10•

4.6K 360 85
                                    

Böyle bir hikaye yazdığımı unutmuşumHSJDDKKFSKDKMFDMMDDM

"Hadi... Lütfen açıl, lütfen."

Ağlamayı kesmeden ekrana dokunmaya devam ettim ama nafile olduğunu biliyordum. Ekranım paramparça olmuştu ve telefonum kapanmış, açılmıyordu.

Yüzümü koluma silip ayağa kalktım. Telefonum artık düzelmeyecekti. Çantama koyduktan sonra parktaki mutlu insanların arasından ayrıldım.

Büyük bir markete yürüdüm ve alışveriş arabalarından bir tane aldım. Abur cuburlar reyonuna sürdüm, gofretlerin çoğunu kolumla arabaya devirdim.

Bir raf bittiğinde altındaki rafı da boşalttım.

İki şişe de su alıp kasaya sürdüm. Kasiyer kaşlarını kaldırıp bana baktı. Burnumu çektim ve başımı salladım. Neden öyle bakıyordu ki? Gofret yemenin nesi tuhaftı? Kıtır kıtır onu yediğimde tüm sinirim ve depresif ruh halim anında kayboluyordu.

Kasanın yanından dört kutu dondurma aldım. "Bunlar da var."

"Tamaam..."

Hepsini kasadan geçirdiğinde yazan fiyata baktım. Bu yüzden kredi kartımı uzattım. Gülümsedim. "Temassız alabilirsiniz."

Ödemenin ardından poşetlerle marketten çıktım, poşetin içinden bir gofret çıkarıp hem yürüyüp hem yemeye başladım.

Otobüse kadar altı tane yemiştim.

Otobüs durağına gelince otobüsün çok dolu olduğunu görüp yürümeye devam ettim.

Yarım saat içinde eve dönmüştüm, içeri girer girmez beni bekleyen Lilu'dan kaçıp dolaba dondurmaları koydum.

Poşetleri koltuğa bırakıp iki elime de bir sürü gofret sıkıştırdım, zıplayıp karşı koltukta gofretleri yemeye devam ettim.

Kenan'ın köpeği havlayarak içeri girdi.

"Aa size bir şey almadım! Her neysee! Kenan alır, üzülmeyin lütfen. Özür dilerim. Ona hemen söylüyorum. Şu gofretler bir bitsin."

Gofretin paketini yere attım.

Susadığım için şişeyi açtım. Lilu beni kapıdan öylece izliyordu. Elimi dudaklarıma götürerek öpücük attım.

İlk poşet bittiği zaman diğer poşete geçtim. Evdeki uzun süreli gofret sesinden sonra anahtar sesini işittim.

"Ne yiyoruz?"

Ah! Şırfıntı Burcu!

"Ben şey söy- Gök?"

Güldüm. "Hoş geldiniz, size almadım ama siz zaten birbirinizi yiyorsunuz."

Kenan elindekileri düşürdü.

"Gökyüzü... Bunların hepsini sen mi yedin?" Burcu şaşkınlıkla yere baktı.

"Dedim ya, size almadım."

"Hala yiyorsun,"dedi Kenan afallamış bir ifadeyle.

Dudak büktüm. "Bir tane yiyebilirsin ama sadece bir tane olmalı."

"Tamam, yeter. Yeme Gök."

Kenan koltuğun tepesine gelip elimden gofretimi aldı. Koltuktaki diğer gofreti açtım.

"Gök ne diyorum sana?"dedi tutulmuş bir şekilde.

"Hepsi benim bir kere."

Kenan gofreti elimden çekip beni birden kucağına aldı.

"Ya ne yapıyorsun?"

Kenan beni odama götürüp yatağıma bıraktı.

"Miden ağrıyacak,"diye uyardı.

"Sana ne!"

Ayağa kalkmaya çalışınca önüme geçerek beni durdurdu.

"Beni bırak, Kenan,"dedim, sinirlenmeye başlamıştım.

"Yeme bozukluğun var, Gökyüzü. Buna dikkat edeceğin hakkında seninle defalarca konuşmadık mı?"

"Ben çocuğun falan mıyım? Sana ne!"

Sinirli gibiydi.
"Şu an öyle görünüyor."

Titreyen ellerimle onu ittirip yürümeye başladım.
"Defol git."

"Gökyüzü!"

Arkamdan seslenmesine rağmen kendimi evden dışarı attım.

Sen böylesin Gökyüzü, şuna dikkat et... Bla bla! Ben çocuk değildim, yaptığım her şeyin bilincindeydim ve yapmak istiyordum! Bana durmadan karışamazdı.

Hıçkırarak yürüdüm. Eziğin tekiydim. Yine yemiştim.

Gri eve geldiğimde dolu gözlerle kapıya vurdum. Hıçkıra hıçkıra ağladığımı birilerinin duyması umurumda değildi. Sadece içeri girmek istiyordum.

"Gökyüzü?"

"Kim gelmiş, Çağıl?"

Nefes alamadan ağlamaya devam ederken Çağıl'a sarıldım.

Hikayenin adı boşuna gofret değil...

Gofret {Texting} bxbWhere stories live. Discover now