44•

1.9K 177 79
                                    

Gökyüzü
11:30

Güneş yeni yeni tepeye yükseliyor, havada tatlı bir soğuk insanı ısırıyordu. Serdiğimiz kilime yerleşirken yanımdaki Çağıl, sepetlerden birisini karıştırıyordu.

Evrim dizlerime yattı. "Hadii! Acıktım,"diye mızlandı.

Çağıl bu tarafın boş olmasından faydalanarak ona eğilip öptü.

"Bir daha öpüşün, fotoğraf çekeyim,"dedi Simge kamerayı sallayarak.

"Öpüşüp durmayın, temas bağımlıları."

"Çağıl, hadi lan!"diye kızdı Kenan.

"Kibar kibar yelleme,"dedim alayla.

Gözlerini kısıp belindeki silaha uzanan kovboymuş gibi yaptı. Aynı anda birbirimize sahte nişanlarımızı aldık.

"Çağıl Yargıcı, benim bölgemdesin,"dedim tehlikeli bir sesle.

Simge "Dırırı!"diye efekt ekledi ağzıyla.

"Vulcanus'u bırak, meselen benimle,"dedi Çağıl etrafımızda dolaşırken.

Evrim'i boynundan kendime bastırdım. "Bu, senin için çok mu değerli?"

Evrim güldü.
"İmdaat!"

"Gülme, role gir."

Gülmeyi kesti. "Çağıl, beni kurtar!"

O sırada Ateş de gelmişti.

"Bu güzelliği unut,"dedim başımı sağa sola sallayarak.

"Onu bırak! Meselen benimle!"

Evrim'i iyice kendime bastırdım.
"Ateş edersen en değerlin ölür!"

Fatma gülmeye başladı. "Çok heyecanlı."

Evrim'in yanağını öptüm. "Artık benimsin."

Sırıtmasını gizleyemedi. "Gökyüzü..."

"Ne yapıyorlar?"dedi Ateş, bir yandan Kenan'a yardım ediyordu.

"Beyinsiz halleri işte. Her zamanki gibi,"diye alay etti Kenan.

Evrim'in yanağını ısırdım. "Ah!"dedi kıkırdayıp.

Lavin "Lan benim canım acıdı,"dedi şaşkınlıkla.

Çağıl üzerimize atlayıp beni gıdıkladı, Evrim kolumdan kaçarken ikisi bana birlik oldu. Çağıl, beni tuttu. "Isır Evrim!"

"Kenan!"diye çığlık attım.

Çizi hop diye onların üzerine uçtu. Kahkahayla kaçtım. Evrim devrilmiş, gülüyordu. Çizi'yi üzerlerinden aldım.

"Güldüm ama kolumu ısırdı, acıyor,"dedi Evrim kolunu ovarak. Çağıl ovduğu yeri öptü.

Fatma elini kalbine koydu.
"Kalbim..."

Çizi'yi havaya kaldırıp öptüm.
"Beni koruyor, babası gibi. Evet, baban gibisin sen!"

Çizi neşeyle havladı. "Evet, benim biricik kar topum. Evet."

Çağıl ise kedileri Stiç'e pişen etten çaktırmadan çalıp verdi.

"Çağıl gel sen yelle şunu artık!"

Çağıl kalkıp "Geliyoruum!"dedi Kenan'a.

Kenan yanıma oturdu. "Aç ağzını."

"Ee oha!"dedi Evrim.

Sucuktan yerken sırıttım ona. "Pislik seni."

"Ateş nasıl? Güzel yardım ediyor mu?"diye sordu Simge.

Kenan omuz silkti, Çizi'yi kucakladı.
"İdare eder."

Evrim yine kucağıma yattı. "İlgi mi istiyorsun sen?"diye güldüm.

Başını salladı.

Evrim'in sapsarı saçlarıyla oynarken diğer elimle Simge'nin sarmasından ağzıma attım. "Simge biz desek sarma yapmazdın."

Simge sırıttı. "Güzel olmuş mu?"

Sarmadan Evrim'e de tıkıştırdım. "Oha...Harika!"

Simge güldü. "Denedim işte."

Etler ve sucuklar pişince hepimiz yemeklere odaklandık.

Bazılarımız dışında...

"Simge, modelmişiz gibi çekeceksin."

"Bu güzeldi Evrim!"

"Değildi!"

Çağıl önümdeki sarmadan yedi. "Vulcanus, hadi. Açlıktan ölüyorum."

"Ya Çağıl, lütfen! Yemek kaçıyor mu?"

"Mal, fotoğraf kaçıyor mu?"diye kızdı Kenan.

Evrim de açlıktan gebermek üzereymiş gibi yemeye başladı. Şükür edip ikinci ekmek arası köfteme geçtim. Üçüncüyü de yedim ve Fatma'nın yaptığı ıslak keki de mideye indirdim.

Fatma "Keşkül de yaptım,"deyip ayaklandı.

Kenan alkış kopardı. "Getir ulan!"

"Puf...." Evrim su içti. "Çok yedim."
Çağıl, keşkülünü kaşıkladı. Yanındaki Evrim kalkıp ellerini ve yüzünü yıkadıktan sonra arabadan kitap aldı. "Bana okusana."

"Romantizme bakar mısınız?"deyip elimi kalbime koydum.

"Hangisini getirdin?"

Evrim kitabı havaya kaldırdı, daha ben kapağa bakamadan Çağıl ezbere bir şekilde mırıldandı.
"Aşk yüzünden ölmekten daha büyük bir onur yoktur."

"Bilmediğin kitap olsun,"dedi Simge hayretle.

"Replik ezberlemek kolay tabii,"dedi Lavin alayla.

Çağıl kitabı alıp "İnsanlar bir kere doğmazlar. Bu iş annelerinin onları doğurduğu gün bitmez. Fakat hayat yeniden ve yeniden onları kendilerini doğurmaya mecbur eder."dedi ve rasgele bir sayfa açtı.

Ama rasgele değildi, söylediği kısmı açmıştı.

"Yok artık,"dedi Lavin ve Ateş aynı anda.

Kenan güldü.
"Siz daha durun, tüm söylediği yerleri açar gösterir."

Çağıl kaşını kaldırıp gülümsedi. "Bu da benim yeteneğim."

"Dört koca raf kitabı var ve balkona da kalanları yığmış,"diye ekledim.

"Yuh, kendimi ezik hissettim,"dedi Ateş. Simge güldü. "Siz okuyor musunuz bari?"

"Kenan daha çok okuyor,"dedim başımla Evrim'in elindeki kitabı gösterip. "Üç kere okudu. Şimdi Çağıl'a verdi. Artık evinde yer yok."

"Sen kitap almıyorsundur Evrim."

"Ben ona alıyorum,"dedi Çağıl gülümseyip.

İkisini severken boğdum. "Çok şirinsiniz!"

"Yetmeyeni bize getir ama Gökyüzü'nün dans CDlerinden yer kalır mı bilemem."

Gülümsedim ona.

"Tek yaptığım diş hekimliği okumakmış,"dedi Ateş.

"Ben de vasıfsızım,"diye destek çıktı Fatma. Ateş'in omzunu sıkmıştı.

Hepimiz onlara güldük.

Gofret {Texting} bxbTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon