim bir anda aramıza girerek Fatma'yı kucakladı ve döndürdü. Arkasındaki Çağıl gülümsüyordu, benim ağlak yüzüme bakınca gülümsemeyi kesti.

"Ne oldu?"

"Eve gideceğim,"dedim ağlamaklı bir sesle.

Ve onları dinlemeden eve yürüdüm.

Tüm gece düşünmek için...

atlamayın bir tane daha yolda

Gofret {Texting} bxbWhere stories live. Discover now